GÜNDEM
Giriş Tarihi : 18-12-2022 21:18   Güncelleme : 18-12-2022 21:18

Çukurova Çevre Çalıştayı Adana'da Yapıldı

Çukurova Çevre Çalıştayı Adana'da gerçekleştirildi. Çukurova Bölgesi'nin hava, toprak, su ve deniz kirliliği ile kimyasal kirlilik ve atık yönetimi, iklim krizi gibi sorunları ve buna yönelik çözüm önerileri çalıştayda değerlendirildi.

 Çukurova Çevre Çalıştayı Adana'da Yapıldı

Kentteki bir otelde Doğu Akdeniz Çevre Platformu ve Büyükşehir Belediyesi'nce alanında uzman isimlerin katıldığı Çukurova Çevre Çalıştayı düzenlendi. Çalıştayda Çukurova Bölgesi'ndeki hava, toprak, deniz ve su kirliliği ile kimyasal kirlilik ve atık yönetimi, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı, ekolojik yıkım ve gıda güvencesi, çevre ve sağlık, çevre mücadelesi ve hukuk konularında katılımcılara bilgi verildi. 
HAVA KİRLİLİĞİNDE ERKEN ÖLÜM TEHDİDİ
Bölgenin sosyal, ekonomik ve ekolojik özelliklerini konu alan konferansta Prof. Dr. Kayıhan Pala hava kirliliği ile ilgili sunum yaptı. Çukurova'da bu kirliliğin tehlikeli boyutlara ulaştığını belirten Pala, "Adana, Mersin ve Hatay'da partiküler madde ve azot oksitleri, Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen, sağlıkla ilgili etkiyi gösteren sınır değerlerin çok üzerindedir. Bunlar tamamen erken ölümlere yol açma potansiyeline sahip. Bölgede ciddi anlamda bir kükürt kirliliği ise görünmüyor" diye konuştu. 
ANIZ NEDENİYLE YILDA 2 KEZ ATMOSFER KİRLENİYOR
Prof. Dr. İbrahim Ortaş ise toprak kirliliğinden bahsettiği konuşmasında, "Pestisitler, kimyasal gübreler, toksik içerikli atıklar, olgunlaşmamış hayvan gübreleri, kalitesi düşük sulama sistemleri, erozyon gibi nedenler toprak kirliliğine neden oluyor. Böylelikle toprağın yapısı bozuluyor, verimliliği düşüyor. Sonuçta da gıda güvencesi zora düşüyor. Bölgenin en önemli sorunlarından biri de anız yakılmasıdır. Bu bölgede insanlar buğday ve mısır hasadından sonra yılda 2 defa ovayı yakıp, atmosferi bütünlüklü olarak kirletiyorlar. Orman yangınları da bu bölgede oldukça yaygın. Ayrıca pestisit kullanımı son derece yüksek. Çukurova'da kullanılan gübre miktarı ise dünya ve Birleşmiş Milletler standartlarının üzerinde görülüyor" ifadelerini kullandı. 
TÜRKİYE 1 DEKAR ALANDA 77 TON SU KAYBETTİ
Geçen yüzyılın başlarından itibaren artan nüfus hızı ile birlikte dünyada su kullanımının hızla arttığına dikkati çeken Prof. Dr. Berkant Ödemiş de şöyle konuştu: 
"Artan su tüketim oranlarını etkileyen şey, iklim değişikliği ile beraber son yollarda ortaya çıkan yağış miktarlarındaki azalmadır. Türkiye gibi kurak, yarı kurak bir ülkeyi düşünecek olursanız yağış miktarları bundan yaklaşık 40 yıl önce 670 milimetre civarındayken bugün 580 milimetre civarlarına kadar geriledi. Bu, 1 dekar alanda yaklaşık 77 ton suyu kaybettik demektir. Bu da, ayda 10 ton su kullanan bir hanenin 7 aylık su ihtiyacını son 30 yılda kaybettik demektir." Ödemiş, Adana, Mersin, Hatay illeri içerisinde su kaynakları potansiyeli açısından en şanslı bölgenin Mersin, yağış miktarı en çok azalan havza olmasından dolayı gelecekte çok büyük problemlerle karşılaşacak olan ilin ise Hatay olduğunu kaydetti. 
KİMYASAL KİRLİLİĞİN NEDENİ AŞIRI ÜRETİM
Kimyasal kirlilikte gezegensel sınırın aşıldığı ifadesini kullanan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu da yeni kimyasal varlıklar hakkında bilgi verdi. Gündoğdu, "Kimyasal kirlilikte gezegensel sınırı aştık. Çünkü bizim 'yeni varlıklar' dediğimiz bazı kimyasallar var. Bu yeni varlıklar içerisinde mikro plastikler ve pestisitleri artık biliyoruz ama bir de farmasötikler ve antibiyotikler gibi bilinmeyenler var. Ayrıca sentetik uyuşturucular, sentetik kimyasal katkı maddeleri, petrol türevi içerikler, kalıcı organik kirleticiler, PFAS gibi sonsuza kadar kalan kimyasallar, uçucu organik bileşikler yeni varlıklar arasındadır. Bu kimyasal kirliliğin kaynağı ise bizim tüketimimiz değil, aşırı üretimdir. Sorunun çözümü toplam üretim miktarının azaltılmasıdır. Çünkü bunların hepsinin üretim miktarı 2000-2015 yılları arasında ciddi miktarda artmıştır" diye konuştu. 
Atık yönetimi konusuna da değinen Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, üretilen çöpün yüzde 90'ının düzenli olarak depolandığının altını çizerek, "Belediyelerin katı atık bertaraf ya da depolama sahaları var. Örneğin Adana'da Sofulu Çöplüğü'nde kokudan oldukça rahatsız olunuyor. Bunu metan gazı deyip geçiştiremezsiniz, içerisinde neler olduğunu bilmiyoruz. Bunlar sağlık sorunlarına da neden olabiliyor. Aslında orada bir yapılaşma olmaması lazım. Burası 2000'li yıllarda 50 yıllık bir sözleşme ile yapılmış. Türkiye'de tüm illerde bu tip depolama sahaları var. 1 yılda 32,5 milyon ton belediye çöpü üretiyoruz. Bu rakamın 2050 yılında 2 katına çıkacağı tahmin ediliyor" dedi. 
KİRLİLİĞE KARŞI KÜRESEL BİR ANLAŞMA İMZALANMALI
Gündoğdu, tüm bu kirlilik sorununa çözüm için kimyasalları, plastikleri ve diğer endüstri faaliyetlerini de kapsayacak küresel olarak yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşmanın imzalanması gerektiğini vurguladı. 

DHA

EditörEditör