Mustafa Güler hakkında bildiklerim:
1944 Tunceli doğumlu.
İlk-Orta ve Lise öğrenimini Tunceli’de tamamladı.
1969 yılında Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF )Coğrafya Bölümü’ünden mezun oldu.
Öğrencilik yıllarında aynı zamanda memur olarak çalıştı ve ailesinin geçimini sağladı.
20 Kasım 1980 gününe kadar Ankara’da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA)’ünde teknik eleman olarak görev yaptı.
O gün kendisine tebliğ edilen bir sarı zarf ile, 2 küçük çocuklu bir aile reisi olarak, 16 yıllık memuriyet hayatına son verildiğini ve bir daha kamuda çalışmasına da yasak getirildiğini öğrendi.
Çünkü,16 yıldır her hangi bir soruşturma yaşamadan memur olarak devletine hizmet eden bir insan, 12 Eylül darbesinden sonra 1402 sayılı yasa uyarınca sakıncalı bulundu.
Oturduğu ev kiralıktı ve başka bir geliri de yoktu.
Yıllar süren mahkeme sonunda göreve iade kararı çıksa da, artık gönül bir kez küsmüştü. Memuriyete geri dönmesi zordu.
Çeşitli inşaat işleri ile uğraştıktan sonra 1987 yılında Mersin’e taşındı.
Mersin’de yakınları ile inşaat işleri yapmaya devam etti ve çok da başarılı oldu.
Ayrıca, eğitimlerini tamamlayan 2 oğlu ile birlikte Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesinde (MTOSB)’de medikal ürünler sektöründe üretim yapan başarılı bir tesis kurdu ve ürünlerini ABD dahil birçok ülkeye ihraç etmeye başladı.
Küçük oğul Barış Güler Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Üyesi, büyük oğul Özgür Güler ise, 300 üyeden oluşan Avrupa Ekonomik Senatosu (SEE: Senate of Economy Europe) medikal sektör temsilcisi olarak başarılı iş insanı olma yolunda hızla ilerliyorlar.
Mustafa Güler, Mersin Sanayi ve İş İnsanları Derneği (MESİAD)’da Yönetim Kurulu Başkanlığı, Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı, DASİFED Kurucu Başkanlığı ve Mersin’de bir çok STK’da çeşitli düzeylerde görevlerde bulundu.
Bir dönem Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği yaptı.
Mersin’in sevilen ve sayılan fikir önderlerinden ve başarılı iş insanlarından biridir.
Mustafa Güler, uzun süredir belge toplamak ve yazmak için çok emek zaman harcadığını bildiğim“İŞ İNSANI GÖZÜYLE EKONOMİ DEMOKRASİ VE SİYASET İLİŞKİLERİ” kitabını nihayet yayınladı.
Mustafa Güler bu kitapta, çoğu iş insanının yaptığı gibi anılarını ve genç iş insanlarına öğütlerini yazmak yerine, zahmetli ve riskli bir işe kalkıştı.
Mustafa Güler bu işe neden kalkıştığını şöyle açıklıyor:
Bu kitapta, bulunduğumuz coğrafyanın bize sunduğu doğal potansiyel ve zengin insan kaynaklarımızın varlığına rağmen neden gelişmekte olan ülke statüsünden çıkamıyorduk? Bu soru hep zihnime takıldı ve bunun cevabını bulmaya çalıştım.
98 yıllık Cumhuriyet tarihimiz boyunca “Orta Gelir Tuzağı”na hapsolduğumuzu ve yıllardır hapsedildiğimiz “Orta Demokrasi Tuzağı”ndan çıkmadan bunu aşamayacağımızı gördüm.
Bu çalışmada, 98 yıldır iktidar olmuş bütün hükümetlerin çalışma dönemlerini belgelere dayalı inceleyerek ve bir iş insanı olarak bir nevi kendi payıma düşen bir yüzleşme yaparak bir sonuç çıkartmaya çalıştım.
Gördüm ki, hangi iktidar dönemi olursa olsun, insanı merkeze almadan, ayrımsız bir insan sevgisi yaşanmadan hiçbir iktidar başarılı olamıyor.
Kendimce ekonomi ile demokrasinin ayrılmaz bir ikili olduğuna inanarak, kitabın yazımı sırasında hep bu pencereden bakarak ekonomi-demokrasi ve siyaset ilişkilerini kendimce incelemeye çalıştım.
Gördüm ki; temel hak ve özgürlüklere saygı gösterildiği, hukukun üstünlüğüne değer verildiği, demokrasinin kurallarına bağlı kalındığı dönemlerde Türkiye’nin GSYH’sı ve refahı artmış,
insan hak ve hukuna saygı gösterilmeyen darbe, siyasi çatışma, otoriter yönetim dönemlerinde ise, Türkiye hep geri gitmiş, orta demokrasi ve orta gelir tuzağına mahkum olmuş ve kazanılan refah düzeyleri de kaybedilmiş.
İş insanı Mustafa Güler bu kitabı yazma gerekçesini yukarıdaki sözleriyle açıklıyor.
Mustafa Güler, 500 sayfalık bu kitapta ;
Cumhuriyet’in Kuruluş Süreci ve Tek Parti Yönetimi,
Çok Partili Yaşama Geçiş,
27 Mayıs Darbe Dönemi,
12 Mart Muhtırası ve
12 Eylül Darbesi dönemlerini ele alıyor.
Bu dönemlerdeki tüm hükümetlerin ekonomik, sosyal ve siyasi icraatlarını, hukuk, insan hakları, demokrasi ve toplumsal refaha katkılarını mevcut belgelere dayalı olarak inceleyerek, metodolojik bir değerlendirme ile, kendince çıkarımlar yapıyor.
Daha önce de vurgulandığı gibi; hukuka, insan temel hak ve özgürlüklerine ve demokrasinin gereklerine uyulmadığında Türkiye’nin orta gelir tuzağından ve orta demokrasi ile yönetimden kurtulmasının mümkün olamayacağı sonucuna ulaşıyor.
Bir akademisyenin, bir ekonomistin ya da bir siyaset erbabının da böyle bir sonuca ulaşması mümkündür.
Ancak, bir iş insanının yaşadıklarından vazife çıkartarak, “sen işine bak” denilmesini göze alarak, ülkenin geleceğine katkı için yazdığı bu kitap okunmaya ve üzerinde düşünülmeye değer özel bir çalışmadır.
Mustafa Güler’in kitabındaki değerlendirmeleri hakkındaki görüşlerimi ayrıca paylaşacağım.
Şu kadarını belirtmek isterim ki bu kitap, yakın tarihimizle ilgili yanlış öğretilen ya da yanlış bilinen çoğu konu ve çıkmazlara bir iş insanı gözü ile anlamlı bir ışık tutuyor.
Prof.Dr.Yusuf Zeren