Rusya, dünyanın sayılı fosil yakıt zengini ülkelerinden biri olduğu gibi, aynı zamanda dünyanın dört bir yanına kurduğu nükleer güç santrallarının yakıt tedariklerini de sağlayan bir ülkedir.
Doğal gaz çevrim santralı için gerekli doğal gaz, Rusya yerine başka bir kaynaktan tedarik edilebilmektedir.
Fakat, nükleer reaktörlerin yakıtları ancak santralı kuran ülkelerden sağlanabilmektedir.
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Doğu Ukrayna’yı işgali üzerine Batı dünyası fosil yakıt dahil pek çok alanda yaptırımlar uygulamış iken, Rusya’nın nükleer yakıt ihracatına bir kısıtlama getirilememiştir.
Çünkü, birçok ülkede faaliyette olan Rus yapımı nükleer reaktörlerin yakıt ihtiyacını karşılayacak başka bir tedarik zincirinin kısa sürede oluşturulması mümkün değildir.
Rusya’nın doğal uranyum maden varlığı küresel uranyum varlığının sadece %8’i olduğu halde, nükleer yakıt üretim ve ihracatında lider ülkedir.
Nükleer maden varlığı sıralamasında Avustralya %28 ile birinci sırada, %15 ile Kazakistan ikinci sırada, Kanada %9 ile üçüncü sırada ve %8 ile Rusya dördüncü sıradadır.
Ancak, 2020 yılında Kazakistan 19 447 ton uranyum cevheri çıkartıp pazarlarken, lojistik dezvantajları nedeni ile Avustralya ancak 6203 tonda kalmıştır.
Rusya, yüksek teknoloji gerektiren küresel uranyum zenginleştirme kapasitesinin %46’sına, uranyum yakıt dönüşüm kapasitesinin (çeşitli zenginlikte nükleer yakıt peleti üretimi) %40’ına sahiptir.
ABD’nin nükleer kurulu gücü 96 000MW olup, 96 adet aktif nükleer reaktörü vardır. Elektrik üretiminin %24,6 sını nükleer santrallardan sağlamaktadır.
ABD uranyum fakiri bir ülkedir. Nükleer yakıt ihtiyacını büyük çapta ithalatla karşılamaktadır.
ABD nükleer yakıt ihtiyacının %20’sini Rusya’dan, %30’unu Kazakistan’dan tedarik etmektedir.
ABD ve Rusya Federasyonu arasında 1993-2013 yıllarını kapsayan “Nükleer Silahların Sınırlandırılması Anlaşması” kapsamında “Megatondan Megawat”a projesi ile Rus yapımı 20 000 nükleer başlıktan sökülen 500 ton zenginleştirilmiş uranyum (>%90 zenginlikte) düşük zenginlikte uranyuma (%3-5 UF6: Uranyum hekza florit’e dönüştürülerek yakıt yapılmak üzere ABD’ye ihraç edilmiştir.
Ukrayna’nın işgali öncesi, 2020 yılında, bu anlaşma yenilenmiş ve 2040 yılına kadar Rusya’dan nükleer yakıt ithalatının devamına karar verilmiştir.
Bu güne kadar söz konusu anlaşmanın iptaline dair herhangi bir habere rastlanmamıştır..
Bu arada ABD’de yeni nesil nükleer reaktörlerde %3-5 zenginlikle yakıt yerine, %15-19,75 gibi yüksek zenginlikte (HALEU: High-Assay Low Enriched Uranium) yakıt kullanmaya başlanmıştır.
Bu zenginlikte nükleer yakıtı sadece Rusya üretmektedir. ABD, uzatılan anlaşma kapsamında %20 zenginlikteki yakıtı bu nedenle Rusya’dan ithal etmektedir.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, uranyumun %20 den daha fazla zenginleştirilmesine silah yapımında kullanılabir korkusuyla izin vermemektedir.
ABD ve Rusya’nın mevcut nükleer silahlarından sökülecek uranyum ve plütonyun ile mevcut nükleer santralların yüzlerce yıllık yakıt ihtiyacı karşılanabilir.
Avrupa Birliği de uranyum yakıtı ihtiyacının %20,2 doğrudan Rusya’dan, %19’unu ise Kazakistan ve Özbekistan’dan sağlanmaktadır.
Rusya, Avrupa Birliği ve ABD dışında İngiltere, Çin, Japonya ve G.Kore ve diğer bazı ülkelere nükleer yakıt ihraç etmektedir.
Rusya, uzun süredir uygulamakta olduğu küresel enerji politikası ile, Batı Dünyası’nı sadece fosil yakıta bağımlı kılmakla kalmamış, bir devlet kuruluşu olan ROSATOM kanalı ile bu bağımlılığı nükleer yakıt alanında da sağlamıştır.
Ukrayna işgali üzerine ABD Senato’unda Rusya’dan nükleer yakıt tedarikine yaptırım getirilmesi konusunda bazı senatörlerin ısrarlı talepleri olmuşsa da, bu talepler yeterli taraftar bulmamıştır.
Sivil nükleer teknolojiye sahip ABD, Fransa, Çin, G.Kore gibi ülkeler Çernobil kazasından sonra bu alandaki Ar-Ge çalışmalarını durdururken, Rusya tam tersi bir yol izlemiştir.
Rusya, Çernobil ve Fukuşima kazalarının sebeplerini dikkate alan özgün tasarımlarla güvenlik önlemlerini artırmış, kendi ülkesinde NGS kurmaya devam ederek ana ve yan sanayisinin yetkinliğini artırmıştır.
Rusya, gelişmekte olan ülkelere uygun, esnek ve uzun vadeli kredi imkanları sağlayarak nükleer reaktör pazarını genişletmektedir.
Pek çok ülke ile geleceğe yönelik nükleer işbirliği anlaşmaları imzalamıştır.
Avrupa Birliği’nin nükleer enerjiyi, yeşil takonomi ilkeleri kapsamında, kredi verilebilir yatırımlar arasına alması da Rusya’ya önemli bir avantaj sağlamıştır.
2021 yılı itibarı ile dünyada çalışır durumda olan 439 nükleer reaktörün 38 adedi doğrudan Rusya’nın kendi topraklarında, 42 adedi Batı ülkeleri dahil dünyanın çeşitli ülkelerinde,15 adedi ise (Akkuyu dahil) halen inşa halindedir.
Rusya’nın nükleer kurulu gücü 28 000 MW olup, elektrik enerjisi üretiminin %19’unu nükleerden sağlamaktadır. Bu oranı yükseltmek için ülkesinde yeni nesil NGS’ler kurmaya devam etmektedir. Rusya’da kişi başına genel elektrik tüketimi 5200 kWh/yıl olup, oldukça düşüktür.
Ayrıca, kendi elektrik ihtiyacını nükleerden sağlayarak emisyon salımını azaltmakta,daha fazla fosil yakıt ihraç ederek daha fazla dış gelir elde etmektedir.
Faaliyet halinde Rus yapımı reaktörlerin bulunduğu ülkeler, reaktör sayıları ve megawat olarak elektrik güçleri (MWe):
Ermenistan 1 adet 415 MWe
Bulgaristan 2 adet 1003’er MWe
Çek Cumhuriyeti 6 adet; 1 adet 1029 MWe, diğerleri 470MWe
Finlandiya 2 adet 507 MWe
Macaristan 4 adet 470 Mwe
Belarus 2 adet 470 MEe
Hindistan 2 adet 932MWe
Slovakya 4 adet 470 Mwe
Ukrayna 16 adet 950 Mwe(VVER1000)
İran 1 adet 1000MWe
Çin 2 adet 1000 Mwe
İnşaat halindeki Rus yapımı reaktörler ve kurulu güçleri(MW)
Rusya 3 adet VVER950 MW)
Türkiye 4 adet VVER1200 MW
Slovakya 2 adet VVER440 MW
Macaristan 2 adet VVER1200MW
Finlandiya 1 adet VVER1200MW (inşaatı durduruldu)
Hindistan 2 adet VVER950MW
Bengladeş 1 adet VVER1200MW
Rusya reaktör üretimini VVER440, VVER1000 ve VVER1200 modellerinde standartlaştırmaktadır.
VVER kısaltması : “Vodo-Vodvoyaoni, Enejergeticheskiy Reaktor Russian: Basınçlı Hafif Su Rus Reaktörleri” anlamında kullanılmaktadır.
Ayrıca Mısır ile 4 adet, Çin ile 4 adet, Özbekistan ile 2 adet, Bengladeş ile 1 adet olmak üzere kredi anlaşmaları yapılmıştır.
Mısır’da El Dabaa’da yapılacak 4x1200 MW’lık NGS’nin (Akkuyu’nun aynısı) proje tutarı 28 milyar dolardır.
Bu yatırımın 25 milyar doları yıllık %3 faiz, 22 yıl vade ile Rusya tarafından karşılanacaktır.
Bu projenin birinci ünitesinin temeli 20 Temmuz 2022 tarihinde törenle atılmıştır.
Ayrıca Rusya; Cezayir, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Sudan, Zambia, Gana, Nijerya, Tacikistan, Kamboçya, Bolivya, Küba ile nükleer eğitim vb. İşbirliği anlaşmaları yapmıştır.
Rusya, ihraç ettiği sivil nükleer teknoloji ile imajını artırmakta, jeopolitik etki alanını genişletmekte, süper güçlerden biri olma iddiasını sürdürmeye çalışmakta, diğer ürünleri için de yeni pazarlar kazanmaktadır.
Bir NGS’nin kuruluş ve devreye alınmasının yaklaşık 10 yıl, ekonomik ömrünün en az 60 yıl olduğu düşünülürse, ithalatçı ülkelerin nükleer yakıt bağımlılıkları çok uzun süreli olmaktadır.
İstendiğinde de tedarik kanalları da değiştirilememektedir. Çünkü , mevcut yakıt çubuğunu ikame edecek bir tasarım ve üretim yapmak uzun sürmekte ve önemli yatırımlar gerektirmektedir.
Rusya Ar-Ge çalışmaları kapsamında, Sibirya’da BREST-OD300 demostratif metal soğutmalı ( kurşun- bizmut), hızlı nötron reaktörü ve kapalı devre mix yakıt çevrimi üzerinde önemli gelişmeler sağlamıştır.
Bu reaktörü kısa sürede ticarileştirebilirse rekabet öncesi önemli bir avantaj kazanacaktır.
Ayrıca geleceğin nükleer teknolojisi olan küçük modüler reaktörler(SMR: Small Modular Reactor) üzerinde de öncü rol oynamaktadır. Örnek: VBER300 modüler küçük reaktör.
Yüzer tip modüler küçük nükleer reaktör üretiminde de bir ilki gerçekleştirmiştir. Örnek: Akademik Lomonosov yüzer nükleer santralı: KTL2x40MW, bu reaktör halen Kuzey Sibirya’da Pevek limanında demirli olarak elektrik üretmektedir.
Rusya’ diğer taraftan yeni nesil nükleer reaktörlerle tahrik edilen buzkıranlar ile Doğu Sibirya ve Bearing Denizi üzerinden Japonya ve Çin’e daha kısa yoldan ulaşmayı sağlayacak alternatif yollar geliştirmeye çalışmaktadır.
Murmansk (Rusya) ve Yokahoma(Japonya) arasındaki deniz yolu uzaklığı Doğu Sibirya Bearing Denizi üzerinden 5570 deniz milidir.
Aynı yol, Cebelitarık, Süveyş Kanalı, Hint Denizi üzerinden yapıldığında 12500 deniz mili olmaktadır.
Küresel iklim değişikliği de şimdilik Rusya’nın lehine görünmektedir.
Bir taraftan ısınan Kuzey Kutbu’nda nükleer tahrikli buzkıranlar sayesinde açılacak alternatif yollar ile deniz ulaşımının yön değiştirme olasılığı diğer taraftan, küresel ısınma ile üzerinde tarım yapılamayan geniş alanların tarıma açılması, Rusya’ya önemli jeopolitik üstünlükler kazandıracaktır.
ABD, eski Sovvetler Birliği üyesi, bu günün NATO üyesi, Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya’ya olan nükleer yakıt bağımlılığını azalmak için girişimlerde bulunmaktadır.
Bu amaçla ABD, Westinghouse firmasını destekleyerek Rus yapımı nükleer yakıt sistemleri yerine, alternatif yakıt paketleri üretmeye çalışılmaktadır.
Çalışmalara yaygın model olan VVER1000 modeli raeaktöre ait yakıt sistemlerinin yerini alacak alternatiflerle başlanmıştır.
Ukrayna’da 16 adet Rus yapımı VVER tipi reaktör aktif haldedir.
Bu reaktörlerden 6 adedi (VVER1000) halen Rusya’nın işgali altındaki Zaporojye nükleer santralındadır. Santral bölgesi Rusya’nın işgali altındadır.
Bu reaktörlere işgal öncesi yüklenen yakıt çubukları fisyon yapma güçlerini giderek kaybetmektedir.
Rusya bu reaktörlere yeni yakıt yüklemezse Ukrayna’nın yakında karanlıkta kalma olasılığı yüksektir.
ABD, Westinghouse’un çalışmaları ile bu durumu geçici tedbirlerle önlemeye çalışmaktadır.
Bu arada Rusya, anlaşmalı ülkelere temin ettiği kullanılmış yakıt çubuklarını geri almakta, üzerlerindeki plüyonyumu sıyırarak uranyum-plütonyum karışımı yakıt üretmekte ve bu yakıtlarla çalışacak reaktör teknolojisini geliştirmektedir.
Plütonyumun da yakıt malzemesi olarak kullanılması, Rusya’nın nükleer yakıt üretim kapasitesini artırmaktadır.
ROSATOM’ öncülüğünde Rusya’da geniş bir nükleer sektör oluşmuştur.
Sonuç olarak Rusya, risk üstlenerek nükleer enerji alanında çalışmalarını aralıksız sürdürmüş, geniş kredi imkanlarını da kullanarak pazarını genişletmiştir.
Sözleşmelere rağmen AB ülkelerine doğal gazı kısıtlayarak, yaptırımlara karşılık vermesi, enerji tedarikinde Rusya’ya bağımlılığın ne kadar sorunlu olduğunu göstermiştir.
Bugün doğal gaz da yaşananların gelecekte nükleer yakıtlar alanında da yaşanmayacağının garantisi yoktur. Nükleer yakıt tedarik alternatiflerin artırılması gerekmektedir.
Doğu Ukrayna’nın işgali Rusya’nın sivil nükleer enerji alanda büyük bir çaba ile kazandığı ticari ve jeopolitik itibarına da ciddi zararlar vermiştir.
Prof.Dr.Yusuf Zeren