COVID-19 öncesinde başlayan ve sonrasında derinleşerek devam eden küresel görünüm şöyle özetlenebilir:
-Belirsizlikler,
-İklim değişikliğinin sebep olduğu doğal felaketler,
-Ticaret savaşları,
-Küresel sorunlara çözüm bulacak uluslararası kuruluşların (Birleşmiş Milletler Teşkilatı) etkinliklerini kaybetmesi (pandemi konusunda bile işbirliği yapılamaması).
-Yıkıcı teknolojilerin çok hızlı gelişimi (yapay zeka, endüstri 4.0)
-Güçlenen teknoloji şirketlerinin (Facebook, Google, Amazon) ulus devletleri önemsizleştirmesi,
-Bozulan gelir dağılımı ve fırsat eşitsizlikleri.
-Artan yoksulluk ve yolsuzluklarla anılan ve çevre sorunları ile kirli bir dünya.
OXFAM’ın son raporuna göre; 2153 dolar milyarderi dünya nüfusunun %60’ını oluşturan 4,6 milyar kişini toplam servetlerinden daha fazla servete sahipler. COVID-19 döneminde bu insanların bazılarının servetleri daha da büyüdü.
Özetle, artan işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımı adaletsizliği, eşitsizlik, dar gelirlinin borç yükü ve dolayısıyla artan politik marjinallik ve tüm bunlara yaşanan kapitalist ekonomik sistemin başarısızlıklarının sebep olduğu bilincinin yaygınlaşması düzenin sorumlularını ciddi ciddi korkutuyor.
Yirminci yüz yılın ortalarında Fortune 500 de yer alan büyük şirketlerin ömrü ortalama 75 yıl iken, gelişen yıkıcı teknolojiler ve artan ölümcül rekabet nedeni ile ortalama ömür 15 yıla kadar inmiştir. Şimdi bu ömrün daha da azalmasından
korkuluyor.
Artan huzursuzluğun ABD’de demokrasinin sembolü olan Kongre binasının bile bir avuç insan tarafında işgal edilebilmesine yol açması birilerini ciddi ciddi korkutuyor.
Irkçılık ve düzen karşıtlarının Kristof Kolomb’un heykellerini yıkalibileceğini kim düşünürdü?
Bu kütü gidişin sorumluları artan sessiz tepkiyi hissediyorlar, küresel bir kaos yaşanabileceğinden korkuyorlar ve soruna bir çare arayışı içine giriyorlar.
İşte bu “Büyük Sıfırlama” dedikleri proje aslında, COVID-19 sonrası ortaya çıkan altın fırsattan da yararlanarak kapitalizme yeniden bir çeki düzen verilmesi projesidir.
Pandemi başladıktan 6 ay sonra Haziran 2020’de Profesör Klaus Schwab ve Dr.Thierry Malleret’nin ortaklaşa yazdıkları “COVID-19 The Great Reset -COVID-19 Büyük Sıfırlama)” başlıklı kitabın tanıtımı bir çok ünlünün de katılımı ile yapılıyor.
Tanınmış Time dergisi de 2-9 Kasım 2020 sayısında bir yerküre resminin etrafına çepeçevre kurulan bir inşaat iskelesi ile, artık kapitalizmin bir tamirat gerektirdiğini anlamlı bir kapak resmi ile anlatmaya çalışıyor.
Bilindiği üzere, Profesör Schwab 1971 yılında WEF (Dünya Ekonomik Forumu) kurucusudur. Farklı üniversitelerde ve uluslararası kuruluşlarda önemli görevler yapmıştır.
Daha önce de 2016 yılında yine benzer bir ortamda “The Forth Industrial Revolution -Dördüncü Endüstri Devrimi)” kitabı ile Endüstri 4.0’ı dünyaya tanıtmaya çalışmıştır.
Dr.Malleret ise, Monthly Barometer isimli derginin kurucusu ve yazarlarından biridir. Yatırım bankacılığı üzerinde uzmanlaşmış tanınmış bir Fransız iktisatçıdır.
Profesör Schwab yaşanan bu durumu, Kolombiyalı Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’in “Cronicle of a Death Foretold-İlan Edilmemiş Bir Ölümün Kronolojisi” isimli, Tükçe’ye “Kırmızı Perşembe” olarak çevrilen
romanındaki bir kasabada bir cinayet işleneceğini herkesin bildiği halde, bu cinayeti önlemek için kimsenin kılını bile kıpırdatmadığı duruma benzetir.
Profesör Schwab ve Dr.Malleret sözde sorumluluk anlayışları gereği durumdan vazife çıkartarak yazdıkları Büyük Sıfırlama kitabı ile kapitalizm kendine çeki düzen vermezse bir kaos yaşanacağını dünyaya ilan ederler ve çare olarak “Hissedarlar Kapitalizmi” yerine daha güler yüzlü “Paydaşlar Kapitalizmi”ni savunurlar.
Her iki yazar da sıkı küreselci olarak bilinirler.
Güçlü aileler (Rotschild ve Rokefeller gibi), BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, AB Konseyi Başkanı Ursula von der Leyen ve tanınmış iktisatçılar ile bu arada çevrecilik bahanesi ile Birleşik Krallık Veliahtı Prensi Charles Büyük Sıfırlama'yı şiddetle savunurlar.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) İcra Komitesi Başkanı Prof.Dr. Claus Schwab önceki makaleleri ve konuşmalarında mevcut kapitalist sistemin üç modeli olduğunu ileri sürmmektedir:
İlki, halen uygulanan ve yukarıda açıklanan olumsuzluklara sebep olan"Hissedarlar Kapitalizmi"anlayışıdır.
Profesör Schwab, bu kapitalist anlayışın temsilcilerinin tek amacının ne pahasına olursa olsun karın maksimizasyonudur demekte ve bu anlayışı eleştirmektedir.
İkinci model ise, Çin'de uygulanan ve demokratik olmayan ülkelerde de benimsenen "Devler Kapitalizmi"dir.
Bu model, demokratik dünyanın karşı çıktığı bir kapitalizm modelidir.
Üçüncüsü ise, Klaus Schwab ve Thierry Malleret’nin savundukları "Paydaş Kapitalizm" modelidir.
Patronlar Dergisi Forbes’e göre paydaş kapitalizmi : "Küresel çapta tüm paydaşların yani, müşterilerin, çalışanların, hissedarların, patronların, tedarikçilerin, nihayetinde tüm toplumun uzun vadeli ihtiyaçlarının karşılanmasına odaklanılmasını öngören adil, onurlu ve eşitlikçi bir ekonomik anlayış"şeklinde tarif edilmektedir.
Yani Dünya Ekonomik Forumu temsilcileri, kapitalizmin içine düştüğü çıkmazdan kurtulması için hissedarlar kapitalizmi (shareholder capitalism) yerine paydaş kapitalizm (stakeholder capitalism) ile çözüleceğini söylüyorlar.
Önerilen paydaş kapitalizmi modeli ile, salt kar anlayışı yerine, daha erdemli, tüketici haklarına saygılı, eşitsizliğin azaltılmasına çaba gösteren, gelecek nesil için çevrenin korunması ilkelerini de öne çıkartan bir kapitalizm modeli savunuluyor.
Bu öneriye inanıp inanmamak size kalmış. Ancak, insan şunu düşünmeden edemiyor: Orta boy bir işletmede dahi paydaşlara onurlu ,haysiyetli, eşitlikçi bir yaklaşım henüz sağlanamamış iken, paydaş kapitalizmi ile bu iyimser anlayışın küresel düzeyde sağlanabilmesı ancak bir ütopya olabilir.
Kapitalizmin erdemlisi olur mu?. Mümkün olmasını kim istemez?
Bu arada” McKinsey and Company”, paydaş kapitalizm anlayışını benimseyen şirketlerin karlılığının ve şirket değerlerinin arttığına dair dikkat çeken bir araştırma yayınlayarak yardıma gelir.
Hazırladıkları “Kapitalizmin Durumu” başlıklı raporda WEF Başkanı Dr.Klaus Swab tarafından savunulan “Paydaş Kapitalizm”ine yönelik pratik reçeteler sunuyorlar. Bu reçetelerden bazıları:
-Paydaş kapitalizm esasına göre oluşturulmuş bir yönetim kurulunun sürece dahil etmek,
-Çevresel hedefleri belirleyip takip etmek, tüm tedarikçilerin gelişimi için çalışmak, -Tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılarken uzun vadeli faydaya odaklanmak,
-Çalışanlara saygı duyup geleceklerine yatırım yapmaktır.
-Liderlerin yalnızca hissedarlara karşı değil aynı zamanda müşterilerine , tedarikçilerine ve çalışanlarına ve topluma hizmeti misyon edinmeleri gibi esasların paydaş kapitalizm uygulamasına önemli katkılar sağladığını belirtiyorlar.
Bilinen gerçek şu ki, toplumda büyük finans şirketlerine, sadece kar peşinde koşan yüksek teknoloji şirketlerine, azgın kapitalizm fikrine, iş dünyasının büyüklerine karşı bir güvensizlik ve içten içe artan öfke var.
Bu öfke küresel bir kaosa dönüşmeden daha adil, paylaşımcı ve haysiyetli bir ekonomik anlayışa acilen ihtiyaç var.
“Büyük Sıfırlama-Great Reset” ile bu anlayış sağlanabilecekse “keşke” demekten başka ne denebilir ki?.
Prof.Dr.Yusuf Zeren