GÜNCEL
Giriş Tarihi : 03-07-2020 20:25   Güncelleme : 03-07-2020 20:25

Mersin Cemevinde Sivas Katliamı’nda Yaşamını Yitirenler Anıldı

Sivas Madımak Otelinin ateşe verilmesiyle yanarak şehit olan, içlerinde şair, yazar, sanatçı ve bilim insanlarının bulunduğu 33 can, Mersin Cemevinde anıldı.

Mersin Cemevinde Sivas Katliamı’nda Yaşamını Yitirenler Anıldı
33 can için, Mersin Cemevi bahçesinde bulunan Hacı Bektaş-ı Veli anıtı önünde saygı duruşunda bulunuldu. Ardından Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin Dede, şehit olan canlarımız için gülbeng okudu, çerağlar uyandırıldı. Kadın canlarımız semah döndü.
 
Alevi Bektaşi Federasyonu İnanç Kurulu ve Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, ‘‘Alevilerin hafızasında unutulmayan tarihi günler vardır. Bu günlerin acıları ilikten kemiğe ruhumuza işlemiştir. Silmek istesek de olmuyor. 2 Temmuz 1993 böyle bir gündür.
Bundan 27 yıl önce Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Festivalinin dördüncüsü organize edilmişti.
Kültür Bakanı ve il Valisinin müsaadeleri alınarak, festivale Türkiye’nin çeşitli yerlerinden, Ozanlar, ses sanatkârları, yazar ve araştırmacılar, semah dönen gençler davet edilmişti.
Davetlilerin büyük çoğunluğu Madımak Otelinde misafir ediliyorlardı.
2 Temmuz günü Sivas’ta hava gergin ve kurşun gibi ağırdı.
Gün Cuma idi, camiden çıkan cemaatle birlikte bir takım şeriat heveslileri, Ozanlar Anıtını yerde sürükleyerek parçaladılar.
Toplumu kışkırtarak, ‘’Ya Allah Bismillah Allahu Ekber’’ deyip Madımak Otelini taş yağmuruna tutup ateşe verdiler.
‘’Yaşasın şeriat, şeriat gelecek zulüm bitecek.’
2 Temmuz 1993,Sivas’ta Tekbir seslerinin unutulmadığı, planlı programlı katliam günüdür.’’ Diye konuştu.
Kılavuz, ‘‘Ateşi tutuşturanlar, 35 canımızı diri diri yakanlar görünümde şeriatçıydılar.
Ama çok iyi bilindiği gibi görüntünün arkasındaki asıl güç, şeriatçıları besleyen, büyüten ve ordulaştırıp devrimcilerin, ilericilerin, Alevilerin üzerine salan, katliamları yaptıran, devlet içinde kümelenen halk düşmanı sivil çetelerdi.
 
Bu gün iktidar olanların içerisinde Sivas’ta canlarımızı diri diri yakan halk düşmanlarının gönüldaşları vardır.
Bağnaz şeriat mensuplarının ruhunda, sevgi tohumlarının yeşerdiği yer olmamıştır.
Hep öfke, kin, kibir ve katliam vardır, hep de din adına.
Asırlara yayılmış gerici gelenek değişmedi bu topraklarda.
Şiddet ve inkâr tarihsel bir miras olarak kutsandı ve taşındı günümüze.
Kültürel zenginliğin beşiği yapılmayan bu topraklar, kültürel katliamların toplu mezarlıklarına dönüştürüldü.
Geçmişte atalarımızın, bu gün bizlerin yaşadığı bu topraklarda daima ayrımcılığın, imhanın, inkârın ve istismarın hedefine konan Alevilere, istisnasız bütün iktidarlar her gün kendi cellâtlarının ismini hatırlatarak yaşamayı zorunlu kıldı. ’ Diye belirtti.
 
 
Kılavuz, ‘‘On binlerce Alevinin katili Yavuz Selim ismi her Alevinin hafızasındadır.
Onun ismini Türkiye’de sembol bir köprüye verdiler.
1937- 1938 yılında Dersimde her türlü zulmü yapan General Abdullah AlpDoğan ismi Tunceli’nin içindeki mahalleye verildi.
1943 yılında suçsuz ve günahsız 33 sivili Van’ın Özalp ilçesi Seyfo deresinde kurşuna dizen General Mustafa Muğlalı’nın ismini kışlaya verdiler.
1821 yılında İstanbul Rum Patrikhanesinin girişindeki kapıya iki Rum patriğini asan sadrazam Ali Paşa’nın adı Rum Patrikhanesinin olduğu sokağa verildi. 199 yıldır Rum Patrikhanesinin bulunduğu sokağın adı Sadrazam Ali Paşa Caddesidir.
Türkiye’de hiç bir demokratik açılım inandırıcı olmadı.
Bu topraklardaki farklı inanç ve kültürlere hiçbir zaman tahammül edilmedi.
Sivas’ta Pir Sultan ismine, Âşık Veysel heykeline, semah dönülüp, deyiş söylenmesine izin vermeyen zihniyet var oldukça, hiçbir demokratik açılım Alevilerin acısına merhem olmaz.
İktidarlar katilleri koruyup kolladı, Refah Yol iktidarının adalet bakanı, sanıkları cezaevinde ziyaret etti.
Sanıkları savunan avukatlar ilerleyen yıllarda Ak Parti ve Saadet partisinde belirli görevlere getirildiler.
Sivas Madımak davasının savcısı Muammer Ünsoy sanıkların bir kısmını serbest bıraktı ve yurt dışına kaçmalarına göz yumdu.
Bu savcı Yargıtay’a terfi ettirilerek ödüllendirildi.
Sanıklardan biri ceza evinde evlendi, çocuğu oldu ve adını Hizbullah koydu.
Madımak Otelinde yakılan 35 canın katili, saray tarafından affedilip ceza evinden çıkarıldı.
27 yıl içerisinde gelip giden iktidarlar ve hâlen iktidar olanlar tek bir sefer olsun mağdur ailelerden ve Alevi camiasından özür dilemediler.
Bir kez olsun Diyanet işleri başkanlığı kendisine bağlı 100 bin camiden hiçbir Cuma hutbesinde bu olayların müsebbiplerine, yani insan yakanlara lanet okutmadı ve onları kınamadı.
Ama unutulmamalı ki bedeli ölüm bile olsa, o affedilip serbest bırakılan kişi, milyonlarca Alevinin vicdanlarında hep mahkûm kalacaktır.
‘’Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’’ diyen Pir Sultan’ın talipleri hiçbir zalim gücün önünde diz çökmedi. Yalnızca Pirlerimizin önünde ve Cemlerimizde diz kırdık.
Sivas Şehitlerimizin aziz ruhları şad, devirleri daim ola.
Eşit yurttaşlık, barış ve kardeşlik her dem bizim şiarımız olsun.
Bu topraklarda bir daha Madımak olayları yaşanmaması dileğiyle…‘’ diye konuşmasını tamamladı.
Sanatçılar, Turhan Alıcı, Ozan Açıkalın, Mustafa Talipoğlu, Onur Talipoğlu Madımak Otelinde yanan ozanların türkülerini söyledi.
MERSİN KENT HABER  
Salih Abidin PalaSalih Abidin Pala