BİR FESTİVAL ANISI VE MUSA EROĞLU

Mehmet Babacan

05-09-2020 21:03

Corona izninden yararlanarak, semt pazarına gittim. Ürünler albeni diyorlardı. Şeftaliler, kayısılar daha bir çekici geldi bana. Gerçekten ilginç bir yakınlıktı duyduğum. Bu neyin nesi diye düşünürken “ Şeftali mi, kaysı mı?” diyen satıcının sesi kendime getirdi; Hayal dünyamda, yıllar öncesinin bir festivaline gitmiştim İnsanlığın, düşe- kalka, yol aldiği gelişim sürecinde, yöneten ve yönetilen kavramları doğduğundan beri, yönetime el koyma çabası hiç eksik olmamıştır. Uzun süreli örgütlenme sonucunda başarılan, halk ihtilalleri görüldüyse de; halka rağmen gerçekleştirilen darbelerin sayısı, olağanüstüdür. Bunların önemli bir bölümü, fanatik gruplarca yapılmış olmakla birlikte; çoğu kez, askerî güçlerin kullanıldığı, tarihsel bir saptamadır. Yönetime el koymayı başaran güçler- kim olursa olsun- herhangi bir yöntemle, halkı oyalamadan, disiplinin sağlanamayacağını iyi biliyorlardı. O nedenle, kamuoyunu, bir sosyal etkinliğe yönlendirmek, ilk yapılacak işlerden sayılmıştır. Kullandıkları yöntemlerin başlıcalarını, sportif etkinlikler; ürün festivalleri ve sanat gösterileri olarak saymak olasıdır. Ancak, sanat etkinliklerinden bekledikleri yarar; halkı oyalamak ve düzenin propagandasını yaptırmak olduğu için, sanatı, doğal karakteri olan ilericilikten soyutlayıp, şakşakçı konumuna düşürmeye çalışmışlardır. Dolayısıyla, aykırılık gösteren sanatçıya da, sanat yapıtına da, yaşam hakkı tanımak istememişlerdir. Darbecilerin kullandıkları toplumsal yöntemler, emek- sermaye kavramlarına bakış açılarıyla ilişkin olmuştur hep. Genellikle, sermayenin egemenliğini korumaktan yana olanlar, diktanın her türünü; acımasızca uygularken; emekten yana eğilim gösterenler, hukuksal yaklaşımlara ve demokratik doza ağırlık vermişlerdir. Ülkemizde de, yaşanan darbeler, hep askerî güçlerce gerçekleştirilmiş ve söz konusu yöntemlerin tümü, toplum üzerinde kullanılmıştır. Bunlardan, 27 Mayıs 1960 harekâti, kentsel alanda sanat etkinliklerini öne çıkarırken; kırsal alanda, ürün festivallerine ağırlık vermişti. Güneyde, Mersin’in Mut ilçesi, bu kervana erken katılan yerlerden biri olmuştur. Çünkü, kayısı üretimi, Mut’a kimlik olacak düzeye ulaşmış; pazarlama ihtiyacı dayatmış bulunuyordu. Bu bakış açısı altında, 1962 yılı Haziran başında “Mut- Kaysı Festivali”nin ilki gerçekleştirildi. O sırada, Mut’a, yaya 6-7 saat uzaklıkta, Gülnar ilçesine bağlı bir köyde öğretmendim. Festivali, köy kahvesinde 13.00 haberlerinden öğrendik. Saat 19.00’da konser vardı.” Gitmek” üzerine başlayan şakalaşmamız, ciddileşti ve “Haydi” sözüyle uygulamaya girdi. Yöremizde arabalı ulaşım yoktu. Bizim için de yol- sokak gerekmiyordu. Tüm kestirmeler, patikalar bizim için yoldu. Göksu vadisine yönelik inişi, yarışırcasına geçtik ve konsere vaktinde yetiştik. Açılış etkinlikleri gün boyu sürmüş; sıra akşam konserine gelmişti. Mut Kalesi’nin önünde, açık havada yapılacak olan konserin as solisti, o yılların popüler türkücüsü Aliye Akkılıç’tı. As solist öncesini ise, yörenin genç yetenekleri dolduracaktı. Bu bağlamda, sahneye çıkan bir genç, daha ilk türküde, “ Olacak çocuk, bokundan belli olur.” dedirtmeye başlamıştı. Ne var ki, ikinci türküyü bitirmeden elektrik kesildi. Bekledik. Arıza giderildi. Genç, yeniden başladı türküsüne. Hayret. Bu kez de ses cihazı bozuldu. Yeniden başladık beklemeye..Mut öğretmenlerinden bir grupla birlikteydik. Bu arada, bir fısıltı geldi kulağımıza: “ Bu genç, alevi olduğu için sabote ediliyormuş.” Sessizce, sahneyi kontrol altına aldık ve o gence, bildiği türkülerin tümünü çaldırdık. Ne yazık ki, Aliye hanımı dinleyemedik. Çünkü, geceyi polis karakolunda geçirdik. Tesellimiz o ki, “ Olacak çocuk” konusundaki öngörümüz yanlış çıkmadı. O. harika delikanlı, Musa Eroğlu’ydu... 4. 9. 2020

Mehmet BABACAN

DİĞER YAZILARI 23 NİSAN ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ÇOCUK BAYRAMI 01-01-1970 03:00 17 NİSAN KÖY ENSTİTÜLERİ GERÇEĞİ 01-01-1970 03:00 BEN BİR EKONOMİSTİM 01-01-1970 03:00 ÖZGÖREN KÜTÜPHANESİ 01-01-1970 03:00 YAŞAMDAN DERS ÇIKARMAK 01-01-1970 03:00 PSİKOLOJİK SAVAŞ 01-01-1970 03:00 VURMA ABALIYA 01-01-1970 03:00 Sevginin Billurlaşmasıdır Ağlamak 01-01-1970 03:00 ÇOK UZAKLARDA KALDI ÇOCUKLUĞUM 01-01-1970 03:00 2022 HEY HEY 01-01-1970 03:00 CHP İKİNCİ YÜZ YIL VİZYONU 01-01-1970 03:00 TURİST ÇEKMENİN YOLU 01-01-1970 03:00 DÜZİÇİ KÖY ENSTİTÜSÜ'NDEN ADANA'DA 19 MAYIS 01-01-1970 03:00 KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURUCUSU TONGUÇ BABA GİRDİ RÜYAMA BUGÜN 01-01-1970 03:00 MALTA’DA SÜT NASIL SATILIR? 01-01-1970 03:00 ÇOCUKLUĞUMDA ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA ETKİNLİĞİ 01-01-1970 03:00 BAŞBAKAN ECEVİT İLE BİR ŞAFAK VAKTİ 01-01-1970 03:00 PİPET MUCİDİ BENİM 01-01-1970 03:00 ÖDÜL TÜKRÜĞÜ 01-01-1970 03:00 MİLENYUM DERKEN GELDİ 2021 01-01-1970 03:00 İlk Gözağrısı 01-01-1970 03:00 Dersimiz Özgüven ve Köy Enstitüleri 01-01-1970 03:00 Hoşgörü ve Eğitim 01-01-1970 03:00 KOMUT VE ÇOCUK 01-01-1970 03:00 ŞİİR ve YETENEĞİN BESLENMESİ 01-01-1970 03:00 BESTENİGÂR 01-01-1970 03:00 BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ 01-01-1970 03:00 TOROSLAR’DA YAŞAM ERKEN BAŞLAR 01-01-1970 03:00