“ Gün olur güzel güzelle yarışır.
Gün gelir tel tele karışır” mı demiş birileri…
Diyen niye olmasın, duyan varsa?
“ Bir bahar akşamı rastladım size” diyor güzel şarkı.
Onun dilinde bir kat daha güzel şarkı.
Bir yarış alanı olmuş ev, taşları oynayacak mutluluktan.
Mutfak biraz daha şanslı sayılsa da, evin her bir köşesi
sahne onun için.
Şarkı güzel, selam olsun bestecisine.
Söyleyiş daha bir güzel, sanki şelaleden dökülen su.
Söyleyense, ayrı dünyalarda hayal edilebilecek kadar
eşsiz bir tanrısal armağan.
Tanrım, kimilerine verince toptan mı veriyorsun ne?
Güzellikler ve de can alıcı özellikler - ah o özellikler-
bir araya gelince, birbirleriyle yarışıyor olmalı.
Her biri kendi efsunlu dünyasını yaratıp, insancıkların
ayağını yerden kesiveriyor.
Neylersin ki, ayaksız kalan başın erebildiği bir yer yok.
Yok da eğer içini bilseydi namert taşlar, kaçarlardı köşe- bucak.
Eller, zavallı eller!
Doğduğu günkü gibi boşlukları avuçlar yumuk yumuk,
yana düşmüş kolların ucunda…
Nedense gözler dalıp dalıp gider de, hep geçmişte arar
görüntüleri. Negatif film banyosunda netleşme bekleyen
dumanlı bakışlarla.
Gözlerle yürek arasında çok duyarlı bir iletişim kanalı
olmalı ki nabza düşüveren çarpıntı, ne çabuk da boyar o
nemli çehreyi, pembe donlu kırmızıya.
Ya akşamlara ne demeli?
Güzelim gündüzü tüketip, rengin en Nemrut’una
gelip dayanmışsa vakit.
Bir çetrefilli özlem zincirini takıvermişse boynuna,
çıkabilirsen çık içinden.
İstersen boş vermişliğin atına binip, sürüver tozlu
yollara. Yollar yollara, haller hallere karışsın…
Boş da versek, dolu da alsak “ Tüm yollar Roma’ya
mı çıkıyor” ne?
Nereye çıkarsa çıksın, yollara yenik düşmüşüz bir kez.
ÇOK UZAKLARDA KALDI ÇOUKLUĞUM
Bir Bahar akşamı
Ya da
Sonbahar akşamı
Ne fark eder akşamsa vakit
Ne fark eder yaralı bir kuşsa güneş
ufkun ardında
Topla saçlarını
Düşme yâdıma
Deşme anılarımı var git
Yeni koşulara yetmez soluğum
Çok uzaklarda kaldı çocukluğum
Zaman girdabında döküldü yıllar
Ah benim yıllarım
Talan yıllarım
Beni benden alan yıllarım
Kaptırdınız sele beni
Savurdunuz yele beni
Terk etmedi çile beni
Alın!
Alın gayrı alabildiğiniz kadar
Bana kalsın bir tek yerim
Gözbebeklerim
Oynayıp dursunlar
Sabahlara dek
Uçurtmalar dolsun uykularıma
kırık- dökük
Atkuyruğu kemanımda hâlâ o ezgi
Zulamda o Resim
illa o Resim
Bilirim
Doymamış çocukluğumdur hıçkıran
düşlerimde hep
Bilirim
Umuda kurban verdiğim
özlemlerimdir sebep
Neyleyim
Yolum yokuş
Yolcum yorgun
Ezgin türkülere tutkun gayrı sazım
Köroğlu Dağlarım hayal- meyal
Çoktan terk edip gitti Ayvaz’ım
Topla saçlarını
Düşme yâdıma
Deşme anılarımı var git
Yeni koşulara yetmez soluğum
Çok uzaklarda kaldı çocukluğum
Mehmet BABACAN