DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Mehmet Babacan
Mehmet Babacan
Giriş Tarihi : 28-01-2021 18:32

BAŞBAKAN ECEVİT İLE BİR ŞAFAK VAKTİ

 
Sanırım 19ı75- 76 yıllarıydı.
Mersin/ Erdemli’de öğretmendim.
Tarım- Kredi Koop. Memuru İdris Çalışkan’la ortak zevkimiz, denizde gece balık avlamaktı. Zıpkın avcısıydık. Saatlerin nasıl geçtiğini unuturduk denizde.
Öyle atımız- arabamız yoktu. Aracımız birer zıpkın, birer gözlük, birer palet ve birer su altı el feneriydi. O elektrik ki burnumuzdan getirirdi her seferinde. Kısa sürede su alır, ampul patlatırdı. Öyle kaliteli araç bulunamıyordu.
Bir seferinde İdris, bir motosiklet aküsü bulmuş. Ona bağladığımız Kabloyu el fenerine bağladık. Aküyü de bir fileye koyup, sırtına astı.
Bir saat sonra, denizin ortasında “ Benim sırtım yanıyor” demeye başladı. Kıyıya çıkıp baktık, akünün asidi derisini yüzmüş. Garibim aylarca çekmişti.
***
Hafta sonlarında, akşam yemeğini yer yemez, naylon poşette sigaraları bacağımıza bağlar, girerdik denize.
Vurduğumuz balıkları belimizdeki tel çemberlere takardık. Çok ağırlaştığında da, dönüşte almak üzere yola yakın bir yere saklardık.
10 km.yi aşkın gittiğimiz olurdu.
Bir seferinde şafak sırasıydı. Sigaramız bitmiş, epeyce yorulmuştuk.
Silifke- Mersin yoluna yakın bir burunun dibindeydik.
Silifke yönünden gelen bir araba yolun viraj aldığı burunda durdu.
Yüksekçe bir taşın üstüne çıkan bir adam, bayrak sereni gibi şafağın yarılışını, sabahın doğuşunu izliyordu.
İdris benden birkaç yaş genç. Ona güvenerek:
“ Yav, şu adam ehli keyf biri olmalı. Büyük olasılıkla sigara içiyordur. Bir sigara isteyip gelemez misin?” dedim.
“ Yav ben çok yoruldum” deyince bozuldum biraz. Kahırlanarak paleti çıkardım, gözlüğü kafama ittim; tırmıklı yakaya tırmanmaya başladım. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu. Düşe- kalka giderken başımı kaldırınca adam tanıdık gibi geldi.
Hayret, aynı şapka. Aynı mavi gömlek. Bir yandan da beynim “ Haydi Cnım sen de” diyordu. İyice yaklaştım. Şaşkınlığımı o da gördü:
“ Tamam tamam, tahmin ettiğin gibi” dedi, gülerek. Gerçekten Başbakan Sn. Bülent Ecevit’ti taşın üstündeki.
İdris’i de çağırdım. “ Beni kandırıyorsun” diye diye geldi.
Soru yağmuruna tuttuk, denizde bulduğumuz Başbakanı.
Bir nedenle Silifke kâğıt Fabrikası- SEKA’ya gelmişler. Başbakan Ecevit’le şoförü birlikte kaçmışlar; sabahın doğuşunu seyrediyorlar, doğanın kucağında.
Biz de, balık avladığımızı; sigara istemek için yaklaştığımızı anlattık.
Birer sigarayı birlikte tellendirdikten sonra; bize bir koli de Meclis Sigarası bırakıp gittiler.
İdris’le hâlâ birbirimize “ Yahu biz hayal mi görmüştük?” diye, sorar dururuz:
Çünkü Mersin- Silifke yolu kesilmemişti, işliyordu
Sıra sıra koruma ordusu yoktu. Ortam sessiz- sedasızdı.
Zırhlı arabalar çakar çakmıyordu.
Uçaklar, helikopterler cirit atmıyordu.
Eli zıpkınlı bizden bile korkmamıştı yav.
Işıklar yoldaşı, cennet mekânı olsun.
Mehmet BABACAN
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA