Birkaç gün önce, deneyimli gazeteci, TELE1’in Washington temsilcisi Yılmaz Polat dedi ki: “Mehmet Şimşek, finans sahiplerinin koşullarını kabul etmek zorundadır. Değilse saray, uçaklar falan gider.” Onun bu sözleri bana Duyun-ı Umumiye’yi anımsattı. Duyun-ı Umumiye, yani “Duyun-ı Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi.” Bir yani daha: Osmanlı Genel Borçlarına Tahsis Edilmiş (ayrılmış) Gelirler İdaresi …
Bu idarenin milletimizin başına getirdiklerini bilmeyenimiz yoktur. Duyun-ı Umumiye’den öncesi de var: Rüsum-ı Sitte. Rüsum-ı Sitte’yi bilenimiz daha azdır: Tuz, tütün, pul, balık ve alkollü içkilerden alınan gelirlerin Galata bankerlerine devrini sağlayan anlaşma… Zaten Duyun-ı Umumiye, bir anlamda Rüsum-ı Sitte’yi gerçekleştirmek için kurulmuş bir idaredir. Bu idarenin öyküsü özetle şöyledir:
Osmanlı Devletinin ilk dış borçlanması Kırım Savaşı sırasında, savaş giderlerini karşılamak için yapıldı. Bu borç ödenemediği gibi borçlanma alışkanlığı yarattı. Borçların verimli kullanılamaması, borçların değil, faizlerinin bile ödenemez hâle gelmesini doğurdu. 1874’de devlet, iflasın eşiğine geldi, devlet, bir kararname ile vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıkladı. Fakat, bu sözünü de yerine getiremedi. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, yeni bir mali bunalıma girdi ve Osmanlı Bankası ile Galata Bankerleri’nden almış olduğu iç borçlarını da ödeyemeyeceğini açıkladı. Osmanlı Devleti güçsüzleştikçe dış ülkelere imtiyazlar vermiş, borç aramış, ödün verdikçe ve borçlandıkça daha fazla güçsüzleşmiştir. Alınan borçların yüksek faizli oluşu, bu alınan borçların bütçe açığını kapatmada kullanılmadığı gibi ekonomik getirisi olmayan işlerde kullanılması iflası getirdi. 1875 yılında iflasını açıklayan devlet, 1881’de alacaklılarına teslim oldu. Muharrem Kararnamesi ile bu durum dünyaya duyuruldu. Kararnamenin 15. maddesine göre; alacaklıların menfaatini korumak ve borçların ödenmesini bir plan dâhilinde yürütmek üzere, birilerinin tapınma derecesinde sayıp sevdikleri, zamanında bir milyon metre kare toprak kaybettiğimiz, mali olarak iflas ettiğimiz halde “Devrinde bir santim toprak kaybedilmedi” dedikleri Sultan II Abdülhamit zamanında kuruldu bu Düyun-u Umumiye İdaresi. (Düyûn-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi) Yani, Osmanlı Genel Borçlarına tahsis edilmiş (ayrılmış) Gelirler İdaresi . Sonuç? İmparatorluk yıkıldı. İnsan, Devletimizin ekonomiden sorumlu kişisinin borçlanma çırpınışlarını izlerken diler dilemez soruyor: Guo Vadis Türkiye? Atasözümüz diyor ki: “Eşek çamura bir kez çöker.” Beyler, siz, milletimizi ikinci kez mi çökerteceksiniz çamura?
A.Ümit Aloğlu, 21 Nisan 2024, Kuzucubelen