AŞI MUAMMAYA DÖNMESİN...!

Prof. Dr. Ahmet Özer

05-12-2020 17:55

Günlerce Korona belası ile yatıp kalktık ve bu müsibeti defetmek için bir çözüm bekledik. Artık çözüm bulundu. Şimdi çözümün adresi olan aşı gündemde. Bu kez başka şeyler tartışılacak. Günlerce aşı nasıl gelecek, nerden gelecek, iyi mi kötü mü, aşı olalım mı, olmayalım mı  tartışmaları olacak.
Bunun böyle olmasının iki yönü var;
Biri insanın doğasıyla ilgili, diğeri ve daha önemlisi yönetenlere olan güvenle ilgili.

İNSANIN HALETİ RUHİYESİ
İnsanoğlu böyle bir varlık; darlıktayken büyük bir umar içine girer, tutunacak bir dal arar; umduğunu bulduğunda ise geçmişte olanı biteni adeta unutur.

Beklentimiz yerine geldi ya şimdi olup bitmişi bir kenara fırlatıp atacak, günlerce kafa karıştıran bilgi bombardımanına tabi tutulacağız. Bir sürü bilmiş bilmemiş kişi gene tvlere hücum edecek, dün ellerinde çubuklarla Suriye’ye savaşa giden, ya da haritaların önünde deprem uzmanı kesilenler, veya hemen her konuda ahkam kesenler (ki bunların sayıları iki elin parmaklarını geçmez; her ne hikmetse tvler de Reyting adına bunlara sürekli pirim veriyor) bu kez bunlar aşı konusunda ahkam kesecek, bu her konuda uzman kesilen zevat konuştukça kafamız karışacak, bilgi kirliliğinin içinde kaybolup gideceğiz. 

Fırtına dindiğinde bu iş hiç olmamış gibi unutacak, yeni ufuklara yelken açacağız. İnsanoğlunun bu haleti ruhiyesi (unutmak ve yeninin peşinde koşmak) yaşam ve gelişme için iyi bir şey mi kötü bir şey mi üstünde düşünmek gerekir.

YALAN İLE GERÇEK AYRILSIN
Bizi asıl ilgilendiren mesele ise iktidarın şimdi aşı konusunda nasıl davranacağı hususudur. Bu konuda da at izi it izine karışmasın istiyoruz. Çünkü çoğu zaman yönetenler gerçeği söylemek yerine bilmememizi istedikleri şeyleri gerçek gibi sunarlar. Oysa gerçeğe gözünü kapatan dünyayı sadece kendine gece yapar. Çünkü gerçek er geç mutlaka ortaya çıkar.

Bir düşünün önceleri pozitif çıkan hasta sayısı bin civarındaydı, uzun süre böyle gitti, son bir ayda beş altı binlere yükseldi, derken hasta vaka ayırımı ortadan kalktı denerek birden 30 binlere çıktık. Kimse sorgulamadı, neydi, nasıl oldu, kim yalan söyledi, kim halkı yanılttı.. Bunların hepsi bir anda unutuldu gitti...

Aşı meselesinde de böyle olsun istemiyorsak yurttaş olarak önceden sorgulamamız gereken bir kaç basit soru(n) var. Tabi eğer niyet halis ise hepsi o kadar. Burada sorumluluk hükümetidir. Hükümet üç noktada toplumu doğru bir biçimde aydınlatmalı ve bu üç konuda dürüst bir biçimde gereğini yapmalıdır.

ŞEFAFLIK ŞART
1-Her şeyden önce bu günlerde şeffaflığa ihtiyacımız var: Dünyanın beş büyük ilaç üreticisi güvenli aşırı ürettiklerini ilan etti. Bu sayı gün gittikçe artacaktır. Hükümet aşıyı Çin’den alınacağını söyledi.

Bu noktada cevaplandırmacağı birkaç basit soru ile toplumu aydınlatmalıdır: Neden, hangi kıstaslarla öncelikle Çin aşısı tercih ediliyor? Kaç doz aşı alınacak, kaça alınacak, devletin kasasından ne kadar para çıkacak, bu aşılar nasıl getirilecek, nasıl saklanacak, kime be zaman, nasıl yapılacak? Burda da aracılar olacak mı, birileri halkın sağlığı gerekçe yapılarak zengin mi edilecek, yoksa bu işi devlet bizatihi kendisi mi üstlenecek?

Bu soruların cevabını dürüstçe ve şeffaf bir biçimde vermek o kadar zor mu? Hepsi bir paragraflık açaklama gerektirir. Bütün yanlış tartışmaların önünü de keser. Bunu yapmıyorsa ne demeli? Eğer bir yönetim şeffaf değilse yapılan işte yanlışlar var demektir. O taktirde toplum yönetenlere nasıl güvenecek?

Demokratik bir yönetimi otokratik olandan ayıran en önemli özellik denetlenebilirliktir. Denetlenebilirliğin temeli ise şeffaflıktır. Toplumun sağlığı söz konusu olduğunda şeffaf davranmayan bir yönetim ne zaman şeffaf davranacak?

EŞİTLİK OMALI
2- Eşit davranmaya ve hakkaniyete riayet edilmelidir. Çinden 50 milyon doz Avrupa’dan ise bir milyon doz aşı alınacağı söyleniyor? Çeşitlik iyi ama Avrupa’dan alınacak aşının sadece bşr kesime yapılacağı iddiaları kafa karıştırıyor. Neden bu ayırıma gidiliyor? Sağlık Bakanlığı bu konularda ve her adımda doğru bileğilerle toplumu bilgilendirmekle yükümlü. (Gerçi son hasta sayılarında ortaya çıkan çarpıklıklar hem bu güveni hem de sağlık bakanının baştaki özverili çalışmasına olan sempatiyi ortadan kaldırdı)

Bu noktada asıl mesele mutlaka herkese ve her kesime eşit davranılmasıdır. Kayırmacılık yapılmamalıdır. Kimsenin hayatı kimseden üstün değildir.

Elbette toplumun sağlığı için canlarını ortaya koyan sağlık çalışanlarına, hastalara, yaşlılara diğer bir deyişle risk gruplarına öncelik tanınmalıdır. Bunu zaten toplum destekler. Ama bunun dışında toplumun adalet duygusunu zedeleyecek ayırımcı davranış ve tutumlara zinhar izin verilmemelidir.

ÜCRET ALINMAMALI
3- Aşı ücretsiz olmalıdır. Sosyal devlet böyle günler içindir. Halk devlete vergi veriyor, yükümlülüklerini yetine getiriyor; devlet de topluma böyle olağanüstü durumlarda üstüne düşeni yerine getirmekle yükümlüdür. Yoksa bir devletin vatandaşı olmanın ne kıymeti harbiyesi kalır.

Eğer aşı yanlış ellere düşerse, sağda solda satılmaya başlanırsa parası olan (karaborsada dahi olsa) alacak, parası olmayan ise ölüme mahkum edilecek. Böyle bir hak hukuk ve adalet olmaz, olmamalı.., Hele hele insan sağlığı söz konusuysa..

Bunların olmaması için herkesin uyarı görevini yerine getirmesi, ilgililerin de sorumlu davranması gerekir. Bu bizim en temel beklentimizdir. Bunları takip etmek, denetlemek, uyarı ve eleştiri hakkımızı kullanmak da görevimizdir.

HEM SAĞLIK HEM ÖZGÜRLÜK
Genellikle zor zamanlarda toplum çeşitli ikilemlerle sıkıştırulır. Örneğin sağlık mı güvenlik mi? Sağlık mı para mu? Ya da sağlık mı özgürlük mü gibi... Bu konuda sevdiğim bir sözle bitireyim bu yazıyı: Genelşkle bizi bu tür konularda ölümden tutup sıtmaya razı etmek isterler. Oysa çok net olan bir şey var: İki şeyden asla tasarruf edilemez: Sağlıktan ve özgürlükten. Çünkü özgürlükten tasarruf esareti, sağlıktan tasarruf ise ölümü getirir. Ne ölüm ne de esareti istiyoruz. Hem özgür, hem güvenli hem de Özgür olmak istiyoruz. O halde, haydi hep birlikte  Sağlıklı ve Özgür günlere...

Prof. Dr. Ahmet ÖZER

DİĞER YAZILARI Toroslar'da Seçim Nasıl Kazanılır? 01-01-1970 03:00 KATILIMCI, DEMOKRATİK ve GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER MODELİMİZ 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDERKEN DEMOKRASİ VE HUKUK-1 01-01-1970 03:00 YENİ SEÇİM YASASININ HEDEFLEDİĞİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 İNSAN ve İNSAN HAKLARI 01-01-1970 03:00 HEGEMONYANIN SONU MU? 01-01-1970 03:00 VAKIF KONUŞMASI 01-01-1970 03:00 AYDIN ve SORUMLULUĞU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 01-01-1970 03:00 BİR ANMA, İKİ BÜYÜK BİLİM İNSANI 01-01-1970 03:00 DOĞUMUN MUCİZESİ İLE ÖLÜMÜN İHTİŞAMI ARASINDAKİ İNSANIN SEFALETİ! 01-01-1970 03:00 KILIÇDAROĞLUNUN KÜRT SORUNU SÖYLEMİ VE YARATTIĞI TEPKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL TARİHİN GÖĞSÜNDE BİR KARA LEKEDİR 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Aç Gözlülüğü 01-01-1970 03:00 TALAİBAN’IN AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ MUAMMASI, ETKİLERİ VE SONUÇLARI 01-01-1970 03:00 KİNYAS İBRAHİM MİRZOYEV’İN ANISINA 01-01-1970 03:00 İşleyen Süreçler ve Devam Eden Krizlere Sistemik ve Sosyolojik Bir Bakış 01-01-1970 03:00 ÇÖZÜM ve DİYARBAKIR ZİYARETİ...!? 01-01-1970 03:00 Bir Yazar: Yaşar Kemal – 1 01-01-1970 03:00 Temiz Toplum ve Temiz Siyasete Giden Yolda Siyasi Partilerin Rolü 01-01-1970 03:00 İNSAN DEDİĞİN NEDİR Kİ? 01-01-1970 03:00 ÖZGÜRLÜK ONU SAVUNMA CESARETİNİ GÖSTERENLERİN HAKKIDIR. 01-01-1970 03:00 KORONA ve SONRASI DÜNYANIN HALİNE POLİTİK BİR BAKIŞ 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞMEK...! 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 İnsanoğlunun Huzur ve Erdem Arayışı: Kiynisizm ve Hedonizm Arasındaki Yol 01-01-1970 03:00 Mutlu Olma Arayışının Sosyo Psikolojik Temelleri ve Freud Gerçeği 01-01-1970 03:00 MUTLU OLMA ARAYIŞININ SOSYO PSİKOLOJİK TEMELLERİ VE FREUD GEREÇEĞİ 01-01-1970 03:00 ACININ ve NEFRETİN KADINLARI...!? 01-01-1970 03:00 SÖZÜN NAMUSUNA VE İNSAN ONURUNA BAĞLI BİR YAZAR: YAŞAR KEMAL 01-01-1970 03:00 DİLİN ÖNEMİ ve DÜNYA ANA DİL GÜNÜ 01-01-1970 03:00 SEVGİ VE GÜN ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 Yeni Anayasa Nasıl Yapılmalı ve Neler İçermeli? 01-01-1970 03:00 İKTİDARIN REFORM SÖYLEMİ...! 01-01-1970 03:00 2020’DEN 2021’E DEVREDEN DÖRT KRİZ 01-01-1970 03:00 YENİ YIL Mİ, DEDİNİZ..!? 01-01-1970 03:00 EKRAN TACİZİ...! 01-01-1970 03:00 TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR VARLIK OLARAK İNSAN 01-01-1970 03:00 BİLİM VE BEYİN GÖÇÜ SORU SORMANIN MAHARETİ 01-01-1970 03:00 PİŞO MIHEME 01-01-1970 03:00 İKTİDAR NASIL DEĞİŞECEK, MUHALEFET NE YAPACAK? 01-01-1970 03:00 BİR ÖMRÜN İKİ HİKAYESİ 01-01-1970 03:00 ÖĞRTEMEN 01-01-1970 03:00 CHP Genel Sekreteri, Sayın SELİN SAYEK BÖKE’nin MESİAD’daki TOPLANTISINDAN NOTLAR 01-01-1970 03:00 CHP GENEL SEKRTERERİ SELİN SAYEK BÖKE İLE TOPLANTI 01-01-1970 03:00 HANGİ CUMHURİYET? 01-01-1970 03:00 PAŞA VE DÖRT KARISI 01-01-1970 03:00 HAYVANDAN TANRIYA! 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİNİN YAPTIKLARI AÇISINDAN İNSAN !-8 01-01-1970 03:00 İNSANIN MACERASINA DAİR- 7 01-01-1970 03:00 Başkan Seçer 'le Bir Saat 01-01-1970 03:00 İnsana Dair Düşünceler 1-) 01-01-1970 03:00 HAYATTAN DERSLER...! 01-01-1970 03:00 YAŞAMIN SIRRI 01-01-1970 03:00 YAŞAM(AK) NEDİR? -1- 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE ÖLÜMSÜZLÜK! 01-01-1970 03:00 BABALAR VE OĞULLAR (Sizin Hiç Babanız Öldü mü?) 01-01-1970 03:00 ANNELER GÜNÜN ESBABI MÜCİBESİ...! 01-01-1970 03:00 DOĞA VE ÇEVRE İLE YÜZLEŞMEK 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK-3- 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK -2 (VE MAKYAVELİZM’İN BİZİ GETİRDİĞİ YER) 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK..! -1- 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞME...! 01-01-1970 03:00 ÇAĞRI.! 01-01-1970 03:00 NORMALLEŞME NE ZAMAN BAŞLAYACAK-2- 01-01-1970 03:00