DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Prof. Dr. Ahmet Özer
Prof. Dr. Ahmet Özer
Giriş Tarihi : 13-10-2020 12:08

Başkan Seçer 'le Bir Saat

Giriş Yerel Yönetimler seçimlerinin üstünden tam bir buçuk sene geçti. Şimdiye değin Başkan Seçer ve belediye hakkında hiç yazı yazmadım, basında değerlendirmede bulunmadım. Bunun iki nedeni vardı: Birincisi, bunun için belli bir zamanın geçmesi gerektiğini düşündüğüm içindi; ikincisi de objektif ve doğru değerlendirme için doğru bilgiye sahip olma ihtiyacıydı. Şimdi hem seçimlerin üzerinden makul bir zaman geçti hem de elimizde değerlendirme yapmak için yeterli bilgi var. O halde şimdi bir değerlendirme yapabiliriz. Konuya geçmeden önce ilkeyi ortaya koyalım: Bilindiği üzere üç çeşit değerlendirme söz konusu: 1) Değer atfetme 2) Değer biçme 3) Doğru değerlendirme. Hangi Değerlendirme? Değer atfedenler işin doğru ya da yanlışına bakmaz meseleye kendi çıkarı bağlamında bakar ve öyle değerlendirir, yani değerlendirme yaparken kendisi ile değerlendirdiği kişi ya da kurum arasındaki çıkar ilişkisi onun temel motivasyon kaynağını oluşturur. Belediye gibi bir yerel iktidar kurumu söz konusu ise bu biraz daha da böyledir. Dolayısıyla beklentisi olan birinin yapacağı değerlendirme genellikle riya ve yağcılık kokar. Yerel iktidarın nimetlerinden faydalanmak için Belediye çevresinde her dönem böylelerine çok rastlanır. Kaş yapayım derken göz çıkarırlar, değerlendirmeleri makul ve makbul olmadığı için yüceltmeye çalıştıkları kişi ve kuruma yarar değil zarar verirler. Değer biçenler ise çoğunluğun kuyruğuna takılanlardır; Nietzsche’nin deyimi bunlar sürü psikolojisi ile hareket ederler. Bu değerlendirme türünde de çıkar ilişkileri ile birlikte siyasi ilişkiler rol oynar. Bu iki değerlendirme biçimi de doğru değildir; yanlıdır, yanlıştır. Üçüncü değerlendirme biçimi doğru değerlendirmedir. Doğru değerlendirme yapabilmek için ise doğru bilgiye ve değerlendirme yetisine sahip olmak gerekir, yani körelmemiş bir vicdan, satılmamış bir kişilik, çürümemiş bir kimlik. O yüzden bizim doğru ve objektif değerlendirmelere ihtiyacımız vardır. Bilgi Kaynakları Önemlidir Peki doğru değerlendirme için gerekli olan doğru bilgiyi nerden alacağız? Birinci bilgi kaynağı başkanın kendisidir, ikincisi belediye kaynaklarıdır, üçüncüsü de sahanın gösterdikleridir. Söylenenler ile yapılanların karşılaştırması meselesi ise değerlendirmeleri yapan ya da iddiaları ileri sürenlerin sorumluluğundadır. Mersin Büyükşehir belediye başkanı Vahap Seçer’i Toros Üniv. Tv’de konuk ederek, Mersin’i birçok yönü ile programın el verdiği sürede konuştuk. Bunları dile getirmemin ve bu yazıyı yazmamın iki sebebi var: Kimi insanlar kendilerine göre bazı çıkar beklentileri ile başkana değer atfedip yaranmaya çalışırken kimileri de düşmanlık derecesinde saldırmaktadır. İkisi de yanlıştır, bunlar sadece başkana ve belediyeye değil kente de zarar vermektedir. Kişisel Çıkar Beklentileri Yanlış Yaptırır Çünkü bu nevi kişilerin dertleri belediye ve hizmetleri değil asıl dertleri bu yolla kendi beklentilerine karşılık bulmaktır. O yüzen ne belediyeye ne başkana ne de kente bir faydaları olmaz, böyle bir dertleri ve böyle bir öz bilinçleri yoktur. İlkeli olmayı her fırsatta vurgulayan başkanın da zaten bu zevatı ciddiye almayacağını tahmin etmek güç değil. Kaldı ki çalışan bir başkanın bunların sahte övgülerine ihtiyacı da yoktur. Bir de kendi kişisel değer atfetmelerini ya da değer biçmelerini siyasi kılıfa büründürenler var. Bu kesime diğerlerinin siyasi asimetrisi denebilir. Bir öncekiler genellikle gazeteci gibi davranırken bu ikinci kesim ise beklentilerini genellikle siyasi kimlikleri altına gizlemektedir. Birincilerin beklentileri sürdüğü için abartılı övgülerini sürdürürken, ikincilerin beklentileri yerine gelmediği için düşmanlık derecesinde yermektedirler.

Esas Olan Doğru Değerlendirebilmektir Aslolan doğru değerlendirmektir. Halkın sağ duyusu ve feraseti zaten doğru ile eğriyi fark eder ve bilir. Lakin bu iki kesimin sayısı az olmakla beraber en çok gürültüyü bunlar çıkarır. O yüzden üçüncü bir yola şiddetle ihtiyaç vardır. Üçüncü yol ise doğru değerlendirme yapmaktır. Doğru değerlendirme için gerekli olan doğru bir bilgi çıkardan arı vicdanlı bir bakıştır. Belediye kaynaklarından bazı bilgiler almakla beraber kente yaşıysan ve yerel yönetimler konusunda çalışan bir akademisyen olarak bazı gözlemlerim vardı. Nitekim Vahap Beyi’in daha aday adaylığı dönemini, ardından adaylık sürecini bilen, seçim sürecini aktif izleyen ve seçimden sonra belediyeyi takip eden bir akademisyen olarak, bu program dolayısıyla da belediyedeki ilgili kurumlardan son döneme ilişkin bilgi aldım, sonra bir saat on dakika süren programda birçok konu ile ilgili başkana sorular sordum cevaplar aldım. Şimdi bu noktada bir değerlendirme yapabilirim diye düşünüyorum. Eğitime Büyük Katkı “Siyasetçi ve iş adamı kimliği olan bir kişi olarak belediyeye geldiğinizde ne umdunuz ne buldunuz” diye sorarak başladım. Kısa sürede adapte olduğu için bir hayal kırıklığı yaşamadığını söyleyen başkan; eğiteme ve özellikle öğrenci gençliğe verdiği destekler konusunu dile getirince heyecanı arttı. Eğitim ve Öğretimi Destekleme Kurs Merkezlerinin sayısını bu yıl 9’a çıkardıklarını ifade ederek, “Biz bu görevi yüksek standartta yerine getiriyoruz ve temel amacımız eğitimde fırsat eşitliği. Bu yıl 4 bin civarında öğrenci alımı gerçekleşiyor. Kaliteli bir eğitim veriyoruz. Şu anda 220 civarında kadromuza yeni kattığımız öğretmenlerimizle beraber öğrenci sayımız arttı. Tarsus Yenice'de bir ilki yapıyoruz, orada liseye giriş sınavları için yine bir merkez oluşturduk”. Büyükşehir’in kurs ve burs yardımları yanında, çamaşır kafe, sıcak çorba, ücretsiz Wİ-Fİ gibi projelerinin önemini öğrencilik yapan herkes bilir. Ayrıca; başkanın, öğrencilerin toplu taşımadan 2024 yılına kadar 1 TL'den faydalanacaklarını ve asla fiyatlarda bir düzenleme olmayacağını söylemesi de önemliydi. Nasıl Bir Hikâye Yazacak? Yukarıda vurguladığım gibi Başkan’ın hem siyasetçi kimliğine hem de iş adamı kimliğine sahip olması belediyecilik için önemli bir avantaj. Fakat bu dönem herkesin gözünün üstünde olduğu İstanbul, Adana, İzmir, Antalya gibi belediyeyi diğer partilerden alan başkanlara göre bir dezavantajı var; onlar gibi belediyecilikten gelmiyor, dolayısıyla belediyecilikle ilgili bir hikayesi yok. Ör, İmamoğlu’nun Beylikdüzü’nde yeşil vadi; Tunç Soyer’in Seferihisar’da citlaslov, tarım ve kooperatifçilik; Zeydan Karalar’ın Seyhan’da halkla kurduğu sıcak ilişkiler ve sosyal belediyecilik; Muhittin Böcek’in Antalya Konyaaltı’nda 20 senelik cevval belediyecilik hikâyesi var. Başkan Seçer genel siyasetten geldiği için böyle bir hikâyesi yoktu doğal olarak. Diğerlerine nazaran ilk etapta dezavantaj gibi görünen bu unsur aslında yepyeni bir hikâye yazma konusunda bir avantaj da sunmuyor değil. Peki Başkan Seçer bu dönem bir hikâye yazabilecek mi ya da hikâyesi ne olacak? İlk etapta en büyük projesi gibi görünen metro olabilir bu diye düşünüyor insan, çünkü birçok olumsuz koşula ve itiraza rağmen o ısrarla, inatla ve cesaretle metroyu savundu ve arkasında durdu, ihaleyi yaptı. Kendisine sordum “Sizin hikayeniz metro mu olacak?” diye. Ben evet benim hikayemi metro diye cevap beklerken o beni şaşırtan şu cevabı verdi. “Hayır, tek başına metro değil, aynı zamanda yoksulluğun giderilmesi, kuzey güney aksının buluşturulması, eğitim düzeyinin yükseltilmesi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi” gibi unsurları saydı. Doğrusu şaşırdım ve aynı zamanda başkanın metroyu komple bir entegre kalkınma planı gibi düşünmesi meseleye ne kadar vizyoner bir bakışla baktığını göstermesi bakımından son derece sevindirici. Başkan devamla metro ihalesine saygın firmaların katıldığını belirterek, “Geçmişten gelen yapısal sorunları çözmeye çalışıyoruz. Yeni oluşan sorunların üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Geleceğe vizyon koyuyoruz, geleceğin yatırımlarını planlıyoruz. Metro, hikâye içerisinde bir pasaj, bir aktör” diye konuştu. “Resme büyük bakın. Metro onun içerisinde. Bizim yaratacağınız refah seviyesini yükseltmek. Gelir dağılımında adaletsizliği ortadan kaldıracak birtakım vizyonlar ortaya koymak, bunun önünü açmak. Onun için OSB diyorum, yatırım diyorum, plan diyorum, tarım diyorum, turizm diyorum” dedi. Yapılanlar Yeterince Anlatılamıyor mu? Yukarıda belirttiğim ikinci grup şöyle bir söylemde bulunuyor; “Bir buçuk senedir iktidar değişti ortada/görünürde yapılan bir şey yok”. Aslında başkanın ne kadar çalışkan, cevval olduğunu, kimi zaman günde on altı sat çalışan biri olduğunu, köyleri, ilçeleri, mahalleri sürekli gezdiğini, sosyal alanda öğrencilerden tutun arka mahallelerdeki yoksullara kadar birçok aileye yardım yaptığını, katkı sunduğunu biliyoruz. Ben de sordum; “Bu kadar geceli gündüzlü çalışıyorsunuz, hala kenttin bazı kesinlerinde ortada yapılan bir şey yok şekillinde bir algı var; sorum şu, siz mi yapılanları yeterince anlatamıyorsunuz; birileri mi görmek istemiyor?” Başkan bu konuda şöyle bir tespitte bulundu; “Birileri için belediyecilik denilince illaki beton, köprü, alt geçit üst geçit anlaşılıyorsa ona bir şey diyemem, kaldı ki merak etmesinler biz de köprülü kavşak yapımına başlıyoruz”. Belediyeciliği sadece betondan, yoldan, binadan ibaret görmediklerini dile getirerek, “Gelecek yaratacaksak, daha farklı bir gelecek kurgulayacaksak önce bunu eğitimden başlatmamız lazım. Eğitimli toplumlarda çok daha hızlı yol alabiliyorsunuz, bunun bilincindeyiz” dedi. Belediyecilikte Bazı Hizmetler Nankör! Burada şöyle bir belirlemede bulunabiliriz: Maalesef kimi belediyecilik hizmetleri nankördür, örneğin kanalizasyon için boru döşersiniz, görmediği için bunu bir hizmet olarak anımsamaz. Fakir fukaraya yardım yaparsınız, öğrenci gençliğe kurs, burs desteği verirsiniz bir süre sonra unutur, çünkü halkın aklı gözlerindedir. O yüzden köprülü kavşağı söyler, çünkü bu hizmet oradadır ve onu kullanır, kullandığını görür, gördüğünü söyler. Bu hizmetler elbette önemlidir, ama bu sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetlerin önemini ortadan kaldırmaz, azaltmaz, en azından bilinçli kesim için böyledir. Bu noktada şöyle bir öneride bulundum, “Bir proje birimi ve proje havuzu oluşturup, sürekli proje üretilirse; her sene bu havuzdan kaynağı, geri dönüşü olan ve kente değer katacak olan projeler seçilip hayata geçirilirse iyi olmaz mı?” Başkan bunu zaten yaptıklarını belirtti. Bir “T” Eksik! Bilindiği üzere daha önce yapılan inovasyon çalışmasında Mersin’in gelişme stratejisi “3T” diye tabir edilen, tarım, turizm ve ticaret şeklinde belirlenmişti. Biz dört üniversitesi ve 60 bin civarında öğrencisi olan bir kent olarak bu stratejinin eksik olduğunu, buna üniversiteleri temsilen dördüncü “t” olarak teknolojinin de eklenmesi gerektiğini önerince, başkan bunu benimsedikleri gibi bir de sanayi var mesela dedi. Kaldı ki “3 T”de de sorunlarımız var. Tarımı ele alalım mesela, tarım ürünlerini tarladan alındığı şekliyle tüketmek yerine onları sanayide işleyerek katma değeri yüksek ürünlere çevirmek gerekir. Böylece gelişme stratejisini tarımsal sanayi ürünlerinin ihraç edildiği bir üst olarak belirleyebilirz. Portakalı, domatesi fabrikada işlemek; lojistiğin başkenti olan ve devasa bir limana sahip olan Mersin’in bir lojistik köyüne sahip olmasını sağlamak. Öte tarafta bu kadar turistik değere sahip olduğumuz halde turizmde hala hak ettiğimiz yerde olmamak büyük eksiklik. Antalya’ya bir günde gelen turist Mersin’e bir yılda gelmiyor. Tabi bunlar yerelden ziyade Merkezi İdarenin yapacağı, öncülük edeceği işler, Büyükşehir bu konuda yapılacak atılımların koordinasyona öncülük edebilir. Koordinasyon ve Lobi Faaliyeti Şöyle ki; son on beş yirmi yılda Konya, Kayseri, Antep, Denizli gibi şehirler büyük ataklar yaptılar Türkiye çapında önemli markalar ürettiler, zenginleştiler. Oysa Mersin’de olan özellikler ve güzellikler bunların hiçbirinde yok, Mersin bu noktadaki makus talihini neden bir türlü aşamıyor? Konuştuğumuz STK’lar kurumlar arası koordinasyon eksikliğinden, lobi faaliyetlerinin yetersiz olduğumdan bahşediyorlar. “Şehrin amiral gemisinin başındaki kişi olarak siz bu işe öncülük yapabilirsiniz” deyince, başkan “Bu konuda çalışmaların ve çabaların olduğunu” söyleyerek bir örnek verdi. “Bir bölü beş binlik planındaki bazı bekleme ve sakıntıların giderilmesi için kurum temsilcilerinden oluşacak bir heyetle yakında Ankara’ya gidebileceklerini” söyledi. Üniversitelerle İlişkiler Sadece STK’lar değil Üniversitelerle de iş birliği yapıldığını söyleyen Başkan Seçer, “Bunu daha ileri boyuta taşıyabiliriz diye düşünüyorum. Üniversiteler de iyi niyetle yaklaşıyor. Biz zaten bu tekliflerin tamamına açığız. Bizim bazı konularda taleplerimiz oluyor, bazı alanlarda yardımlaşıyoruz, özellikle teknik, teknolojik bilimsel bazı çalışmaları gerektiren alanlarda ya da görüşleri, yorumları gerektiren alanlarda üniversitelerle iş birliğimiz var ama bunu çok daha iyi noktalara getirmek istiyoruz” dedi ve ekledi Mersin’in üniversite kenti olabileceğini, koşulların buna uygun olduğunu belirterek, “Zaten 4 üniversitemiz, 50 binin üzerinde öğrencimiz var. Bizim eğitime ayrı bir bakış açımız var. Belediyeciliği sadece betondan, yoldan, binadan ibaret görmediğimizi söyledim. Gelecek yaratacaksak, daha farklı bir gelecek kurgulayacaksak önce bunu eğitimden başlatmamız lazım. Eğitimli toplumlarda çok daha hızlı yol alabiliyorsunuz, bunun bilincindeyiz” dedi. Kenti geliştirmenin en önemli yollardan biri de sosyal ve beşerî sermayenin ekonomik gelişmeyle entegre etmektir hiç kuşkusuz. Bu noktada kültür sanat çok önemli. Üniversitelerin de artık fildişi kulelerinden çıkıp halka inmeleri zarureti ver. Üniversite yerel yönetimler, üniversite sanayi, üniversite toplum diyalogu kurulmalı. Böyle baktığımızda Mersin Çukurova’nın kültür başkenti olabilir. Yapılacak çalıştaylar, kongreler, zirveler ve festivallerle Mersin’i beş on yıl içinde el birliği ile güneyin parlayan yıldızı haline getirebiliriz. Üç Kenti Bir Kent Haline Getirmek Önemli sorunlarımızdan biri de Mersin’deki kentleşme ve “kentlileşmeme” sorunudur. Bilindiği üzere kent son yıllarda çok göç aldı, gelenler köylü olmaktan çıktı ama kentli de olamadı, arada kaldı. Dolayısıyla hem kentleşme hem de kentlileşme konusunda sorunlar ortaya çıktı. Mersin’e baktığımızda bir Mersin yerine ne yazık ki üç Mersin görüyoruz; biri neredeyse İsviçre dalga boyunda olan bir Mersin; yollarında son model lüks araçların dolaştığı, milyonluk konutların olduğu, altyapısı düzgün, parkı, hava koridoru olan, kent möbleli ile süslenmiş, iyi dizayn edilmiş bir Mersin. Diğeri, Mersin’i çepe çevre saran Çay, Çilek, Çavuşlu, Şevket Sümer vb. mahallerin olduğu tabiri caizse Varoşların Mersin’i, öteki Mersin. Bu iki Mersin’in ortasında ucuz narenciye, ılıman iklim, kum ve denize gelen emeklilerin Mersin’i bulunuyor. Bir belediye başkanı için hüner bu üç Mersin’i bir Mersin haline getirmek olmalı dediğimde başkanın da bu konuda bana katıldığını görmek benim açımdan sevindirici. Böyle bir vizyonu ve çabası var. “Hocam yarın Cumartesi olmasına rağmen ben Toroslarda bu mehlelerde olacağım, isteyen gelebilir” dedi. Başkanın da yapmaya çalıştığı sadece Adnan Menderes’e yatırım yapmak değil, akşam evine ekmek götürmekte güçlük çeken yüzbinlerin oturduğu mahallelere de hizmet götürmek. Kentileleşme(me) Sorunu Yoksullukla Alakalı Başkan Seçer, TÜİK’in yeni bir araştırmasına göre Mersin’in gelir dağılımında adaletsizlikte Adana’dan sonra ikinci sırada yer aldığının altını çizerek, “Her zaman söylüyoruz, ilimiz vergide de 5. sırada tahsilat yapıyor, 6-7. sırada tahakkuk yapıyor. Demek ki Mersin bir anlamda zengin ama bir anlamda da fakiri de çok ki gelir dağılımında adaletsizlikler var. İşte bu makası kapatacaksınız. Bu makas kapanmazsa istediğiniz kadar zengin olduğunuzu iddia edin, sıkıntıları geleceğe farkında olmadan taşımış olursunuz. Burayı huzur kenti yapacaksanız, gülen bir kent yapacaksanız, bunları retorikte, mottoda bırakmayacaksanız. Çalışan, üreten herkes hiç olmazsa asgari medeni bir yaşamı sağlayacak, gelirini elde edecek. Merkezi hükümet, yerel yönetimler bir bütün olarak yapacak. İşte büyük resim çiziyorum size. Bunun içinde metro vardır, bunun içinde tarımın gelişmesi, turizmin gelişmesi, kültür ve sanat vardır” ifadelerine yer verdi. Kenti Rahatlatmak Tabi genel olarak Mersin’e baktığımızda çürümüş bir doku, tarihi bir doku ve yoğunluğu artmış sıkışmış bir doku var. Bu konularda şunlar yapılabilir: 1- Kentin çürümüş dokusunu yenilemek. Bu noktada adil ve hakkaniyete uygun bir kentsel dönüşüm devreye sokulabilir. Başkan “Bazı yerlerde TOKİ marifeti ile bunlar yapılıyor, ancak yerel yönetimlerin koordinasyonunda daha bu noktada yapılacak çok iş var diye düşünüyoruz.” 2- Tarihi dokuyu kullanarak korumaya açmak. Mersin birçok tarihi turistik, doğal ve kültürel değere ve beş yüzden fazla ören yerine sahip nadide kentlerimizden biri. Özellikle kent merkezleri başta olmak üzere tarihi eser değeri taşıyan yapılar süs bitkisi gibi korumak yerine kullanarak korumaya açılması lazım ki bu alanda hem Büyükşehir’in hem vilayetin hem de Toros üniversitesinin çabaları var. 3- Mersin merkez nüfus yoğunluğu sebebi ile şişmiş ve sıkışmış durumda. Bunun için çevre kent modeline gidilmeli. Çevre sağlık kentleri, çevre eğitim kenti, çevre yerleşim birimleri oluşturulabilir. Ayrıca bir taraftan yeni çevre kent ihtiyacı hasıl olurken öte taraftan kışın sayıları yüz bini bulan yazlık(çı) dairenin boş kalması ayrı bir sorunumuz. Buna da mutlaka fizibil bir çözüm bulunmalı. Nitelikli Kadro Son olarak kadro meselesini açtım. Çünkü biliyoruz ki başarılı belediye başkanı kendisi 24 saat çalışan değil başarılı kadro kuran belediye başkanıdır. Bir kurumu bu anlamda ihya eden başkanın başarılarını gösteren nitelikli kadrolardır. Niteliği bir kurumdan çıkarın geriye kaos ve dedikodu kalır. O yüzden başarının anahtarı 1- Doğru hedefler belirlemek (bunu lider olarak belediye başkanı yapıyor, meclisin de destek vermesi gerekir) 2- Bu hedeflere ulaştıracak proje ve program oluşturmak (Kente değer katacak projeler üretiliyor, uygulamalar gelecek) 3- Söz konusu projeleri belirlenen hedeflere ulaştıracak nitelikli kadrolar oluşturmak. (Başkan “Başlangıçta bu konuda sıkıntı çektiklerini ama şimdi bazı eksikler olsa da bu sıkıntıyı büyük oranda aştıklarını” söyledi.) Sonuç Mersin birçok bakımdan nadide bir kent. Fakat bir türlü arzu edilen seviyeye gelemedi bugüne değin. Son seçimde ilkeli, çalışkan, vizyon sahibi ve cesaretli bir başkanın iş başına gelmesi Mersin için büyük şans; bu şansı elbirliği ile iyi kullanmalıyız. Ben şahsen bir kentin en büyük talihinin de en büyük talihsizliğinin de yöneticileri olduğunu düşünürüm. Yöneticiler iyi ise kent ileri gider. Bu dönem böyle bir şansımız var. Bunun için kurumlar arası koordinasyon, makro meselelerde birlik, haset yerine sevgi ve kardeşlik Mersin’i kısa sürede hak ettiği yere kavuşturacaktır. Prof. Dr. Ahmet Özer

Prof. Dr. Ahmet Özer

Prof. Dr. Ahmet Özer

DİĞER YAZILARI Toroslar'da Seçim Nasıl Kazanılır? KATILIMCI, DEMOKRATİK ve GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER MODELİMİZ SUSKUNLUK SARMALI SEÇİME GİDERKEN DEMOKRASİ VE HUKUK-1 YENİ SEÇİM YASASININ HEDEFLEDİĞİ NEDİR? İNSAN ve İNSAN HAKLARI HEGEMONYANIN SONU MU? VAKIF KONUŞMASI AYDIN ve SORUMLULUĞU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER BİR ANMA, İKİ BÜYÜK BİLİM İNSANI DOĞUMUN MUCİZESİ İLE ÖLÜMÜN İHTİŞAMI ARASINDAKİ İNSANIN SEFALETİ! KILIÇDAROĞLUNUN KÜRT SORUNU SÖYLEMİ VE YARATTIĞI TEPKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME 12 EYLÜL TARİHİN GÖĞSÜNDE BİR KARA LEKEDİR Kapitalizmin Aç Gözlülüğü TALAİBAN’IN AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ MUAMMASI, ETKİLERİ VE SONUÇLARI KİNYAS İBRAHİM MİRZOYEV’İN ANISINA İşleyen Süreçler ve Devam Eden Krizlere Sistemik ve Sosyolojik Bir Bakış ÇÖZÜM ve DİYARBAKIR ZİYARETİ...!? Bir Yazar: Yaşar Kemal – 1 Temiz Toplum ve Temiz Siyasete Giden Yolda Siyasi Partilerin Rolü İNSAN DEDİĞİN NEDİR Kİ? ÖZGÜRLÜK ONU SAVUNMA CESARETİNİ GÖSTERENLERİN HAKKIDIR. KORONA ve SONRASI DÜNYANIN HALİNE POLİTİK BİR BAKIŞ YÜZLEŞMEK...! SUSKUNLUK SARMALI İnsanoğlunun Huzur ve Erdem Arayışı: Kiynisizm ve Hedonizm Arasındaki Yol Mutlu Olma Arayışının Sosyo Psikolojik Temelleri ve Freud Gerçeği MUTLU OLMA ARAYIŞININ SOSYO PSİKOLOJİK TEMELLERİ VE FREUD GEREÇEĞİ ACININ ve NEFRETİN KADINLARI...!? SÖZÜN NAMUSUNA VE İNSAN ONURUNA BAĞLI BİR YAZAR: YAŞAR KEMAL DİLİN ÖNEMİ ve DÜNYA ANA DİL GÜNÜ SEVGİ VE GÜN ÜZERİNE Yeni Anayasa Nasıl Yapılmalı ve Neler İçermeli? İKTİDARIN REFORM SÖYLEMİ...! 2020’DEN 2021’E DEVREDEN DÖRT KRİZ YENİ YIL Mİ, DEDİNİZ..!? EKRAN TACİZİ...! TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR VARLIK OLARAK İNSAN BİLİM VE BEYİN GÖÇÜ SORU SORMANIN MAHARETİ PİŞO MIHEME İKTİDAR NASIL DEĞİŞECEK, MUHALEFET NE YAPACAK? BİR ÖMRÜN İKİ HİKAYESİ AŞI MUAMMAYA DÖNMESİN...! ÖĞRTEMEN CHP Genel Sekreteri, Sayın SELİN SAYEK BÖKE’nin MESİAD’daki TOPLANTISINDAN NOTLAR CHP GENEL SEKRTERERİ SELİN SAYEK BÖKE İLE TOPLANTI HANGİ CUMHURİYET? PAŞA VE DÖRT KARISI HAYVANDAN TANRIYA! TEKNOLOJİNİN YAPTIKLARI AÇISINDAN İNSAN !-8 İNSANIN MACERASINA DAİR- 7 İnsana Dair Düşünceler 1-) HAYATTAN DERSLER...! YAŞAMIN SIRRI YAŞAM(AK) NEDİR? -1- ÖLÜM VE ÖLÜMSÜZLÜK! BABALAR VE OĞULLAR (Sizin Hiç Babanız Öldü mü?) ANNELER GÜNÜN ESBABI MÜCİBESİ...! DOĞA VE ÇEVRE İLE YÜZLEŞMEK KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK-3- KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK -2 (VE MAKYAVELİZM’İN BİZİ GETİRDİĞİ YER) KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK..! -1- YÜZLEŞME...! ÇAĞRI.! NORMALLEŞME NE ZAMAN BAŞLAYACAK-2-
Yol Durumu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA