Kıymetli okurlar..!
Çok zor zamanlardan geçiyoruz.. Zincirlenmiş zamanlardan. Hayatın bir virüs tarafından adeta esir alındığı zamanlardan. Ama hayat hep böyle devam edemez, etmeyecek de. Şimdiden çok şey değişti bile..
Peki ya sonra; sonra ne olacak? Asıl mesele de bu değil mi? Bu fırtına dindikten sonra yarına gene eskisi gibi mi devam edeceğiz yoksa değişecek miyiz? Bu noktada artık değişim şart diyenlerdenseniz size söyleyecek sözlerimiz var. Eğer öyleyse muhasebe zamanıdır.. Yüzleşme zamanı..
Değerli dostalar;
Yaşadığımız süreç; bir virüsün gezegeni durdurduğu, eve kapandığımız şu günler, tam da muhasebe yapmak, yüzleşmek için bulunmaz bir fırsattır diye düşünüyorum.
Bu günlerde hemen herkes, “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, cümlesini çok kullanıyor, ama bunun nasıl olacağını söylemiyor. Benim önerim, bunun anahtar kavramının “yüzleşmek” olduğudur. Kiminle yüzleşmek; her şeyden önce, bu musibet vesilesiyle, kendimizle yüzleşmeliyiz tabi ki.
İnsanın kendisiyle yüzleşmesi ve hatalarını kabullenip değişime yönelmesi zordur, ama eğer başarabilirse bu kendi içinde gerçekleştirmeye çalıştığı bir devrim olur. İçinde devrimi gerçekleştiren insan, köleleşmez, kendine kendinden başka yardım edecek kimse yokmuş gibi kendi kendine yetinmeyi ilke edinir, sorumluluklarından kaçmaz, hayatını güzelleştirecek sorumlulukları alarak yoluna devam eder. Bu bilinç, insanın sınırlarını bilmesini sağlar ve içinde ki bu sorumluluk bilinciyle hayatını güzelleştirmeye çalışır.
Ego Engeli;
Ama bu o kadar kolay değildir. Çünkü insan ego sahibi bir varlıktır. Ego buna direnebilir. Gerçek bir yüzleşme egoyu aşıp derine inmeyi gerektirir. O yüzden hayat içerisinde başarılması en zor ve tehlikeli şeylerden bir tanesidir yüzleşmek. Çünkü gerçek bir yüzleşme egonu karşına oturtup, sonuna kadar sorgulamaktır. Önce dürüstlük, biraz zaman, biraz cesaret, bir de acıya dayanıklılık gerektirir. Kötü olduğundan değil, egonun bitmek tükenmez benliginden dolayı. Derinlere inip bir sonraki adımın kalmadığı yere vardığınızda bulduğunuz şeyin umduğunuz şey olmaması ihtimali bile, insanın bu hayata devam amacını sorgulatacak güçtedir.
O zaman doğru ile yanlış yalan ile gerçek ortaya çıkar.
En büyük ve en gerçek yalanlar kendimize söylediklerimizdir. Kişiliğimiz, karakterimiz, inançlarımız, sevgilerimiz... Her biri sınanmayı bekleyen küçük yalan kutucuklarıdır belki de duruma göre yalan konutlarıdır. O yüzden böyle bir yüzleşmenin merkezi büyük bir şehir gibidir, üst katlar ve katmanlar gayet güzel, zengin, bol yeşillikli ve koşu parklı muhitlerdir. Ama alta indikçe durum değişir. Alta indikçe pislik kötülük çarpıklık artar. Onları normal zamanlarda görmezden gelip sanki yoklarmış gibi yolumuza devam ederiz. Ama eğer kendimize yeni bir beyaz sayfa açmaya karar vermişsek bunu yapamayız. Kendi kendimizi sorgulamalıyız. Yoksa giden gider ve bir daha da gelmez ele.
Yüzleşin..!
Farkındasınız değil mi? Yaşadığınız hayatın provası yok, söylediğiniz sözlerin de geri dönüşü. O yüzden zamanınız varken, zamanı değerlendirin, olgunluğunuzu elde etmek için kendinizle yüzleşin. İçinizde beslediğiniz olumsuz düşünceleri olumlulaştırın, kendinizle yüzleşip gelişiminizi sağlayın, kendinize ve insanlara karşı öfke beslemeden, kimseyi küçümsemeden, hem kendiniz, hem de onlar için hayatı yaşanır hale getirin. Yenilenmiş bir biçimde yeni bir hayata başlayın. Bundan daha iyi bir fırsat bir daha ne zaman geçer elinize bilinmez..!
Değişin..!
Çünkü eğer Korona sonrası yeni bir dünya oluşacaksa bu ancak radikal bir değişimle olabilir. Değişimin de öncelikle kendimizden başlatmamız gerekir. Bunun için de önce kendimizle yüzleşmeliyiz. Lakin en büyük etkiyi yaratan kişinin kendisiyle yüzleşmesidir ki, çoğu zaman bu acı verir ama kendimizi yeni bir hayata hazırlamak ve hatta hayatı anlamak açısından bu durum olmazsa olmazlardandır...
Diğer Yüzleşmeler!
Kendimizle yüzleştikten sonra orda durmamalıyız. Ardından çevremizle, devlet, siyaset ve iktidar kurumlarıyla yüzleşmemiz gerekir. Ve toplumla, doğayla, çevre sorunlarıyla yüzleşmemiz gerekir.
Bu yüzleşmeler günah çıkarmak biçiminde olamamalı, esaslı bir yüzleşme olmalı, gerekirse öz eleştiri yapmalı ve bundan sonrası için kendimize bir beyaz sayfa açmalıyız. Çünkü kolay değildir insanın kendisiyle yüzleşebilmesi. İnsan belki ilk başta kabullenemez, belki de egosu buna izin vermez. Gururu, onun kendisiyle yüzleşip hatalarını görmesini zayıflık olarak görebilir. Bu durumu bir gurur meselesi yaparsa ve gururu kendisiyle yüzleşmeyi zayıflık telaki etse de aslında değişimini ve kendisiyle yüzleşmesini engelleyişiyle de zayıflığını ve gururunun kölesi olduğunu ortaya koyar. O nedenle kişi bilmeli ki kendisiyle yüzleşebilmesi, zayıflık değil bir güçlülüktür. Ama güçlülükte yürek işidir. Yüreksiz insanlar, kendi içlerinde oluşturdukları kargaşalara karşı koyamazlar.
Haydi bugünden başlayın..!
Yüzleşmek, hayatı ve insanın kendisini anlaması için bulunmaz bir fırsattır. Bireysel ya da toplumsal hatalarla yüz yüze gelmek, yüz yüze getirilmek. Sorgulama/hata üzerine düsünme-özelestiri-değişim zincirinin ilk halkasıdır.
Hatalarla yüzleşmenin en iyi yöntemi onları saklı oldukları yerden çıkartmaktır sanırım; o halde çıkarın ve kendinizle, çevrenizle, kurumunuzla, siyasi partinizle yüzleşin. Yeni bir dünyaya yelken açın. Yeni bir dünyanın oluşmasına katkı verin. Bunun için işe kendinizden başlayın..
Haydi daha ne duruyorsunuz…
(Devam edecek: Yarın “Kendimizle Yüzleşmek” konusuna devam edeceğim)
Prof. Dr. Ahmet Özer