Van Vakfımızın “öğrencilere burs verilmesi ile ilgili düzenlediği etkiniliğin gecesinde” yaptığım konuşmanın kısa bir özetini sizlerle paylaşıyorum:
Değerli konuklar,
sevgiki öğrenciler;
Bizim ve beşeriyetin üç düşmanı vardır. Bunlar,
eğitimsizlik,
yoksulluk ve
sevgisizliktir.
Bu üç müsibeti,
eğitim,
üretim,
sevgi ile yenebiliriz.
Dayanışma içinde birlik ve beraberlikle aşabiliriz.
Eğitim neden bu kadar önemli?
Çünkü çağımız kalkınma çağıdır. Kalkınmanın en değerli kaynağı insandır. İnsanı değiştirip dönüştürmenin en etkili yolu ise eğitimdir. Eğitimin en üst seviyesi ise üniversite eğitimidir.
Bu nedenle okutacağımız her bir öğrenci bu seviyede kendine, ailesine ve topluma katkı vermek için yetişecek ve geri dönecektir.
Bu noktada üniversitelere de önemli görevler düşüyor.
Bir üniversitenin en temel fonksiyonları,
araştırma yapmak yoluyla bilgi üretmek, nitelikli öğrenci yetiştirmek ve toplumla diyalog kurarak onu aydınlatmaktır.
Üniversitelere gelen öğrencilerimizi üstün bilgilerle donatıp bilgili hale getirmek bizlerin görevidir. Sonra toplumu aydınlatmak ve ileri götürmek için büyük bir sorumluluk duygusuyla onları mezun etmeliyiz. Onlar da sadece bilgi edinen değil birer bilgi üreten olmalı. Çünkü çağımızda bilgiyi üretenler yönetecek onu sadece kullananlar ise yönetimeye mahkum olacaktır. Bu makus talihi yenmenin yegane yolu nitelikli ve aydınlanmış iyi insanlar yetiştirmekten geçiyor. Baktığımızda nitelikli insan kaynağına sahip ülkeler ve toplumlar ileri giderken buna sahip olmayanlar geri kalmaktadır.
Ve birliktelik içinde ileri ufuklara yürümek ve ileri gitmek.
Bunun da anahtar kavramı sevgidir. Dayanışma içinde sevgi ile bilgiyi paylaşmaktır. Bu konuda cimri olmamak lazım. Levra bilgi ve sevgi paylaştıkça azalmayan aksine çoğalan bir güzelliğe sahipler.
O halde gidin, okuyun, donanın ve köklerinize geri dönün. Köklerinizi unutmayın. Unutmayın, ağaç kökünden yükselir.
Bu vesile ile vakfımıza ve öğrencilerimize burs vermek suretiyle destek olan iş insanlarımıza teşekkür eder, öğrencilerimize de üstün başarılar dilerim.
Prof. Dr. Ahmet Özer