Gidişatın Seyri
Bu virüs ile ilgili ilk vaka 10 Mart’ta tespit edildi, 17 Martta ilk ölüm yaşandı demiştik. Sonrası peş peşe geldi ve acı gerçekle yüz yüze kaldık. Daha sonrası ise korku panik ve toplumsal travmaydı. Ard arda tedbirler alındı. Ancak bu tedbirler hastalığa yönelik olmaktan ziyade vatandaşı izole etmeye yönelik tedbirlerdi.
21 Marta 65 yaş üstü yaşlılara sokağa çıkma yasağı geldi; bundan bir hafta sonra, 27 Martta şehirlerarası ulaşım kısıtlandı ve tüm ülkelere uçuş yasağı kondu. 3 Nisanda 20 yaş altına da dışarı çıkma yasağı ve büyükşehirlere giriş çıkış yasağı geldi.
9 Nisanda bütün önlemeleri berhava edip tehlikeye atan İçişleri Bakanının hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan ettiği o meşhur “gitti geldi” olayı yaşandı. Bunun üzerine 12 Nisanda gelecek hafta yasağı ilanı, salı günü de perşembeden itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Şimdi buraya kadar hastalığın özüne değil vatandaşın özüne ve özgürlüğüne yönelik yasakları ve karantinaları aktardım. Şimdi de işin nahoş kısmına bir göz atalım.
Vakalar ve Ölümler
10 Marta ilk vaka, 17 Martta ilk ölümle başlayan süreç bir hafta sonrasında 26 Marta 17 ölüm, 2000’i aşkın vaka ile devam etti. Sonrasında ne yazık ki ve maalesef hem ölümler hem vaka sayısı geometrik olarak büyüyerek sürüp geldi. 11 Nisanda günlük vaka sayısı 5.138 olurken, toplam vaka sayısı 52,167 yi bulmuş, bu illetten ölen sayısı ise1000’i geçmişti.
Artık günlük ölü sayımız bu günlerde ne yazık ki yüzün üstünde gerçekleşiyor, günlük vaka sayısı ise üç-dört bin civarında... Sağlık Bakanının açıklamasına göre, 22 Nisan akşamı toplam vaka sayısı 98,674, ölen sayısı 2,376, iyileşen hasta sayısı da16,477’ iken; sadece bir gün sonra (23 Nisanda) hasta sayısı 101,799, ölen sayısı 2,491 olmuştu. İşin sevindirici tek yanı ise, iyileşen hasta sayısının da artarak 18,491 olmasıydı..
Bütün bunlar yaklaşık bir buçuk ay içinde yaşadıklarımız. Önümüzde daha uzun ve çetin bir yol var. Tedbirlere daha sıkı uyulmalı ve herkesin yaşam biçimini buna göre organize etmesi gereklidir.Asıl soruya gelecek olursak...
Bundan Sonrasının Seyri Nasıl Olacak..!?
Peki bundan sonrası için hastalık nasıl bir seyir izleyecek?. Bu tabloya göre gelişim seyri şöyle olabilir: Mayıs başında vaka sayısı 120 bin civarına ulaşacak. Ölüm sayısı üç bini geçecek, günlük ölümler gene yüzün üzerinde seyredecek.
Bayram sonrası ise toplam vaka sayısı 130 binlerde seyrederken, beş bine ulaşan ölüm sayısı da nispeten stabil hale gelecek diye bekleniyor. Günlük ölüm oranları ise bu tarihten sonra kademeli olarak düşerek otuzlara daha sonra daha aşağılara doğru seyredecek..
Umarız ki her şey doğru gitsin ölüm ve hasta trendi de artık baş aşağı seyretsin. Bunun için biraz daha dişimizi sıkmalıyız. Ramazan ayı boyunca tedbirleri gevşetmemeliyiz.
Her şey beklendiği gibi giderse Haziranda ölüm sayıları tek rakamlara düşecek. Bu durumda yeni normale dönüş tarihi Mayıs sonu Haziran başı gibi görünüyor. Tedbirler gene sürecek ama okulların ve işyerlerin kademeli açılışı, maske takma ve sosyal mesafe kurallarıyla beraber sürecek.
Ders çıkarabilecek miyiz?
İşte asıl soruya geliyoruz: İşler normale döndüğünde ve bu virüs musibeti bizi terk ettiğinde yaşadıklarımızdan ders çıkarabilecek miyiz? Diğer bir deyişle kendimizle yüzleşebilecek miyiz?
Sadece kendimizle de değil, ailemizle, ilişkilerimizle, siyaset kurumu ile, devlet kurumu ile içinde bulunduğumuz STK’larla .. ve en önemlisi hayvanlarla, doğayla ve tabiatla yüzleşebilecek miyiz?
Her birimizin bu konuda muhasebe yapması lazım. Önce kendimizi kendi iç dünyamızda sorgulamamız lazım. Sonra dış dünyayı ele almalıyız. Eğer bir değişim başlayacaksa bu önce kendimizden başlamalı.. Sonra da içinde bulunduğumuz dünyayı daha iyi ve daha güzel yönde değiştirmek içinde bir çaba içinde olmalıyız. (Bundan sonra bu “Yüzleşme” meselesini yazacağım..)Devam edecek..
Prf. Dr. Ahmet Özer