EKRAN TACİZİ...!

Prof. Dr. Ahmet Özer

21-12-2020 18:22

“EKRAN UZMANLARI” KONUSUNDA RTÜK’un DUYURUSU ÜZERİNE
Uzun bir zamandır televizyon ekranlarını işgal eden, her konuda uzaman geçinen, aslında hiç bir konuda uzman olmayan, (çünkü her konuda her şeyi bildiğini iddia eden aslında bir konuda hiç bir şey bilmeyendir) uyuşturucu bağımlısı gibi televizyona olur olmaz çakmanın marifet olduğunu sanarak adeta bağımlı hale gelen, o tv’den diğerine koşarak toplumu yanlış bilgilendiren bir takım insanlardan gına gelmişti. Bu her konuda uzman geçinen artık bir kısmının yüzünü görmek istemediğimiz “uzmanların” sayısı  koca Türkiye’de ne hikmetse iki elin parmaklarını geçmeyen bir hal almıştı. Diyeceksiniz ki “izlemeyin”. Ancak bu işgal o kadar yaygın ki (bazı istisnalar hariç) nerdeyse başka alternatif kalmamış gibi...

Bu düşük vasatın sonucunda giderek tartışma düzeyi düşmüş, medenice konuşmanın yerini hakarete varan söylemler almış, bir birine hücum eden insanların milyonların gözü önünde kavga ettiği utanç verici sahnelerin sergilendiği kötü bir ortam oluşmuştu. Ortalık futbol maçı tutar gibi parti tutan gazeteci, stratejist, bilim adamı, uzmandan!  geçilmez olmuştu.

Bir bakıyordunuz biri ekranda peydahlanıyor, elinde çubuklarla haritalar üzerinde savaş naraları atıyor, bir başka gün aynı adam deprem uzmanı olarak yorum yapıyor, bir başka gün ya da hatta aynı gün başka bir televizyonda siyaset analisti ya da stratejist diye karşımıza çıkıyor. Tabi TV kanallarının program yapımcıları da işin kolayına kaçarak bu duruma ha bire çanak tutuyordu. 

Biz de bu sinir bozucu duruma dikkat çekerek; durumun artık bir toplumsal tacize vardığını söyleyip yazmaktaydık. Nihayetinde bu sesleri Radyo Televizyon Üst Kurulu da duymuş olacak ki 19 Aralık’ta bu konuda bir duyuru yaptı. Duyurunun giriş bölümü aynen şöyle.

RTÜK BİLDİRİSİ

“Bilindiği üzere televizyonlarda birbirinden farklı birçok konuda programlar yayınlanmaktadır. Bu programlara alanlarında uzman olduğu belirtilen kişiler konuk olarak katılmaktadır. Bu kişilerin bir kısmının gün içerisinde içerik olarak birbiriyle alakası bulunmayan programlara katılarak sanki her alanın uzmanı imiş gibi her programda hukukçu, terör uzmanı, siyaset bilimci,  sağlık bilimci, deprem bilimci vb. farklı unvanlar kullanmak suretiyle gündemde hangi konular varsa onun üzerine yorum yaptıkları görülmektedir”

Deme ki bizim gördüğümüzü onlar da nihayet görmüş; ne ala! Duyurunun devamında da şöyle diyor: “Maalesef ki uzman olduklarını iddia ettikleri alanlarında yeterli derecede bilgi sahibi olmayan bu kişilerden bir kısmının yaptıkları değerlendirmelerin kamuoyunu bilinçlendirmekten ziyade toplumu yanlış yönlendirdiği görülmektedir.”

Bunun üzerine daha ne söylenebilir ki? Sadece çok emin değilim; acaba birileri üzerine alınacak mı? Yoksa o kendini her konuda uzman gören kişi ya da kişiler bu sefer de pişkinlik uzmanı kesilerek  “bu bana söylenmiş değil, ben bu kapsama girmem” deyip, yüzsüzlük ederek her açık gördüğü ekrana koşmaya devam mı edecek?
 
İlgili yazıda, toplumdan bu konuda çok şikayet geldiği belirtilmekte ve üstelik bu kişilerin pöpüler olmak için bilinçli sübjektif söylemlerde bulunduklarına, toplumu manipüle ettiklerine işaret etmektedir. Zaten bir süredir iktidarı doğru dürüst irdeleyen, yapılanları doğru dürüst eleştiren kimse yoktu ekranlarda. Bunu yapanlarsa ne yazık ki bir daha çağrılmıyorlardı. Hal böyle olunca ortalık sen ben bizim oğlana kalıyor, düşük düzeyli bir vasat oluşuyordu.

ELEŞTİRİYE TAHAMÜL YOK

Bir keresinde üniversiteye konuşmacı olarak davet ettiğimiz Merkez Medyanın bir program yapımcısına sormuştum. “Neden biz artık davet edilmiyoruz?” diye. Şöyle ilginç bir cevap vermişti. “Çünkü listeler var, o listelere göre çağrılıyor konuklar” “Ne listesi?” dediğimde ise “eleştirenlerin” demiş “ee siz çıktığınızda eleştirel bakıyorsunuz.” diye ekleyerek, neden çağrılmadığımızı lisanı münasiple bildirmişti. Oysa “bir bilim insanı kimsenin davulcusu değil, orya çağrıldığı zaman kendi uzmanlığı konusuyla ilgili gerçekleri söylemekle mükellef; bu bizim topluma karşı sorumluluğumuzun ve bilime olan saygımızın gereğidir” dediğimde gülümsemekle yetinmişti.

İlgili bildiri ayrıca, tvlere çıkan söz konusu zevatın yanlış bilinçlendirme yaptığını çünkü zaten kendilerinin bu konularda bilinçli olmadıkları tespitine yer veriyor. Ne hazin. Bu da bu işin nasıl hastalıklı bir hal aldığını sergilemek bakımından ilginç bir tespit. Öyleki bu hastalıklı halin toplumun canına tak ettiği toplumda infial yarattığı da cabası.

YANLIŞ BAŞTAN YAPILIYOR

Malesef kurgu baştan yanlış; ilk düğme yanlış iliklenince ardısıra gelenler hep yanlış oluyor. TV patronu iktidara bağımlı; çünkü bankası, şirketi, fabrikası, kredi ilişkisi var. Programcı da patrona bağlı; çünkü yüksek maaşı var lakin iş güvencesi yok. Hal böyle olunca iktidardan gelen talimatı emir telakki eden patron aynı emri programcıya iletiyor, programcı da ona göre davranıyor.

Bu da işi halkın bilgi alma hakkından çıkarıp ipleri elinde tutanın duymak istediği hale getiriyor. Nerde kaldı şeffaf, dürüst, tarafsız ve bağımsız medya? Nerde kaldı demokrasinin dördüncü kuvveti?

Sonuçta olan halka oluyor, dolayısıyla ülkeye oluyor. Gerçekler gizleniyor, halkın bilgi alma hakkı gasp ediliyor, çarpıtma ve manipülasyon bir vakte kadar sadece birilerinin işine yarıyor. Bir vakte kadar diyoruz çünkü gündüz gerçeğe gözünü kapatan dünyayı sadece kendine gece yapar. Gerçek orda durmaya devam eder, ta ki bir gün gün yüzüne çıkıp haykırına kadar

ÇÖZÜM NEDİR?

Bir kere medya iktidarın tasalutundan kurtarılmalı, tarafsız ve bağımsız olmalı. Bağımlı ilişki ve bağlı kişi profilleri ortadan kalkmalı. Halkın bilgi alma hakkına saygı gösterilmeli.

Çağrılacak kişiler gerçekten iyi araştırılarak seçilmeli. İktidar yanlısı olup olmama, ahbap çavuş ilişkisi seçilme işinde kriter olmamalıdır.

Dosya konusu neyse konuğun o konumun uzmanı olup olmadığı önemli. Bir kişinin hem deprem hem siyaset hem savaş hem uluslararası ilişkiler uzmanı olamayacağını aklı başında bir ilk okul çocuğu bile bilir.

Tartışma ve çağrılma sadece İstanbul ve Ankaraya sıkıştırılmamlıdır. Türkiye büyük bir coğrafya ve bu coğrafyanın her tarafında çok değerli insanlar var; bunlara yer ve değer verilmeli. Sırf kolaylarına geliyor, ya sa masrafsız  diye elimin altındakini alayım, tanıdığımı çağırayım denerek 82 milyon için kanaat oluşturmaya kimsenin hakkı yoktur.

Ve tabi iktidarın medya üzerindeki tasalutu kalkmalı bir Medya Etiği oluşturulmalı, her kes bu etiğe uymalıdır. Bunun için de demokratik, yapıcı eleştiriden korkmayan tam tersine eleştiriden istifade eden bir mantalite oluşturulmalıdır. Lakin bu etik bir zihniyet değişikliği meselesidir.

Sonuçta ne zaman ki medya bir yerin trafo değil gerçeklerden taraf olduysa; ne zaman ki medya bir yere göbekten bağlı değil de doğrulara bağlı kalırsa o zaman toplum refaha kavuşur, ülke düze çıkar. Bunun için de özgür birey, sorumlu toplum, demokratik devlet gerekir.

Prof. Dr. Ahmet Özer

DİĞER YAZILARI Toroslar'da Seçim Nasıl Kazanılır? 01-01-1970 03:00 KATILIMCI, DEMOKRATİK ve GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER MODELİMİZ 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDERKEN DEMOKRASİ VE HUKUK-1 01-01-1970 03:00 YENİ SEÇİM YASASININ HEDEFLEDİĞİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 İNSAN ve İNSAN HAKLARI 01-01-1970 03:00 HEGEMONYANIN SONU MU? 01-01-1970 03:00 VAKIF KONUŞMASI 01-01-1970 03:00 AYDIN ve SORUMLULUĞU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 01-01-1970 03:00 BİR ANMA, İKİ BÜYÜK BİLİM İNSANI 01-01-1970 03:00 DOĞUMUN MUCİZESİ İLE ÖLÜMÜN İHTİŞAMI ARASINDAKİ İNSANIN SEFALETİ! 01-01-1970 03:00 KILIÇDAROĞLUNUN KÜRT SORUNU SÖYLEMİ VE YARATTIĞI TEPKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL TARİHİN GÖĞSÜNDE BİR KARA LEKEDİR 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Aç Gözlülüğü 01-01-1970 03:00 TALAİBAN’IN AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ MUAMMASI, ETKİLERİ VE SONUÇLARI 01-01-1970 03:00 KİNYAS İBRAHİM MİRZOYEV’İN ANISINA 01-01-1970 03:00 İşleyen Süreçler ve Devam Eden Krizlere Sistemik ve Sosyolojik Bir Bakış 01-01-1970 03:00 ÇÖZÜM ve DİYARBAKIR ZİYARETİ...!? 01-01-1970 03:00 Bir Yazar: Yaşar Kemal – 1 01-01-1970 03:00 Temiz Toplum ve Temiz Siyasete Giden Yolda Siyasi Partilerin Rolü 01-01-1970 03:00 İNSAN DEDİĞİN NEDİR Kİ? 01-01-1970 03:00 ÖZGÜRLÜK ONU SAVUNMA CESARETİNİ GÖSTERENLERİN HAKKIDIR. 01-01-1970 03:00 KORONA ve SONRASI DÜNYANIN HALİNE POLİTİK BİR BAKIŞ 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞMEK...! 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 İnsanoğlunun Huzur ve Erdem Arayışı: Kiynisizm ve Hedonizm Arasındaki Yol 01-01-1970 03:00 Mutlu Olma Arayışının Sosyo Psikolojik Temelleri ve Freud Gerçeği 01-01-1970 03:00 MUTLU OLMA ARAYIŞININ SOSYO PSİKOLOJİK TEMELLERİ VE FREUD GEREÇEĞİ 01-01-1970 03:00 ACININ ve NEFRETİN KADINLARI...!? 01-01-1970 03:00 SÖZÜN NAMUSUNA VE İNSAN ONURUNA BAĞLI BİR YAZAR: YAŞAR KEMAL 01-01-1970 03:00 DİLİN ÖNEMİ ve DÜNYA ANA DİL GÜNÜ 01-01-1970 03:00 SEVGİ VE GÜN ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 Yeni Anayasa Nasıl Yapılmalı ve Neler İçermeli? 01-01-1970 03:00 İKTİDARIN REFORM SÖYLEMİ...! 01-01-1970 03:00 2020’DEN 2021’E DEVREDEN DÖRT KRİZ 01-01-1970 03:00 YENİ YIL Mİ, DEDİNİZ..!? 01-01-1970 03:00 TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR VARLIK OLARAK İNSAN 01-01-1970 03:00 BİLİM VE BEYİN GÖÇÜ SORU SORMANIN MAHARETİ 01-01-1970 03:00 PİŞO MIHEME 01-01-1970 03:00 İKTİDAR NASIL DEĞİŞECEK, MUHALEFET NE YAPACAK? 01-01-1970 03:00 BİR ÖMRÜN İKİ HİKAYESİ 01-01-1970 03:00 AŞI MUAMMAYA DÖNMESİN...! 01-01-1970 03:00 ÖĞRTEMEN 01-01-1970 03:00 CHP Genel Sekreteri, Sayın SELİN SAYEK BÖKE’nin MESİAD’daki TOPLANTISINDAN NOTLAR 01-01-1970 03:00 CHP GENEL SEKRTERERİ SELİN SAYEK BÖKE İLE TOPLANTI 01-01-1970 03:00 HANGİ CUMHURİYET? 01-01-1970 03:00 PAŞA VE DÖRT KARISI 01-01-1970 03:00 HAYVANDAN TANRIYA! 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİNİN YAPTIKLARI AÇISINDAN İNSAN !-8 01-01-1970 03:00 İNSANIN MACERASINA DAİR- 7 01-01-1970 03:00 Başkan Seçer 'le Bir Saat 01-01-1970 03:00 İnsana Dair Düşünceler 1-) 01-01-1970 03:00 HAYATTAN DERSLER...! 01-01-1970 03:00 YAŞAMIN SIRRI 01-01-1970 03:00 YAŞAM(AK) NEDİR? -1- 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE ÖLÜMSÜZLÜK! 01-01-1970 03:00 BABALAR VE OĞULLAR (Sizin Hiç Babanız Öldü mü?) 01-01-1970 03:00 ANNELER GÜNÜN ESBABI MÜCİBESİ...! 01-01-1970 03:00 DOĞA VE ÇEVRE İLE YÜZLEŞMEK 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK-3- 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK -2 (VE MAKYAVELİZM’İN BİZİ GETİRDİĞİ YER) 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK..! -1- 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞME...! 01-01-1970 03:00 ÇAĞRI.! 01-01-1970 03:00 NORMALLEŞME NE ZAMAN BAŞLAYACAK-2- 01-01-1970 03:00