BİLİM VE BEYİN GÖÇÜ SORU SORMANIN MAHARETİ

Prof. Dr. Ahmet Özer

19-12-2020 18:22

Soru sormak bilimin kapısını açar.
Kimi zaman soru sorduğunuz insanlar rahatsız olur. Ya da bir fikri ileri sürenler susturulmaya çalışılarak ne çok konuştun, başımıza icat çokarma denir. Böyle bir zihniyetin hüküm sürdüğü bir ülkede bilim gelişir mi?

Ya da şöyle sorayım; nüfus olarak dünyanın en büyük 20 ülkesi, coğrafya olarak da dünyanın en büyük 30 ülkesi arasında yer alan  bir ülke olarak Türkiye bilim olarak neden dünya biliminin yüzde biri bile değil? Dünyanın en iyi 100 Üniversitesi içinde neden yok? Konya kadar bir ülke olan İsrail’den, Adana-Mersin kadar olan Hollanda’dan üniversiteler var da neden koca Türkiye’den bir üniversite yok? Çünkü gerekli donanım ve altyapı yok da ondan. Çünkü korku var, düşündüğünü söyleme özgürlüğü yok. Kaynak yok. Müteahhide kaynak var ama bilim yuvası üniversiteye yok. Hiç düşündünüz mu neden acaba?  Düşünen yok, soran yok. Deveyi hamudu ile götürmeye özenme var. Eleştiriyor ama onun gibi olmak istiyor. Böyle bir toplum yarattılar. Her kes hak etmeden bir yere gelmek, köşeyi dönmek istiyor. İşte o zaman da böyle olur.

ÖZGÜRLÜK EY ÖZGÜRLÜK..!
Üniversitede olması gereken en önemli şey özgürlüktür. Özgürlük yoksa hiçbir şey gelişemez. Resmî ideoloji ile bilim üretilemez, ancak emir eri üretilir. Çünkü resmi ideolojinin hakim olduğu yerde tek özgürlük susma özgürlüğüdür.

Devlete hakim olan güçler genellikle üniversiteleri de devletin idolojik aygıtlarından biri  haline getirmek ister. Böyle bir zihniyetin hakim olduğu bir yerde bilim gelişir mi? Bilim ancak kendisine değer verilen yerde gelişir; değer verilmeyen yerden ise göç eder gider. Şimdi yaşadığımız beyin göçü gibi.

Daha asistanken insanlar eziliyor. Sus, tozlu rafların bulunduğu odalarda sesini çıkarmadan otur, o zaman belki, doçent, profesör olursun, deniyor. Susmayan ise sürülüyor, atılıyor. Oysa Zeki olanlar cesur olanlardır. Onlar da susmak, itilip kakılmak yerine gidiyor, memleketi terk ediyor. Sonra dışarda başarı gösterdiklerinde içerde onları süren, kaçışlarına neden olanlar utanmadan onlarla övünüyor.

SUSMAK KURUMAKTIR
Susmak bir bilim insanı için em büyük ihanettir. Hem bilime hem topluma karşı sorumsuzluktur. Susmak insanı köreltmekten, hevesini kırmaktan başka ne işe yarar? Böyle insanlar profesör olsa ne yazar? Aslolan insanın kendini gerçekleştirmesi ise; bu da merakla başlar, merak soru sormayı, soru sormak konuşmayı gerektirir.

Ne ki gelişmemiş ve geri kalmış toplumlar konuşmaktan, tartışmaktan, eleştirmekten haz etmez. Devletler hiç istemez. Salla başı al maaşı bunun sonucu oluşmuştur. Toplum sussun bir kişi konuşsun yeter. Bir kişi her kes için gerekeni düşünür, sen sus biat et; biat et ki rahat et. Durum tam da budur.

Oysa bilimsel gelişmenin anahtarı sorudur, insan olmanın ayırıcı onuru ise konuşmaktır. Konuşmayı engellemek insanı engellemektir, insanı engellemek ise insanlığı engellemekle eş anlamlıdır. Söz gümüşse sükut altındır lafı ise uyanık geçinen kurnazların toplumu sürü gibi yönetmek için uydurdukları bir yalandır. Bir insan konuşmazsa onun nasıl bir insan olduğunu nasıl anlayabilrsiniz ki. Boşuna insanı gösteren dilidir konuş ki seni göreyim denmemiştir.

Bir insan merak etmezse, soru sormazsa nasıl araştırma yapabilir; hele hele bilimle ilgileniyorsa yaratıcılığını nasıl ortaya koyabilir, nasıl icat yapabilir? Bize lazım olan başımıza icat çıkarmamak değil tam tersine icat çıkarmaktır.  

Bu gün bunca güzel bir coğrafyaya rağmen hala bu kadar kötü bir durumdaysak sebeplerden biri budur. Çünkü özgürlük yok. Oysaki yaratıcılığın anası özgürlüktür. Özgürlüğü yeni ufuklara süren ise soru sormak ve konuşmaktır.

GÖÇERTİLMİŞ BEYİNLERLE ÖVÜNME KURNAZLIĞI
Bir soruda şudur; insanlar buradayken yapamadıklarını dışarda nasıl başarıyor? Dünya çapında meşhur olmuş insanlarımızın başarıları elbette bizi mutlandırıyor, ama aynı zamanda bizi biraz da utandırması gerekmez mi? Aziz Sancarlar, BioTekin doktorları, Gazi Yaşargiller ve daha niceleri neden burda aynı başarılara imza atamıyorlar da dışarda başarıyorlar? Yönetenlerin bu soruları kendine sorması gerekmez mi?

Prof E. Korkmaz’ın  “Beyin Göç”  konusunda yazdığı makalede “iftihar yerine utanmalıyız” diyor.
Almanya Merkezli Bion Tech’i kuran ve Koronovirüse karşı en etkili ilacı geliştiren Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’yi, Finansal Times “Dünyada Yılın Kişisi” ilan etti. Ama aileleri ile buradan kaçmalarına yönetenler sebep olmuştu.

Amerika Birleşik Devletleri; Kuzey Karolina Üniversitesi,Biyokimya ve Biyofizik Programı’nda görevli Prof. Aziz Sancar, Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde ‘’2015 Nobel Kimya Ödülü‘’’nü kazandı. Oeki buradakiler neden alamıyor, yeterince çalışkan ve zeki değillerim? Hayır, yeteli olanak ve gerekli ortam yok. ABD’de bulunan Mehmet Özdoğan, ABD Ulusal Bilimler Akademisine seçildi.
İsviçre Basel Üniversitesinde görev yaptığı dönemlerde Ordinarius Prof. Dr. Gazi Yaşargil, sayısız uluslararası ödül aldı. Dünya çapında başka isimler de sayılabilir.
Bunlar neden Türkiye’de kalmıyor, ya da kaldıklarında neden aynı başarılara ulaşamıyorlar?

NE YAPMALI?
Ne yapmalıyız ki bu beyinleri kaçırmayalım? Sosyal Demokrasi Vakfı’nın 19 Mayıs Gençlik Araştırması Raporu’na göre, Türkiye’deki gençlerin yüzde 62.5 yurt dışında yaşamak istiyor.
Neden? Çünkü özgürlük yok, demokrasi eksik, araştırma ortamı kısıtlı.. Buna karşılık silaha ve rant ekonomisine milyar dolarlar harcanıyor. Kimse de sesini çıkaramıyor?

Bir ülkenin yetiştirdiği vasıflı insanlar, gençler, bilim adamları, hekim, mühendis, başka ülkeye gidip, orada kalıp çalışmaya başlıyorsa, bu toplum tarafından katlanılan maliyetin atıl kalmasının sebebi sorulmalı, müsevibleri sorgulanmalıdır. Bu şekilde vasıflı işgücünün göçüne “Beyin göçü (brain drain)”deniliyor.

Beyin göçü temelde gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelik bir kaynak aktarımıdır. Beyin göçünün nedenleri, işsizlik, çalışma ve araştırma imkânları, demokrasi sorunu gibi çeşitli sorunlar  geliyor. Çözüm bulunmazsa, Türkiye genç beyinleri kaybetmeye devam edecektir. Çözüm bilimsel özgürlük, akademik ve yönetsel özerklik ve gerekli donanım ve olanakların yaratılmasından geçiyor.

Eğer bizim insanımız bizde değil başka ülkelerde daha başarılı oluyorsa, onlarla iftihar edebiliriz ve fakat kendimizden utanmalıyız.

Prof. Dr. Ahmet Özer

DİĞER YAZILARI Toroslar'da Seçim Nasıl Kazanılır? 01-01-1970 03:00 KATILIMCI, DEMOKRATİK ve GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER MODELİMİZ 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDERKEN DEMOKRASİ VE HUKUK-1 01-01-1970 03:00 YENİ SEÇİM YASASININ HEDEFLEDİĞİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 İNSAN ve İNSAN HAKLARI 01-01-1970 03:00 HEGEMONYANIN SONU MU? 01-01-1970 03:00 VAKIF KONUŞMASI 01-01-1970 03:00 AYDIN ve SORUMLULUĞU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 01-01-1970 03:00 BİR ANMA, İKİ BÜYÜK BİLİM İNSANI 01-01-1970 03:00 DOĞUMUN MUCİZESİ İLE ÖLÜMÜN İHTİŞAMI ARASINDAKİ İNSANIN SEFALETİ! 01-01-1970 03:00 KILIÇDAROĞLUNUN KÜRT SORUNU SÖYLEMİ VE YARATTIĞI TEPKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL TARİHİN GÖĞSÜNDE BİR KARA LEKEDİR 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Aç Gözlülüğü 01-01-1970 03:00 TALAİBAN’IN AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ MUAMMASI, ETKİLERİ VE SONUÇLARI 01-01-1970 03:00 KİNYAS İBRAHİM MİRZOYEV’İN ANISINA 01-01-1970 03:00 İşleyen Süreçler ve Devam Eden Krizlere Sistemik ve Sosyolojik Bir Bakış 01-01-1970 03:00 ÇÖZÜM ve DİYARBAKIR ZİYARETİ...!? 01-01-1970 03:00 Bir Yazar: Yaşar Kemal – 1 01-01-1970 03:00 Temiz Toplum ve Temiz Siyasete Giden Yolda Siyasi Partilerin Rolü 01-01-1970 03:00 İNSAN DEDİĞİN NEDİR Kİ? 01-01-1970 03:00 ÖZGÜRLÜK ONU SAVUNMA CESARETİNİ GÖSTERENLERİN HAKKIDIR. 01-01-1970 03:00 KORONA ve SONRASI DÜNYANIN HALİNE POLİTİK BİR BAKIŞ 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞMEK...! 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 İnsanoğlunun Huzur ve Erdem Arayışı: Kiynisizm ve Hedonizm Arasındaki Yol 01-01-1970 03:00 Mutlu Olma Arayışının Sosyo Psikolojik Temelleri ve Freud Gerçeği 01-01-1970 03:00 MUTLU OLMA ARAYIŞININ SOSYO PSİKOLOJİK TEMELLERİ VE FREUD GEREÇEĞİ 01-01-1970 03:00 ACININ ve NEFRETİN KADINLARI...!? 01-01-1970 03:00 SÖZÜN NAMUSUNA VE İNSAN ONURUNA BAĞLI BİR YAZAR: YAŞAR KEMAL 01-01-1970 03:00 DİLİN ÖNEMİ ve DÜNYA ANA DİL GÜNÜ 01-01-1970 03:00 SEVGİ VE GÜN ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 Yeni Anayasa Nasıl Yapılmalı ve Neler İçermeli? 01-01-1970 03:00 İKTİDARIN REFORM SÖYLEMİ...! 01-01-1970 03:00 2020’DEN 2021’E DEVREDEN DÖRT KRİZ 01-01-1970 03:00 YENİ YIL Mİ, DEDİNİZ..!? 01-01-1970 03:00 EKRAN TACİZİ...! 01-01-1970 03:00 TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR VARLIK OLARAK İNSAN 01-01-1970 03:00 PİŞO MIHEME 01-01-1970 03:00 İKTİDAR NASIL DEĞİŞECEK, MUHALEFET NE YAPACAK? 01-01-1970 03:00 BİR ÖMRÜN İKİ HİKAYESİ 01-01-1970 03:00 AŞI MUAMMAYA DÖNMESİN...! 01-01-1970 03:00 ÖĞRTEMEN 01-01-1970 03:00 CHP Genel Sekreteri, Sayın SELİN SAYEK BÖKE’nin MESİAD’daki TOPLANTISINDAN NOTLAR 01-01-1970 03:00 CHP GENEL SEKRTERERİ SELİN SAYEK BÖKE İLE TOPLANTI 01-01-1970 03:00 HANGİ CUMHURİYET? 01-01-1970 03:00 PAŞA VE DÖRT KARISI 01-01-1970 03:00 HAYVANDAN TANRIYA! 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİNİN YAPTIKLARI AÇISINDAN İNSAN !-8 01-01-1970 03:00 İNSANIN MACERASINA DAİR- 7 01-01-1970 03:00 Başkan Seçer 'le Bir Saat 01-01-1970 03:00 İnsana Dair Düşünceler 1-) 01-01-1970 03:00 HAYATTAN DERSLER...! 01-01-1970 03:00 YAŞAMIN SIRRI 01-01-1970 03:00 YAŞAM(AK) NEDİR? -1- 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE ÖLÜMSÜZLÜK! 01-01-1970 03:00 BABALAR VE OĞULLAR (Sizin Hiç Babanız Öldü mü?) 01-01-1970 03:00 ANNELER GÜNÜN ESBABI MÜCİBESİ...! 01-01-1970 03:00 DOĞA VE ÇEVRE İLE YÜZLEŞMEK 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK-3- 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK -2 (VE MAKYAVELİZM’İN BİZİ GETİRDİĞİ YER) 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK..! -1- 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞME...! 01-01-1970 03:00 ÇAĞRI.! 01-01-1970 03:00 NORMALLEŞME NE ZAMAN BAŞLAYACAK-2- 01-01-1970 03:00