BİR ÖMRÜN İKİ HİKAYESİ

Prof. Dr. Ahmet Özer

09-12-2020 13:37

Genç Fransız filozof Allain De Botton “bir insanın ömrü iki evet sadece iki hikâyeden oluşur” diyor. Canım insan dediğin derya deniz nasıl olurda yaşamı sadece iki hikâyeden oluşur diyebilirsiniz. Yaşadığı bin bir çeşit hikâye, ulaşmak istediği onca hedefler, uyguladığı her türlü varyete, yaşadığı ve yaşamak istediği her türlü pratik bu iki hikâyeden birine aittir, üçüncüsü yok. Peki nedir bu iki müthiş hikayesi insanoğlunun: Biri cinsel aşkın peşinden koşturmaların oluşturduğu hikayedir. Diğeri de bir statü elde etmek için verilen çabadır. Yani statü endişesi. Üçüncü bir hikâye yok. Hepsi bu ikisinden oluşur, her şey bu iki hikâye şemsiyesinin altında toplanır, diyor. Peki hakikaten öyle mi? İster yaşasın ister hayal etsin ya da içine atsın her kişinin yaşamında cinsellik, aşk ve seks son derece önemli bir yer tutar. Hatta Freud bu yerin daha çok olduğunu dile getirir; bu arzu ve engellemelerin insanın kişiliği üzerindeki baskın etkisine dikkat çeker. Aslına hem insanoğlunun neslini devam ettirmek için üreme çabası, hem bu yolla ölümsüz olma telaşı, hem de cinsel haza ayarlı bir varlık olması bu tezi doğrular nitelikte değil mi sizce de? İnsanların çocukluktan itibaren, cinsellik, aşk meşk işleri hiç de azımsanmayacak bir yer tuttuğu her kesin deneyimlediği bir gerçektir. Gelelim statü endişesine. Her insan sevilmek, el üstünde tutulmak, fark edilmek ister. Yaşamda ileri gitmek, hayallerini gerçekleştirmek ister. Bunların her bir noktası bir statüye tekabül eder. Statü kişinin toplumda ya da içinde bulunduğu kurumda işgal ettiği yerdir. Bu yer konumuna göre farklılık yaratır, kişiye ayrıcalık, saygınlık kazandırır. Yanı sıra duruma göre sevilmeyi de beraberinde getirir. Kişi bu yolla farklı olduğunu ortaya koyar hatta fark yaratarak kendine olan özgüveni ve saygısı artar. Sözgelimi bir lokantaya girdiğinizde buyur edilmek, bir toplulukta ilgilenilmek, bir konuşmada dinlenilmek ister insan. Önemsenmek, sevilmek, saygı görmek ister. Mevki, makam, para pul, güç ve iktidar arayışlarının altında hep bu statü endişesi yatar. Mevki, makam arayışının, mal mülk sahibi olma cabalarının altında bu dürtüsü var insanoğlunun. Sözgelimi Marx bunu çıkar çatışması ile, Dahrendorf sahip olunanın derecesi ile, Weber yetke/otorite arayışı ile, Botton statü endişesiyle açıklar. Ama dikkat edilirse hepsi de aynı kapıya çıkıyor sonuçta. Peki, bu nasıl olacak? Cesaretle, feragatle.. (Tabi, sistemsel sorunları bir kenara bırakıyorum burada) Salt kuru bir cesaret yeter mi fark yaratmaya diyeceksiniz? Sonuçta moral ve sosyo-psişik bir varlık olarak bizler bunu nasıl yapmalıyız? Çünkü salt cesaret bazen kırıcı, ürkütücü hatta zarar verici de olabilir. Onu terbiye etmek lazım. Nedir bu anlamda kastedilen? Mesela güneşe çıplak gözle değil, gözlükle bakmak gibi... İşte insan yaşarken, yaparken ve ne elde ederse etsin, hangi mevki makamda olursa olsun, ne kadar mal mülke sahip olursa olsun sonuçta hepsi gelip geçiyor. Geriye ne kalıyor? Geriye sanırım insanın hikayesi kalıyor, (varsa) itibarı kalıyor. Acı tatlı hayat Unutmamalı ki yaşam döngüsü hep tatlı ve mutlu olmaz. Öyle olursa döngü olmaz. Nasıl ki yaşamla birlikte ölüm varsa, iyilikle birlikte kötülük varsa, tatlı hayatla birlikte acı da var. Bir mors alfabesi gibi yaşanır hayat.. Acı bir çizgiyse mutluluk bir noktadır. Acı çizgiden sonra onun ödülü olarak bir mutluluk patlaması yaşanır. Mutluluk acıya göre daha kısa sürer. Mutluluğun kefareti olarak acı, sıkıntı yaşanır. Mors alfabesi gibi, çizgi nokta, çizgi nokta.. Böyle sürer gider. Ve acı tatlı her şey yıllar içinde beraber büyür, kocaman bir kartopuna dönüşür. Ve unutulmamalı ki o kartopu gün gelecek ellerinizin içinde erimeye başlayacak. En sonunda ondan bir şey kalmayacak. Kartopu erirken, her aşamasında avucunda bir sıcaklık hissedeceksin. Gerçek umut, asıl mutluluk budur işte.. Yoksa sürekli mutluluğun peşinde koşmak bitirir insanı. Öyle insanlar mutlu oldukları zaman bile mutlu olduklarının farkında değiller. Âşık olmalıyım, güzel bir evim olmalı, o arabayı almalıyım, biraz daha param olmalı, daha zengin olmalıyım, daha fazla kıyafet, daha fazla oyuncak… Sonra bakmışsın ki elde ettiğin hiçbir şey seni mutlu etmiyor, mutlu etmeye yetmiyor. Kendini bir sonraki adıma şartlandırıyorsun o da seni mutsuzluğa şartlandırıyor. Oysa hayat o kadar da zor değil, hele mutlu olmak hiç…Ünlü oyuncu Harvey Keitel, hayatın sana getirdikleri için şükredeceksin, gerisi için bekleyeceksin, diyor. Mutluluğu sormuşlar şöyle cevap vermiş; “mesela, güzel bir evde güzel biriyle yaşamak. Taş devrinden beri insanların derdi bu” diyor. “O zamanlar bile adamların derdi en temiz mağaraya konup, içine en güzel kızı atmakmış.” Ona göre yaşamalı ve yaşama renk ve değer katmalı. Anlam yaratmalı ve anlam katmalı. Yoksa son pişmanlık asla fayda etmez. Çünkü söylenen söz, atılan ok, kaçırılan fırsat ve yaşanmış hayat asla geri gelmez… Yarının Hikmeti Yaşam insana bahşedilmiş önemli bir armağandır. Ancak yaşamasını ve paylaşmasını bilene. Yoksa kartopu eriyip gittiğinde avucunda hiçbir şey kalmaz. Ona göre yaşamalı ve yaşama renk ve değer katmalı. Anlam yaratmalı ve anlam katmalı. Son pişmanlık fayda etmez. Çünkü söylenen söz, atılan ok, kaçırılan fırsat ve yaşanmış hayat asla geri gelmez… Her şeyin bir müsveddesi var. Ama yaşanan zamanın yok. Olmadı tekrar başa sarayım diyemezsin. Çünkü yenilenmeyecek, başa sarılmayacak tek şey odur. O halde vakit geçirmeden başla. Yarın geç olabilir. Prof.Dr. Ahmet Özer
DİĞER YAZILARI Toroslar'da Seçim Nasıl Kazanılır? 01-01-1970 03:00 KATILIMCI, DEMOKRATİK ve GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER MODELİMİZ 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDERKEN DEMOKRASİ VE HUKUK-1 01-01-1970 03:00 YENİ SEÇİM YASASININ HEDEFLEDİĞİ NEDİR? 01-01-1970 03:00 İNSAN ve İNSAN HAKLARI 01-01-1970 03:00 HEGEMONYANIN SONU MU? 01-01-1970 03:00 VAKIF KONUŞMASI 01-01-1970 03:00 AYDIN ve SORUMLULUĞU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER 01-01-1970 03:00 BİR ANMA, İKİ BÜYÜK BİLİM İNSANI 01-01-1970 03:00 DOĞUMUN MUCİZESİ İLE ÖLÜMÜN İHTİŞAMI ARASINDAKİ İNSANIN SEFALETİ! 01-01-1970 03:00 KILIÇDAROĞLUNUN KÜRT SORUNU SÖYLEMİ VE YARATTIĞI TEPKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME 01-01-1970 03:00 12 EYLÜL TARİHİN GÖĞSÜNDE BİR KARA LEKEDİR 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Aç Gözlülüğü 01-01-1970 03:00 TALAİBAN’IN AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ MUAMMASI, ETKİLERİ VE SONUÇLARI 01-01-1970 03:00 KİNYAS İBRAHİM MİRZOYEV’İN ANISINA 01-01-1970 03:00 İşleyen Süreçler ve Devam Eden Krizlere Sistemik ve Sosyolojik Bir Bakış 01-01-1970 03:00 ÇÖZÜM ve DİYARBAKIR ZİYARETİ...!? 01-01-1970 03:00 Bir Yazar: Yaşar Kemal – 1 01-01-1970 03:00 Temiz Toplum ve Temiz Siyasete Giden Yolda Siyasi Partilerin Rolü 01-01-1970 03:00 İNSAN DEDİĞİN NEDİR Kİ? 01-01-1970 03:00 ÖZGÜRLÜK ONU SAVUNMA CESARETİNİ GÖSTERENLERİN HAKKIDIR. 01-01-1970 03:00 KORONA ve SONRASI DÜNYANIN HALİNE POLİTİK BİR BAKIŞ 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞMEK...! 01-01-1970 03:00 SUSKUNLUK SARMALI 01-01-1970 03:00 İnsanoğlunun Huzur ve Erdem Arayışı: Kiynisizm ve Hedonizm Arasındaki Yol 01-01-1970 03:00 Mutlu Olma Arayışının Sosyo Psikolojik Temelleri ve Freud Gerçeği 01-01-1970 03:00 MUTLU OLMA ARAYIŞININ SOSYO PSİKOLOJİK TEMELLERİ VE FREUD GEREÇEĞİ 01-01-1970 03:00 ACININ ve NEFRETİN KADINLARI...!? 01-01-1970 03:00 SÖZÜN NAMUSUNA VE İNSAN ONURUNA BAĞLI BİR YAZAR: YAŞAR KEMAL 01-01-1970 03:00 DİLİN ÖNEMİ ve DÜNYA ANA DİL GÜNÜ 01-01-1970 03:00 SEVGİ VE GÜN ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 Yeni Anayasa Nasıl Yapılmalı ve Neler İçermeli? 01-01-1970 03:00 İKTİDARIN REFORM SÖYLEMİ...! 01-01-1970 03:00 2020’DEN 2021’E DEVREDEN DÖRT KRİZ 01-01-1970 03:00 YENİ YIL Mİ, DEDİNİZ..!? 01-01-1970 03:00 EKRAN TACİZİ...! 01-01-1970 03:00 TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR VARLIK OLARAK İNSAN 01-01-1970 03:00 BİLİM VE BEYİN GÖÇÜ SORU SORMANIN MAHARETİ 01-01-1970 03:00 PİŞO MIHEME 01-01-1970 03:00 İKTİDAR NASIL DEĞİŞECEK, MUHALEFET NE YAPACAK? 01-01-1970 03:00 AŞI MUAMMAYA DÖNMESİN...! 01-01-1970 03:00 ÖĞRTEMEN 01-01-1970 03:00 CHP Genel Sekreteri, Sayın SELİN SAYEK BÖKE’nin MESİAD’daki TOPLANTISINDAN NOTLAR 01-01-1970 03:00 CHP GENEL SEKRTERERİ SELİN SAYEK BÖKE İLE TOPLANTI 01-01-1970 03:00 HANGİ CUMHURİYET? 01-01-1970 03:00 PAŞA VE DÖRT KARISI 01-01-1970 03:00 HAYVANDAN TANRIYA! 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİNİN YAPTIKLARI AÇISINDAN İNSAN !-8 01-01-1970 03:00 İNSANIN MACERASINA DAİR- 7 01-01-1970 03:00 Başkan Seçer 'le Bir Saat 01-01-1970 03:00 İnsana Dair Düşünceler 1-) 01-01-1970 03:00 HAYATTAN DERSLER...! 01-01-1970 03:00 YAŞAMIN SIRRI 01-01-1970 03:00 YAŞAM(AK) NEDİR? -1- 01-01-1970 03:00 ÖLÜM VE ÖLÜMSÜZLÜK! 01-01-1970 03:00 BABALAR VE OĞULLAR (Sizin Hiç Babanız Öldü mü?) 01-01-1970 03:00 ANNELER GÜNÜN ESBABI MÜCİBESİ...! 01-01-1970 03:00 DOĞA VE ÇEVRE İLE YÜZLEŞMEK 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK-3- 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK -2 (VE MAKYAVELİZM’İN BİZİ GETİRDİĞİ YER) 01-01-1970 03:00 KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK..! -1- 01-01-1970 03:00 YÜZLEŞME...! 01-01-1970 03:00 ÇAĞRI.! 01-01-1970 03:00 NORMALLEŞME NE ZAMAN BAŞLAYACAK-2- 01-01-1970 03:00