Kendimizi yaşamın içine hoyratça atarken, bir türlü çözemediğimiz sorunlar yumağında boğuşurken, kendimizden de kaçarak,nerede bir huzur bulmak isteriz?
Var mı böyle bir yer? Var ise nerede?
Yaşama nasıl bakmalı ki, kendimizi arındırmalı, öyle ilginç, ilginç olduğu kadarda karma karışık, sosyal yaşamımız da,iş yaşamımız da, duygusal yaşamımızda,öznelliğimizi koruyarak nasıl bakabiliriz gerçek yaşama.
Her şeyi biçimlendiren, ,sebebi de BİZ olan; biz değil miyiz? Kendimize ne kadar yakınız, ne kadar uzağındayız varlığımızın.
Aşk,tutku,yalnızlık içinde, gözleri kör eden bir yolda,yaşamın kendi nameleri diline bir şarkı gibi düşer,.Hüzün de yakışır insana,hak edilmiş,hak edilmemiş onca şeylere rağmen,yüreğini tüketirken de; acılar da daha anlamlı gelir yaşamak.
Her şeyin değeri var, yaşanılan, içinde uhde kalan;düşlerinin içinde hep en kutsal yerinde bekleyen,eksilmeyen,artan, bir türlü kabına sığmayan ne varsa, onu kutsal bir varlık gibi koruyan,”çalmayan-çaldırmayan” öyle bir şey,”tek sahip olduğum şey” yaşadığım bunlardı,bu benim gerçeğim. Bunları yaşadım. Dahası da var söyleyemediğim sözcüklerim ben de kalsın dersin.
Zaman zaman kendimizle dalga geçsek de, çok ciddiye alırız her şeyi.Olmazsa olmazıdır deriz.Oysa oluruna bırakmalı bazen,Su akar yolunu bulur.Süreçlerden geçmeli,Güzel bir şarkının,güzel bir tablonun,güzel bir şiirin ortaya çıkması için demlenmesi gerek.Kirazın olgulaşıp allanması,tatlanması,üzümün şaraba dönmesindeki sır burada işte.İnsan yavrusu çok zor büyüyor.
Kim istiyor büyümeyi, içimizdeki çocuğu öldürdükten sonra,yaşam koskoca ”hiç”,hiçliğe büründürmemeli hayatı.
.Gerçek bu, bizim yolumuz bu. Yaşam bizim için çok değerli. Yaşam kısa anlardan ibaret olduğunu çok iyi biliriz. Anı yaşabilmek. Anların kalitesini artırmak, kana kana su içer gibi.
Soluk aldığın içine sinmeli, hayatla kavgan hep sürmeli. Umudun mavisi ,toprağın doğurganlığı,güneşin sıcaklığında,her doğan gün,sizi kucaklamasına izin verin.
Yaşam, kimsenin size veremeyeceği bir armağan olduğunu unutmayın.
Salih Pala
MERSİN KENT HABER