CHP’nin yeni ve genç Genel Başkanı Özgür Özel, Sabah gazetesinden deneyimli gazeteci Yavuz Donat’a verdiği röportajda “
“İlçe yönetimleri işini yapacak... İl yönetimleri işini yapacak... Belediye başkanları işini yapacak. Partide kim varsa kendi görevini yapacak. Kimse bir diğerinin kuyusunu kazmayacak... Varsa bir eksiğini kapatacak. Eski hastalıkları yaşatanlar bu partiyi muhalefette tutar... Eski hastalıkları terk edersek iktidara gideriz.” demiş.
Bu sözlerin en anlamlı cümlesi, “eski hastalıklar”dan yakınılan cümledir.
Bir Anı Bir Tespit
Bir yakınım, bir gün beni ziyarete geldi. Yanında çok değerli eşi de vardı. Eşini aileyi ayakta ve birlikte tutma çabaları, akıllı kararları, mükemmel eğitici niteliği ile yetiştirdiği canım evlatları… nedeniyle çok severim. Kendilerini karşıladım, hoş beş ediyoruz ama kadıncağızın suratı asık.
Derken konuya girdi yakınım: CHP’ye üye olmak istiyormuş. Aktif olacakmış. Tanıştığı partililer kendisini
partiye davet ediyormuş. Ama eşi bunu istemiyormuş. Benim görüşümü almak istemişler.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Git üye ol desem gelini küstüreceğim. Üye olma desem yakınım kendisini önemsemediğimi düşünecek. Bir kaçış aradım. Bulduğum şu oldu: Partiye git, üye olma, üyeymiş gibi ilişkiler kur, gözlem yap, sonra birlikte bir karar verin, dedim. Gittiler.
Aradan bir aydan fazla zaman geçti, Bir gün baktım bizimkiler yine geldiler Gözüm gelin hanımda. Yüzü gülüyor. Rahatladım. Hal hatır sorduktan sonra, yüzlerinden anladığım sonucun sözle ifadesini duymak için kararlarını sordum. Yakınım anlattı: “Dediğiniz gibi partililerle ilişkiler kurmaya çalıştım ama bir terslik gördüm;herkes birbirinin ayağını kazıyordu. Partide bir diğerini karalamayan kimseye rastlamadım. Açıkça bu insanların yarın,benim için de böyle kötü şeyler söyleyecekleri, şimdi arkadaşları için söyledikleri sözleri benim için de söyleyecekleri açıktı. Üye olmaktan vazgeçtim”
Kararının kendisi ve ailesi için hayırlı olmasını diledim. O da bana, “Bu durum bütün partilerde de böyle midir? En azından CHP’de böyle olmaması gerekmez mi? dedi. Anlattım:
CHP’nin, tek partili dönemde, Padişahlık döneminden tevarüs ettiği alışkanlıkları vardı. İnsanlar parti üyesi olur, partide yükselebilirse itibara, mevkie ve hatta paraya kavuşuyordu. Bu da kıskançlıklara neden oluyordu. Bu durum/ olgu hastalığa dönüştü; halen devam ediyor. Herkes bir başkasının ilerlemesini, kendi geleceği içim tehlike olarak algılıyor; onu ilerletmemek için çelmeliyor. Bu hastalık, partiliyi çalışamaz, dışa açılamaz, halkla ilişki kuramaz hale getiriyor; yozlaştırıyor, seçkincileştiriyor. Dikkat ettiniz mi, parti içinde bir başkasını beğenen kimse oktur; toplantılarda, törenlerde birbirlerine iltifat etmelerine bakmayın, kulislerde küfrün, aşağılamaların, karalamaların bini bir para…
Yıllardır söylerim, inatla yazar çizerim ki örgütün yapısı değişmeli, örgüt yenilenmeli, örgüte sosyal demokrasi, onun söylem ve sloganları öğretilmeli; ona, heyecanı, iktidara yürüme güdüsü aşılanmalı. Örgütsüz başarı olmaz! Uzatmamak için özetleyelim, başarının üç anahtarı vardır: Örgüt, söylem, slogan.
A.Ümit Aloğlu
09.04.2024, Kuzucubelen