Cumhurbaşkanımız, yağcı belediyelerce yaptırılan hiçbir estetik değeri olmayan heykellere,"Heykel, değerlerimize ters" diyerek karşı çıktı..
Keşke, o heykellere, değerlerimize ters diye değil, estetik değerleri olmadığı için karşı çıksaydı. Bu duruşuyla İslam'ın heykele bakışına atıfta bulunmuş oldu.Ulusumuzun sanatseverliği, evrensel sanat, estetik gibi ölçütler kale alınmadı.
Kim bugün bir heykele İslamiyet öncesinin "put"u gözüyle bakar? Belki bunca insanın arasında bilgiden, bilimden, sanattan nasibini almamış, Dünyaya İslamiyet öncesinin gözüyle, İslamiyet öncesine dönmekten korkanların mantığı ile bakan zavallılar da vardır. Ancak çağımızda bir karizmatik kişi çıksa "Şiire şöyle bakacağız, heykele böyle bakacağız", "müziğe şöyle bakacağız, resme böyle bakacağız" dese ulusumuzun sanata dair değerini belirleyebilir mi?
Yüzyıllardır birileri resme ve heykele İslamiyet öncesinin korkuları veya inanç sistemimizin biçimlendirdiği zihniyetle bakar: Resim yapılmamalıdır, çünkü ona can veremezsiniz, can veren Allah'tır. Heykel yapamazsınız çünkü heykel yaparak yaptıkları heykele tapanlar İslamiyet öncesi cahiliye devri insanlarıdır.
Bugün bu görüşü taşıyanlar, aynı zamanda Osmanlı hayranlarıdır. Bunlar, en büyük Osmanlı padişahı olan Fatih Sultan Mehmet'i bilirler/ söylerler; ama onun kendi resmini yaptırmak için İtalya'dan ressam getirttiğinden hiç söz etmezler.
Selçuklu ve Osmanlı saraylarına dinî baskılara rağmen heykelin girdiğini bilmezden gelirler.
Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi'nin 1883'te kurulduğunu bilenleri zaten çok azdır.
Bizler, salt üzerinde yaşadığımız bu topraklardan dolayı sanata saygılı ve yaratıcı insanlar değiliz. Orta Asya Kurganlarında yapılan araştırmalarda, bulunan resimler, kabartmalar, alçak kabartmalar ve heykeller bizim sanatkar ruhumuzun delilleridir. Ancak halkımıza buralarda bulunanlardan ve ve bu bulunanları yaratan sanatçı ruhundan söz edildiğini duymazsınız. Örneğin PAZIRIK kurganlarında, Rus bilgin Rudenko'nun araştırmalarında plastik değeri çok yüksek kabartmalar ve heykeller bulunduğunu ya bilmezler, ya da halkımıza söylemezler.
Orhon Anıtlarını ders kitaplarında okuturuz; ama onların çevresinde bulunan insan figürlerinden, öbür dünyada kendilerine hizmet etsin diye mezarlarının başına diktikleri "balbal" adı verilen heykellerden söz etmezler. Hele de Bilge Kagan anıtının üzerinde bulunan alçak kabartma iki ejderhadan söz edildiğini duyan çocuğumuz yoktur.
Turfan, Hoça, Kandahar, Hotan kentlerinde yapılan kazılarda bulunan heykelleri inceleyenler bunlarda Budist, hatta Yunan etkileri görmüşlerdir.
Anadolu ise belki de Dünyanın en zengin heykel yurdudur. Anadolu'da, Antik çağda yapılan insan anatomisini kusursuz yansıtan, estetik değerleri tartışılmaz mükemmellikteki heykeller, Dünya müzelerini süslemektedir.
Türkler Anadolu'ya gelirken elbette sanatlarını da getirdiler. Akkoyunlu, Karakoyunlu mezar taşlarında görmekte olduğumuz hayvan figürlerinin ve heykellerin estetik değerleri yüksek eserlerdir.
***
Heykel değerlerimize tersmiş. Neden?
Heykel, bizim değerlerimize ters değil; çünkü biz hiçbir heykelin Allah inancı bağlamında bir anlam ifade edemeyeceğini bilecek kadar müminiz.
Biz her heykele sanat değeri açısından bakarız; ya siz?
Ahmet Ümit Aloğlu