İsmail Saymaz’ın son kitabının adı içeriği kadar ilginç: Şehvetiye Tarikatı.
Bu kitabında gazeteci yazar Saymaz, tarikatları şu özellikleriyle tanıtıyor:
*Neo- liberal politikaların rıza üretim merkezi.
(Burada rıza sözcüğüne dikkatinizi çekmek istiyorum. Tarikatların kimden rıza aldığı, kimleri razı ettiği, kimleri razı ederek soyduğu ilginç gözlemler olacaktır.)
*Merdiven altı oluşumlar oldukları,
*Sahte şeylerin dölyatağına dönüştürüldükleri
*Tarikatların artık dini bire kurum değil, fakat birer holdink haline geldikleri,
*Tarikat şeyh(!)lerinin artık birer holdink CEO’su olduğu …
Yazar, özelliklerini saydığı bu merdiven altından çıkıp milyarlara hükmeden, ortalama olarak üç milyon müşterisi (pardon müridi) olan örgütlerin oluşturduğu, cumhuriyetle sorunlu kuruluşlarla nasıl mücadele edileceği konusunda da öneride bulunuyor: Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu kuruluşları denetlemeliymiş.
Aklıma tilkinin hikâyesi geldi: Tavuklara çoban olur musun demişler tilkiye, adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş.
Vakıf kimliğini enine boyuna istismar eden kuruluşları, Vakıflar İdaresi destekleseymiş…
Dini alabildiğine istismar eden, insanları dinden imandan uzaklaştıran bu gerici, bu bağnaz, bu şeriat özlemcilerini Şeriatçı Diyanet denetleseymiş…
Yapma İsmail, kurdun boynuna kuyruk asılır mı?
Evet, elbette bu dini alabildiğine istismar eden, İslam’ı ancak kendi çıkarlarına hizmet eden bir zihniyete dönüştüren yapılanmalara bu devlet ve onun sahibi olan millet bir gün “dur” diyecektir.
Bu ebette çok kolay olmayacaktır.
Anımsayalım:
Bugün bile devlet, birkaç tarikata “dur!” demiş bulunuyor ve başarılı sonuçlar aldı.
Dahasını söyleyelim: Atatürk, bu konuda da neyin nasıl yapılacağını söylemiştir:
“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Tarikat reisleri bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla anlayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliğe ulaştıklarını elbette kabul edeceklerdir.
Günü geldiğinde, ülkesini seven ve halkımızın çağdaş uluslar düzeyine çıkmasını isteyenler, bu konuyu da Atatürk’ün gösterdiği yolla çözeceklerdir.
Ahmet Ümit Aloğlu