Eleştiri, bir kişi, eser ya da konuyu doğrularını ve yanlışlarını göstererek anlatmak, sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünden başarılı ve başarısız; değerli ve değersiz yönlerini göstermek, bunları örneklerle somutlayıp belirtmek edimidir, diye tanımlanabilir.
İnsanların gelişmesini, sanatın ilerlemesini sağlayan bu sosyal edim, nasıl doğup gelişti?
Eleştirmek, eleştirilmeyi istemek, yapılan eleştiriyi kabullenmek ve ondan yararlanarak yeni sonuçlara ulaşmak nasıl oluştu?
Kimler eleştiriye katlanır, kimler eleştiriye katlanamaz?
Bir insanı, bir eseri, bir fikri, bir yetkiliyi ilk kim eleştirdi bilmiyoruz ama eleştirilmeyi ilk isteyen, bu kavramı ilk dile getiren insanı biliyoruz: Alaksimandros.
Şu Miletli Thales’in öğrencisi ve arkadaşı Alaksimandros! Bu iki Anadolulu olmasaydı insanoğlu, düşünmeye, deneysel bilgiye, eleştiriye çok daha geç ulaşacaktı.
Thales, depremleri Poseidon’un (denizler tanrısı) değil, karaların denizler üzerinde yüzmekte olmasından oluştuğu fikrini Alaksimandros’a anlattıktan sonra “Bunun bir varsayım olduğunu, bu varsayıma inanmayabileceğini, inanamamak için sebepleri varsa bunun kıymetli olduğunu, yeni fikirler üretmelerine olanak vereceğini” söyler.
Bilimsel düşüncenin temeli, bu diyalog değilse Anaksimandros’un bilinen dünyanın haritasını yapıp bunu Milet limanında bir direğe asarak tüccarların ve denizcilerin haritasını eleştirmelerini istemesidir.
Anaksimandros’un bu isteği, o çağa kadar insanlığın yabancısı olduğu bir fikirdi. O çağda insanlar zihinlerde doğan fikirlerin kesin doğru olduğunu kabul ederdi; eleştirmeyi de eleştirilmeyi de istemezlerdi; çünkü eleştirilmek güç,otorite ve itibar kaybı demekti. Kesin, yani eleştirilemez bilgi ayrıcalıklı insanlara özgü kabul edilirdi: Krallara, din adamlarına, büyüklere… Bunlar ise eleştirilmekten korkarlar. Korkularının temelinde de doğrulara ulaşmak arzusu değil, etraflarındaki insanlara hükmetmek arzusu vardır.
Eleştirilmeyi isteyenler ise insanoğlunun akla, deneye ve bilime dayalı uygarlığının temellerini atmışlar, yaratıcısı olmuşlardır.
2500 yıldır eleştirilmeyi isteyenlerle eleştirilmek istemeyenlerin mücadelesi sürmektedir.
Bugün bize dayatılmak istenen “Bana yapılan her türlü saldırı Türkiye’ye saldırıdır” zihniyeti, hükmetmek, yönetmek isteyen, eleştirilmeyi istemeyen zihniyettin tipik örneğidir; MÖ 5. asırdan beri gördüğümüz sayısız örnekleri gibi…
A. Ümit Aloğlu, 06.06.2022, Kuzucubelen