Biraz eğlenmeye ne dersiniz?
Üç arkadaş dereden tepeden konuşuyor. Konuşanlardan biri, okey oyununda yenilmiş, şansızlığından yakınıyor: "Elime beş birli gelmiş bir üç yapmıyor" diyor. Diğeri "Şansızlık bu kadar olur" diye teselli ediyor arkadaşımızı. Oturduğu yerde kıpırdanıyor üçüncü.Okeyde yenilen, "Ne yani şansızlık değil de ne bu?"diye üsteliyor. Bu kez bir gülme alıyor üçüncüyü. Öbürü, ters ters baksa da niçin güldüğünü anlamadığı arkadaşının yüzüne, şu cümleye engel olamıyor:
- Bize matematiksel düşünmeyi öğretmedikleri için çocuklarımız akranları arasında nal topluyor.Biz de ne söylediğimizi bilmiyoruz.
İkisi birden öfke ile üstüne yürüyecek gibi bakıyorlar üçüncünün; "Şurada ağız tadıyla bir laf edemedik, gene ciddiye aldı işi, ukala!" der gibiler. O,kızarak soruyor: "Ne yani, beş birli bir üç yapmıyor sözünü onaylasam mı? Beş birlinin bir üç yapmaması matematiksel olarak imkansız, bağışlayın, onaylayamam."
Birbirlerinin yüzlerine bakıyorlar, ancak anlıyorlar dediklerinin olanaksız olduğunu.
- Canım sohbet işte, azıcık abartmışız, ne var bunda, diyorlar, hallerine gülerek...
****
Biraz düşünmeye ne dersiniz?
Emekli Evi, çoğu emeklinin akşam üzeri toplanıp söyleştiği bir mekan. Söyleşileri pek öğretici ve keyifli oluyor. Bu gün de öyle oldu; toplanmışlar, bir arkadaş sözü almış, çok şaşırtıcı bir konuşma yapıyor, telefonuma kaydettim. Aynen aktarıyorum size:
"" İfade özgürlüğü, İyi bir Anayasa altında sadece hoş görülen bir şey değil, temel bir gerekliliktir; bu hakkını kullanan kişiye kendi yanlışı ve yalanlarıyla "hakkını" kaybedene kadar kutsal kişi diye bakılacaktır. Böyle bir özgürlüğe karşı mücadele edenler, kendi büyük hatalarının yükü altında ezileceklerdir. Adil davrananlar, konuşma özgürlüğünden çekinmezler. Bakın, Joseph Görres adlı bir sosyolog, 'konuşma özgürlüğünün neticede sadece 'kim hak ediyorsa onun onurlandırılmasına götürür insanları; ama pisliğe ve karanlığa bağımlı olanlar, kesinlikle gizlilikten yanadırlar' diyor. ""
Arkadaşlara bakınıyorum, susuyorlar. Hereksin kafasında ülkemizdeki ifade özgürlüğüne karşı olan politikacıların görüntüleri belirginleşiyor; kıpırdıyorlar; ama o politikacıları açığa vurmaktan kaçınıyorlar.Konuşan arkadaş da benim gibi anlamış olmalı,
- Niye sus pus oldunuz, siz de mi karanlığa bağımlısınız yoksa, diyor.
Usulca kalkıyorum, kendi karanlığıma kaçıyorum, karanlığa bağımlı olanları düşünerek...
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Ahmet Ümit Aloğlu