Ülkede, iktidar hariç herkes, bir ekonomik kriz yaşadığımızı söylüyor.
Ekonomik kriz, sosyal yaşamı ve siyaseti etkiliyor. İnsanlar, pahalılıktan, üretimsizlikten, samana varana dek tarım ürünleri ithalatından, çektikleri parasal sıkıntılardan yakınıyorlar. Siyaseten de Demirel’in “Tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur” sözünü sık sık anımsıyor, kullanıyorlar.
Televizyon kanalları, pazar röportajları ile sebze, meyve, hububat, et fiyatları yayımlıyor: Kadınlar, ellerinde fileleri, poşetleri, “Daha bir şey almadım, şu kadar para harcadım, tencere escort kaynamıyor. Geçen sene pazara 50 lirayla geliyor, her şeyimi alıyordum, bu sene 150 lira harcadım, geçen sene aldıklarımı alamadım” diyorlar. Dikkatle izleyince dokunsan ağlayacak halde oldukları görülüyor.
Bütün bunların yanında ekonomik krizin bir de sosyal yönü vardır ve bence krizin asıl ölçüsü o’dur: Krizin, kitlede harekete geçirdiği volkanları göremezsek, boyutlarını ve ifade ettiği anlamı kavrayamayız.
· İşten çıkarmalar ekonomik olduğu kadar sosyal bir hadisedir ve dikkatle izlenmelidir. Ülkemizde işten çıkarmaların boyutu, ilgili kuruluşların yayımladığı işsizler ve işsizlikteki artış rakamlarında görülüyor. İşsizler ordusu süratle artıyor. Çarkı iyi dönmeyen ya da duran işveren, diler dilemez, yasalarla iyice de kolaylaştırıldığı için, işçilerinin işlerine son veriyor. İşine son verilen işçilerin sayısı bir yıl içinde iki milyona, resmi işsiz sayısı beş milyona ulaşmış bulunuyor.
· Konut sorunu, Hz Ali’nin kılıcı gibi iki taraflı doğruyor insanımızı. Bir taraftan konut satışları durma noktasına geldi, ülkenin lokomotif ekonomisi çökmek üzere. Öte taraftan insanlar, konut edinme ve konut kiralama sorunları yaşıyor. Gençler aileleriyle yaşama sürelerini uzatıyor, ayrı yuva kuranların büyük bir kısmı yeniden ana-baba yuvasına dönüyor. Bu bağlamda bir sorun da ev kredisi almış olanların, kredilerini ödeyememelerinden doğan sıkıntılardır. Bu sıkıntı kredi veren bankaları rahatsız ettiği kadar icralara düşen vatandaşı da rahatsız etmektedir. Kısaca ev (konut) sorunu, toplumsal krizin en belirgin ölçütlerinden biridir.
· Kriz ölçütü olarak bir diğer sorun, boşanmalardır. Ülkemizde boşanma sayısı hızla artmaktadır. Oysa Türk toplumunun temeli aile kurumudur.
· Ailelerin, çocuklarının eğitimini arzularınca yaptıramaması, okul ihtiyaçlarını karşılayamamaları ciddi bir ölçüttür. (Bu sene bu nedenle intihar eden babalar oldu ülkede)
· Bunlara iş bulamadığı için intihar eden, kendini yakan, ailesiyle, çevresindekilerle uyumsuzluk içinde bulunanların durumları ile sağlık ve akıl sağlığı bakımından sorunlar yaşayanları,ilaca ulaşamayan, yeterli sağlık hizmeti alamayanları, gittikçe sayısı artan sinir sistemi, akıl sağlığı bozulanları da eklersek ülkede büyük çapta ekonomik ve siyasal kriz vardır, demektir.
Böyle bir krizin, insanların toplumsal ilişkilerini, ruh sağlıklarını, aile yapılarını, komşularıyla, mahalleleriyle, kentleriyle ilişkilerini ve bağlarını nasıl etkileyeceği galiba toplum bilimciler kadar psikologların ilgilenmesi gereken sorunlardır.
***
Saymaya çalıştığım ölçütleri kullanarak ülkemizin durumunu değerlendirir misiniz?
Ahmet Ümit Aloğlu
26 Eylül 2019, Mezitli