Biraz mistik çağrışımlar yaptıran "zamanın ruhu" kavramı, insanlığa Johann Gottfreid von Herder tarafından armağan edildi. Terimi, fikir dünyasında yaygın hale getiren, -tanınmışlığını sağlayan- Hegel'dir.
Bizim fikir dünyamızda "zamanın ruhu"nu popülerleştiren galiba Ertuğrul Özkök'tür.
Nedir "zamanın ruhu"?
Bir tarihsel dönemin maddi ve manevi güçlerinin insanlık bilinci haline gelmesidir zamanı ruhu. Etkili bir güçtür, kendisine bigane kalanları yok eder; kendisini anlayanları ise abad eder.
"Zamanın ruhu" nu belirleyen ana / temel unsur, "maddi" değerlerdir diyorsa da Marx, özgürlük, başkaldırı ve yaratıcılık bu kavramın özünde yadsınamayacak bileşenlerdir.
Bu genellemelerden Kemalizm özeline bakarsak Cumhuriyet ideolojisinin inşası sürecinde iki belirleyicisi olduğunu görürüz:
1- Dünya konjonktürü,
2- Anadolu insanının ruh hali ve onu şekillendiren Mustafa Kemal Paşa...
Anadolu dediğimiz topraklarımızı ve o topraklarda yaşayan insanlarımızı savunan ordusunun kaynağını oluşturan halkımız ve onunun her şeyden çok güvendiği komutanı Mustafa Kemal Paşa, bu ruhun ayrılmaz bileşenleri olarak çıkıyor karşımıza, bize de "zamanın ruhu" hakkında fikir veriyor. O günün maddi ve manevi değerlerini unutarak yapılabilecek her değerlendirme ancak değerlendirmeyi yapanların ideolojik ajandalarına dair fikir veriyor ve daha fazla değer taşımıyor. İşte en az seksen yıldır vesayet/ velayet edebiyatıyla, haksız din ve maneviyat silahlarıyla ona saldıranların dilediklerince başarılı olamamalarının nedeni, onun yaptıklarının "zamanın ruhu"na uygun olmasıdır. Bugüne Gelince Hegel ve Marx'da anlamını ve tanımını bulan "zamanın ruhu", giderek onların belirlediği/ kullandığı bağlamdan soyutlanarak daha manevi/ mistik alanlara taşınmakta, kendine bir beden bulmakta zorlanmaktadır. Oysa "zamanın ruhu", her çağda kendisine bir beden / yaşama alanı buldu. 15. yy'da İtalya'da Rönesans'la, 16. yy'da Almanya'da reformlarla, 18. yy'da Fransa'da İhtilalle, 20. yy'ın başlarında Anadolu İhtilali'yle ve onun lideri Mustafa Kemal Atatürk'le kendisine beden bulmuştu. Günümüzde Ortadoğu'da gezinse de galiba Çin'de arıyor bedenini...
Ahmet Ümit Aloğlu