Dil, çok önemli, çok yönlü bir konudur.
Politik dil mi desem, politikacıların dili mi desem; politikacıların konuşma metinlerini hazırlayanların dili mi desem yoksa politikacıların irticalen konuşmalarındaki dil mi desem; ülke insanları olarak muhatap olduğumuz bir dil var, ondan söz etmek istiyorum.
Hayır, önce sözün ustasını dinleyelim: Yunus diyor ki:
Sözü bilen kişinin,
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola bitire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
……. Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini,
Sekiz uçmak ede bir söz.
Yunus şimdi söz yatından,
Söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından,
Seni ırak ede bir söz.
Bizim edebiyatımızın bu şaheserini eminim dil konusunu sevenler kadar siyasetçilerimiz de bilir.
Bilirler mi?
Burada bilmek nedir sorusuna yanıt aramak gerekir. Örneğin sayfalarca metni ezberlemek bilmek midir? Ya da yüzlerce atasözünü ezberlemek o atasözlerinin bize vermek isteği anlayış ve davranış modelini bilmek midir?
Bilgi yaşamımızı geliştirmiyorsa kitaplarda durduğu gibi beynimizde duruyorsa ne önemi var. Biliyoruz ki söz, ağızdan çıktığı andan itibaren söyleyende ve dinleyende olmak üzere ikili bir ilişki yaratır. Bu ilişkinin olumlu ve müspet olması sözün salt mahiyeti ile ilgili değildir, söyleniş tarzı da önemlidir. “Dilin kemiği yok, lafa gümrük
alınmaz “anlayışı ile ağzımıza geleni söylersek belki gümrük ödemeyiz ama insanları/ dostlarımızı küstürürüz, kalp kırarız, hasım sahibi oluruz, zaten ağza gelen sözle ilgili de bir atasözümüz var: “Ağza gelen söz ile köye gelen bez ucuz olur”
Uzun sözün kısası, şu meydanlarda, televizyon ekranlarında bize hitap edenler, artık ağızlarına geleni söylemek yerine sözü ölçüp biçip tartıp söyleseler.
Bilseler ki hakaret etmek, çirkin, aşağılayıcı sözler söylemek rekabet değildr. Tersine o tür çirkin sözler, biz dinleyenlere “Yakıştı mı şimdi bu söz kocaman adam!” dedirtmekte, aleyhlerine bir algı oluşturmaktadır.
Bazen onları dinlerken söylediklerini duymaktan utanıyorum.
Beni dinlemezsiniz, tamam da Koca Yunus’u da yok sayamazsınız beyler, lütfen bize, kendinize saygınız yoksa bile dilimize saygılı olunuz.
A.Ümit Aloğlu
03 Mart 2024, Kuzucubelen