Değerli ve de sevgili arkadaşlarım,
Size İzmir’de yaşayan bir akrabamı şikayet etmek istiyorum. Lütfen cidden dinleyin, şikâyetime hak verin, dediklerime inanmayanlar, kendisini arayabilir, bir kelime yalanım varsa şuradan şuraya gitmeyeyim. Bakın, Akrabam (çok uzun bir zincir, başınızı ağrıtmayayım) Murtaza, bir gün. “Buralarda geçim kalmadı” dedi, varını yoğunu sattı, eline geçen beş on kuruşu cebine koydu, İzmir’e gitti.
Gitsin, İzmir bizim güzel vatanımızın en güzel köşelerinden biri. Üstelik İzmir halkı insan canlısıdır, yardımseverdir, sosyal insanlardır. Başın dara gelse konu komşu imdada koşar.
Bizim Murtaza, kiraya para yetmez, bir ev alayım dedi. Eşi de öyle istiyordu. Başladılar ev aramaya. Bir ev buldular, soruşturdular, komşuları sağlamdır, radyan temel atıldı bu apartmana, alırsanız iyi insanlarla komşu olacaksınız falan dediler; ama Murtaza’nın parası daireyi almaya yetmedi. Üzgün, ayrıldılar oradan. Karşıyaka’da başka bir ev buldular, kutu gibi bir ev. Sıvası sağlam, betonarmesi deprem koşullarına göre. Üstelik elektrik kesilse, asansör bozulsa perişan olmazsın; hem jeneratörü var, hem daire ikinci kat, zıplasan iner, hoplasan çıkarsın. Bizim Murtaza evi almak istedi; ama parası yetmedi. Az bir şey eksik, konu dedi, komşu dedi, olmadı. Bir işi yok, bordrosu yok. Bankalardan da detsek alamadı. Vazgeçti, üzgün ayrıldı Karşıyaka’dan.
Başka semtleri gezdiler, birkaç ev buldular, kiminin sapı yok dediler, kiminin çöpünden şikâyet ettiler, sonunda bir ev buldular, geniş, havadar, gösterişli bir ev. Bir de müteahhidin pazarlamacısı var mahallede, görsen komşu dost, dersin. “Bu binadan iyisini, bu binadan havadarını, bun binadan sağlamını bulamazsın” diye kışkırtmış. Paraları biraz az gelse de “dost komşu” pazarlık yaparız, alırız demiş. Üç aşağı beş yukarı almışlar daireyi. Sonra bildiğiniz deprem oldu. Bina yıkıldı, altında kaldı. Ölmeseydi ona, -Riskli binada oturma, diyecektim. Diyemedim; çok üzüldüm.
Ölmekle de beni üzdü, onu şikâyet ediyorum size… Riskli binadan daire almaya, binanın altında kalıp ölmeye, sonra da beni üzmeye hakkı var mıydı Murtaza’nın?