Ülkemdeki siyasi durumu gözlemlerken o kadar sinirleniyorum ki öfkemden düşünemiyorum. İnsanların, kızgınken, öfkeliyken doğru ve yeterince düşünemeyeceğine dair bir bilgi kırıntısı var belleğimde; işte o hali yaşıyorum.
Adamlar verdikleri kararlarla, attıkları imzalarla kentlerimizin yıkılmasına, insanlarımızın yıkıntının altında kalıp can vermesine sebep olanları, sorumlulukları artsın, felaketlerin yenilerine neden olsunlar da nüfusumuz azalsın diye yeniden aday gösteriyorlar.
Adam ülkemi siyanür tarlasına çevirecek kararlara imza atmış, vatandaşımız yerine ülkemiz yerine elin altın arayıcısı şirketlerin çıkarlarını düşünmüş, onlara imtiyazlar vermiş; evsiz vatandaşlarıma ev vereceğim vaadiyle oylarını, bu yoksul insanlarımızın birikimlerini ellerinden almış; ama onlara ev vermemiş birini, Dünyanın en güzel; ama en sorunlu kentine belediye başkanı adayı yapıyorlar… Adam çok genç yaşlarda partisine üye olmuş, adım adım yükselmiş, partili bir başkan tarafından yönetilen bir belediyede uzun yıllar başkan yardımcılığı yapmış, (Dedikodu : güya bu süreçte dünyalığını tutmuş) Partisinin Genel sekreteri, Genel Başkan Yardımcısı olmuş,dört dönem milletvekilliği yapmış, bir de belediye başkanı olayım, demiş, neden bilinmez, aday yapılmamış. Ne yapsın bu ömrünü partisine vermiş adam?
O da partisi için partinin yönetim kadroları için söylenmedik laf bırakmadan parti üyeliğinden istifa etmiş.
Öyle ya, Allah adamı yüksek ve de paralı mevkiler için yaratmış; nasıl kesersiniz önünü!
Adam özel okullarda okumuş, şirketlerde önemli görevler yapmış, anası bakanlık bile yapmış, uyanık hatun bir parti kurmuş, partisinin genel başkanı olmuş. Bir siyasi kör, onun önünü açmış,hanımefendinin (İçişleri Bakanlığı döneminde yaşananları anımsamak istemiyorum) partisinin parlamentoya girmesini sağlamış. Parti devletten parti çalışmalarını karşılamak üzere pay almış. Eh bu şirketlerde önemli görevler yapmış, şirketlerin sermayesini yönetmiş delikanlı, ne yapsın şimdi, anasının partisine devletin verdiği parayı yönetmesin mi?
Yönetmiş. Götürmüş Fransa’da bir bankaya yatırmış. (Ne var bunda bile diyemiyorsunuz; yuh olsun size!)
Bu örnekleri mahallelerimizde, köylerimizde, sitelerimizde, apartmanlarımızda yaşayan, caddelerimizde, sokaklarımızda esnaflık yapan vatandaşlarımıza sorun çok çok çok çoğaltabilirler.
Kadın pazardan çıkmış, filesi boş; enflasyondan, parasızlıktan, geçim zorluğundan şikâyet ediyor. Dokunsan ağlayacak! Gazeteci soruyor: Kim sorumlu bunlardan? Kime oy vereceksin? Cevap veriyor kadın: -Biz Erdoğan’a kızalım da kendisine oy verelim diye Kılıçdaroğlu yapıyor bu zamları. Erdoğan’dan başka oy verecek adam mı var! Adam, hayır burada bu sözcüğü sıfatsız kullanamam, Sayın Bayın adını yazın, Google amcaya yalanlarını, dün dediklerini bugün inkâr ettiklerini sorun, yemin ederim hepsini okuyamazsınız; çünkü enerjiniz, sabrınız ve zamanınız yetmez. .
Şimdi, sormalıyım: Bu yazdıklarım ve buraya sığmayacak olan yazamadıklarım için öfkelenilmez mi? Öfkelenilince de düşünceniz sekteye uğramaz mı?
A.Ümit Aloğlu
14.02.2024, Kuzucubelen.