Yusuf Akçura, “Üç Tarz-ı Siyaset”inde Osmanlıcılık, İslamcılık ve Milliyetçilik kavramlarını tartışırken “Bu üç siyasetten hangisinin yararlı ve kabil-i tatbik (uygulanabilir) olduğunu…” sormuş; “Yararlı dedik; lakin kime ve neye yararlı? Bir toplumun çıkarlarının “neler” olduğu bizzat siyaseten belirlenecek bir sorun” olsa da bizzat bu soru, izlenen siyasetin, birilerine yararlı olsun diye izlendiğini anlatmaya yetiyor.
Bu bağlamda AKP’nin/ Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın izlediği / uyguladığı “tarz-ı siyaset, ” kimin/ kimlerin yararına? Toplumun çıkarlarının nelerden ibaret olduğu siyaseten belirlenecek bir sorun olsa da böyle bir soru bizi, diler dilemez, sınıf kavramına götürür. Söz konusu siyaset, hangi sınıfın yararına / çıkarlarına işliyor? İşçi, emekçi, yoksul, emekli, memur, dul, yetim, ev kadını, genç ve işsizlerin yararına mı, yoksa sermayedar, kapitalist tüccar, fabrikatör (komprador burjuvazi) yararına mı işliyor?i Bu sorunun cevabı aranırken Sayın Erdoğan’ın sanayicilere söylediği şu sözler anımsanmalıdır: “Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı. Grev tehdidi olan yere biz. OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz.” Sayın Erdoğan’ın bu konuşmasının içine sıkıştırdığı şu sözler ise çok ironiktir: “Grev yok. Grev olmayınca işçinin hakkını veriyorsun, hukukunu gözetiyorsun demektir.”
Hakkını veriyorsun ama grev yapmasına izin vermiyorsun. Hukukunu gözetiyorsun ama anayasal haklarını kullanmasına izin vermiyorsun. Bu arada işçi fakirleşiyor, yasalarla tanınan haklarını kullanamıyor; buna karşın sermayedar, “Beşli Çete” adlandırmasıyla sembolize edilen çevreler, iktidar yakınları alabildiğine semiriyor.
Demek ki ülkede uygulanan siyaset, üst tabakanın, komprador burjuvazinin, saray çevresinin faydasına çalışıyor.
Pekiyi, işçi, fakir fukara, garip gureba, memur emekli, esnaf çiftçi, dul ve emekli neden oy veriyor bu siyasete?
İşte muhalefetin birbirini yemek yerine cevabını arayıp bulması gereken soru budur.
Bu sorunun cevabı bulunmadan,ve buna göre olitikalar üretmeden iktidara gelinemez!
A Ümit Aloğlu, 17.07.2023, Kuzucubelen