Bu yazının başlığı, "Komünizm Yıkıldı, ABD Ne olacak?" olabilirdi; ancak oradan Trump özeline gelmek yazıyı uzatabilir.
Bu kadarcık sözden bile anlaşılacağı üzere ABD'den ve Trump'tan söz edeceğiz, bu yazıda; Rusya penceresinden bakarak.
ABD ile Rusya, devletlerini oluşturan halkların etnik yapısı bakımından çok benzeşirler. Yani her iki devlet, "ulusal devlet olmamak" bakımından birbirinin aynısıdır. Bir ulusun, bir etnisitenin devleti değildir ikisi de. Her ikisi de kendini iki açıdan tanımlar:
1- kültür, 2- siyasal ideoloji
ABD, İngilizce konuşan, Kuzey Avrupalı, Protestan, çok etnisiteli bir kimliğe sahiptir.
Rusya, Rusçayı ortak dil haline getirmeye çalışan, çok dinli, çok etnisiteli bir kimliğe sahiptir.
Özellikle "Soğuk Savaş"tan sonra ulusal kimliklerin öne çıkması bu iki süper gücün yumuşak karnını ortaya çıkarmıştır. Rusya'da Komünizmin yıkılmasının ardından Japon düşünür Takeshi Umehara, "Komünizmin toptan çöküşü ve Sovyetler Birliğinin dramatik yıkılışı, modernliğin ana akımı olan Batı liberalizminin çöküşünün habercisidir. Yıkılan Komünizme alternatif olmaktan çok uzak ve tarihin sonunda hüküm süren ideoloji olarak, liberalizm de düşecek olan domino taşıdır" demişti.
Bu sözlerin arkasında gizlenen, etnikçiliğin- ulusalcılığın zaferini müjdelemek olduğu kadar kendini hep karşıtlarıyla var eden ABD'nin ayakta durmasını sağlayacak koşulların ortadan kalktığını duyurmaktır.
ABD, Avrupa monarşilerinin karşıtlığı ile var olmuştur.
ABD, Avrupa emperyalizminin karşıtlığı ile yaşama olanağı bulmuştur.
ABD, Faşizmin karşıtlığı ile ideolojik üstünlük sağlamıştır.
ABD, komünizm karşıtlığı ile dünyaya yayılma olanağı bulmuştur.
Kısaca ABD, daima, kimliğini şekillendirmesine yardımcı olacak bir düşman bulmuştur.
ABD'li bir halk düşünürü olan Rabbit ANESTRON, "Eğer 'Soğuk Savaş' olmaz ise Amerikalı olmanın anlamı nedir?" diyecektir.
Şimdilerde, "Soğuk Savaş" bitmiş, ABD, dünyaya yayılabileceği kadar yayılmış, karşısında bir güç kalmamıştır. Bu durumda zavallı Trump, nasıl başkanlık yapacak? Bu adamcağızın hükümeti Kuzey Kore sorununu çözmek için diyalog ararken kendisinin savaş kışkırtıcılığı yapması, Dünyaya silah pazarlaması, İran'a -gözlemciler sözleşmelere uyuyor dediği halde- nükleer savaş araçları yapıyor suçlamasında bulunması, herkesi azarlaması, ABD'liler anlamıyor görünse de, bu tarihi misyon gereği var olma çabasıdır.
Trump bilmiyor mu liberalizmin düşmansız büyüyemeyeceğini, gelişemeyeceğini; kısaca yaşayamayacağını!!!
Ahmet Ümit Aloğlu