"Evet"çilerin devletin bütün olanaklarını kullandıkları, referandum konusunda halkı bilinçlendirmek gibi referandumların meşruiyetinin birinci koşulunu yerine getirmek yerine Gobels metotlarını kullanmaları, yalanlar söyleyerek muhalefeti yalancılıkla itham etmeleri, halkın duyarlıklarına hitap ederek kitleyi yönlendirmeleri bir yana tutulursa referandum süreci sona erdi.
Elimizde ortadan ikiye ayrılmış bir halk kaldı.
Şimdi iktidarın bu "bile isteye" yaptığı parçalanmayı yeniden birliğe dönüştürmesi gerekiyor.
Öyle görünüyor ki böyle bir niyetleri yoktur; hatta parçalamayı sürdürecekler. CB'nin halka hitabında konuşması, "bunlar" diye muhalefeti ithamla başladı.
Muhalefet bu referandumda doğru politikalar uyguladı. Süreç üç tip insan doğmasına neden oldu:
1- İçtenlikle ülkenin geleceğini inşa etmeye çalışanlar.
2- Söze, "Bu halk" diye başlayan tembel, kendini bir şey zanneden elitistler.(Hep vardı bunlar)
3- Referandum sonuçlarını okumaya çalışan, bundan sonra ne yapılmalıdır, sorusuna cevap arayanlar.
Birinci guruptakilerin çoğu CHP ve MHP sempatizanı ve sivil toplum kuruluşlarında görev alan yurt ve ulus severlerdi.
STK'lardaki gönüllüler yarının politikacılarının kimler olacağına dair fikir verecek yetkinlikteydiler.
İkinci guruptakiler kalıplaşmış fikirleri ve tembelleşmiş bedenleriyle referandumun böyle sonuçlanmasında payı olan sorumsuz; ama gevezelerdi.
Üçüncü guruptakiler Türkiye'nin geleceğini hazırlamak isteyenlerdi.
Yarınların sorumluluğu onlardadır.
Onlar, %48.6'nın ne demek olduğunu doğru okuyacak, doğru değerlendireceklerdir.
Onlar, Elazığ, Erzincan, Bitlis, Bingöl, Muş hattının etnik ve kültürel yapısını iyi incelemek zorunda olduklarının bilincine varacaklar, o hat için doğru politikalar üreteceklerdir.
Onlar, Urfa,Erzurum, Malatya, Sivas, Konya, Isparta, Adapazarı, Afyon gibi illerle Karadeniz şeridi için yeni, çarpıcı, şok etkileri yapacak, açık ve anlaşılır, belki de ağırlığı AKP zihniyetinin dini politikaya alet ederek dinin kendisine, mütedeyyin Müslümanlara zarar verdiğini de içeren politikalar üreteceklerdir.
Onlar, hayatın gerçeğinin ekonomiyle şekillendiğini unutmadan yalanla dolanla, borçla hayatiyetini sürdüren ekonomi yerine üretken, yüksek teknolojiye dayalı, artı değerleri olan bir ekonomi ikame etmenin yollarını bulacaklar, onun nasıl hayata geçirileceğini anlatan politikalar üreteceklerdir.
Onlar, bugünden başlayarak bir tek dakika bile kaybetmeden 2019 seçimlerine hazırlanacaklar, referandumdan edindikleri deneyimleri, referandumda karşılarına çıkan engelleri nasıl aşabileceklerini de belirleyerek/ yani kendi deneylerinden yararlanarak çalışacaklardır.
Onlar, gelecek için yürürken her seçim sonrasında görülen parti içi kaynaşmaları dikkate almayacak; hatta o tür iç mücadeleleri engelleyerek PART İLİ olmanın bilinci ve sorumluluğu ile izlenecek politikaları tabandan üretmenin yollarını bulacaklardır.
Onlar gördüler ki halkın örgütleri ve tabanıyla ittifaklar kurarak politika yapmak başarının şartıdır. Ulaşılan rakamlar gösterdi ki örgüt çalışırsa, doğru politikalar üretilirse, üretilen politikalardaki eksikler giderilirse %48.6 da aşılabilir.
Onlar bilincine vardılar ki önümüzdeki 18 ayda yeterince çalışırlarsa yeni bir cumhurbaşkanımız olabilir.
Ahmet Ümit Aloğlu