Osmanlı meraklıları bilir; Osmanlı tarikatlar, şeyhler, veliler, dervişler, abdallar, sufiler, suhdeler, danişmendiler, du'â- gu'lar ... elinden daha kuruluşundan yıkılışına kadar; en çok da yükseliş devrinde çok çekmiştir.
En çarpıcı olanı, İstanbul'un fethinden sonra Akşemseddin'in, öğrencisi Fatih'e, fethin "evliyanın eseri" olduğunu söylemesine karşılık Fatih'in cevabıdır ki bu, devletle bu sınıfın çekişmesinin en çarpıcı yansımasıdır: "Bu şehir kılıcımla alınmıştır."
Sürtüşme otoriter, konumunu ve ne yaptığını bilen, devleti imparatorluğa dönüştüren, kanun koyucu sultandan sonra iyice büyümüştür.
Osmanlı dönemi isyanlarını inceleyenler , hanedanın halk gözünde otorite ve egemenliğini meşrulaştıran etkin aracın bu dervişler takımı olduğunu; bunların, hükümdarın egemenliğine tanrısal desteği ( te'yid-i ilâhî'yi) sağladığını görürler. Bu nedenle hanedan, onlara tavizler vermiştir: beratlar, ulufeler vermiş, ikramlarda bulunmuş zaviyeler yaptırmış; bunlarla yetinmemiş, kendilerini halka "veli, ermiş" gibi göstermek zorunda kalmışlardır. Örneğin II Bayezid topluma "velî" olarak sunulmuştur: Firdevsî-i Rumî, eserine Kutbnâme adını koymuş, padişahı kutb-i aktâb olarak tanıtmıştır:
Kutb-i aktâb olalı Şeh Bâyezid
Bahr u berde hark u gark oldı yezid
****
AKP'nin kafası 1300'lerden 2016'lara gelemediği için dün, Fetullah Gülen hareketine tavizler vermiş, iktidarın nimetlerinden yararlanmasını sağlamıştır. Fethullah Gülen hareketi FETÖ'lüğe soyununca araları açılmış nihayet yaşadığımız günlere gelinmiştir. Ne var ki kafa oralarda kaldığı için FETÖ/PYD ile savaşıyor gibi yaparken bir yandan da diğer tarikatlara ön verilmiştir. Çünkü bugünkü iktidar da partisinin, halk arsındaki tanrısal desteğini onların sağladığını sanmaktadır.
Oysa biz, Atatürk'ten öğrendik ki, "Bu tarikat mensupları iktidara gelir halk bizden yanadır derler,halka gider, hükümet ,bizim sözümüzden çıkamaz derler; onlara dirsek gösterirseniz kaybolurlar."
Osmanlı'da da tarikatların dağıtıldığı, dervişlerinin- abdallarının- sufilerinin asıldığı dönemler olmuştur. Galiba en ünlüsü Velî , Kurtb-i aktab II. Bayezid'in Edirne kadısına gönderdiği fermanla yaptırdığı idamlardır. Ancak bu idamlardan bir sonuç alamamıştır Osmanlı; çünkü bizzat hanedan tarikatçıdır, bir yandan kendisine karşı gelenleri astırırken diğer yandan kendisini yüceltenleri dünya nimetlerine gark etmiş, bir süre sonra d abu kendisini övenlerle uğraşmıştır...
Günümüz iktidarı da aynı mantık içinde görünüyor.
Korkarım ki bu Türk devletinin sonu da... Allah ağzımdan alsın!
Ahmet Ümit Aloğlu