Afganistan sorununa da her olayda olduğu gibi bize telkin edilenlerin penceresinden bakıyoruz:
Ya iktidarımızın beklentileri açısından,
Ya kapitalist Dünyanın çıkarları açısından,
Ya sekülerlerin yaşam anlayışından,
Ya Dünyaya İslam penceresinden bakanların değer ölçülerinden baktık; fakat bir türlü Afganistan’a ve Taliban’a empati yapamadık.
Taliban ne yapmak istiyor, Afgan halkının neye ihtiyacı var gibi sorular bir türlü gündeme gelemedi, dolayısı ile cevap bulamadı.
Bu sorulara cevap ararken de ya iktidara ters düşülüyor ya da Dünyaya iyice at gözlüğünden bakan Doğu Perinçekçilerin sığ görüşleriyle örtüşmek tehlikesine düşülüyor.
Burada yapmak istediğimiz, ne Taliban’ı olumlamak, ne de Taliban düşmanlığını körükleme değil, Afganistan ve Taliban sorununa, bir sosyal hadise olarak bakmak ve anlamaktır.
Afganistan’ın demografik yapısını anlamak için bu coğrafyada yaşayan halkın etnik ve kültürel yapısını; halkların devlete bakışını ve devletle ilişkilerini bilmek gerekiyor.
Hepimizin bildiği üzere Afganistan halkı (Maalesef Afgan halkı diyemiyoruz) uluslaşma sürecini tamamlayamamış, hala kabile/ klan halinde yaşayan insanlardan oluşmaktadır. Bu yamalı bohçanın en büyük kesimi (%40/%42) Peştu denilen kabiledir. (Taliban bir Peştu örgütlenmesidir.) Peştulardan sonra en büyük nüfusa Tacikler sahip: %27. Hazarlar ve Özbekler %9’ar, Türkmenler, Beluciler ve diğerleri de %15 civarında bir nüfusu oluşturmaktadır. Sadece bu demografik yapı bile Afganistan sorunlarının bir aynası olabilir.
İnanç sistemi daha mütecanis (Sünni Müslümanlar: %80. Şii Müslümanlar %19) görünse de İslam’ın çok farklı yorumları ve bu yorumların getirdiği tarikat ve cemaatlerin birbirlerinin boğazını kesmeye hazır hallerini akılda tutmak gerekmektedir.
Dil de etnik yapıya uygun bir dağılım göstermektedir:
Resmi dil Peştuca’dır. İlginçtir ki bütün Peştu kabilesi Peştuca’yı kullanmamaktadır; ancak %35’i Peştuca konuşmaktadır. Ülkedeki en yaygın dil, Afgan Farsçasıdır: %50. Özbekçe ve Türkmence %11, Belucice ise %4 civarında kullanılmaktadır. (Halkların eğitim düzeyi içler acısı düzeydedir.Erkeklerde %29, kadınlarda %14)
Afganistan’da her kabile, belli fiziki karaktere, belli anlamlar yüklemektedir. Oysa sosyoloji bize, insanların, fiziksel karakterlere göre değil, dil, din, ulus, tarih gibi kültürel etkenlere göre değerlendirilmesi gerektiğini öğretmektedir. İşte sorun da buradadır: Afganistan’da bu ölçülerin hiçbiri “değerlendirme kriteri” olacak düzeye ulaşmamıştır. Yani uluslaşma sürecini tamamlayamamış olan Afganistan halkları bu sürece, işte Peştuların vatanlarını yabancılardan, farklı terör örgütlerinden, suç şebekelerinden arındırmak istemesi, ülkeye “PEŞTUİSTAN” demeye çalışması ve kendilerine özgü bir İslam Emirliği kurmak istemesi bize Taliban örgütü aracılığı ile Peştuların uluslaşma sürecine girdiklerini göstermektedir.
***
Öyle sanıyorum ki yakın gelecekte Batı ve Doğu Dünyası Afganistan’a bu pencereden bakacaktır.
1 Rakamlar 2006 verilerine göredir. 2021’de durum daha karanlıktır; çünkü Talibanla devletin savaştığı yıllarda en büyük zararı eğitim görmüş, özellikle de kadınlar eğitimden, sosyal ve ekonomik hayattan uzaklaştırılmışlardır.
Ahmet Ümit Aloğlu