Abdullah Toroslu Öğretmenim bilir, sözcükler bizim onlara verdiğimiz anlamları taşır. Hiçbirinin kendiliğinden taşıdığı bir anlamı yoktur. Belki bileşik sözcüklerin, sözcüğü oluşturan öğelere verilmiş/ yüklenmiş anlamlar nedeniyle zihinde birer çağrışımı olduğundan söz edilebilir.
Ama bu giriş uzarsa yazının öznesi Toroslu'dan uzaklaşabiliriz, öze dönelim.
Toroslu, sözcüğe yüklediğimiz anlam boyutunda bir kahramandır; silahı kalem, bir kahraman.
Kahraman sözcüğünün zihinlerde yarattığı çağrışım biraz efsanelerle süslenmiş, vatan- millet motifleriyle bezeniş, yiğitlik - mertlik kavramlarıyla donatılmış bir anlamı vardır; ancak sözcüğün anlam boyutu artık epeyce değişti. Çağımızda kahraman, evine ekmek götürebilen emekçidir, ölümcül hastasına yaşama umudu veren doktordur, ulusal değerlerini şovenizm batağına düşmeden, evrensel birer değer olarak korumayı başarabilen aydındır, kimsenin el atmaya tenezzül etmediği, hiçbir rantsal değeri olmayan fakat ulusları ulus yapan değerleri korumaya çalışan fedakar araştırmacı, yüreği yurt, insan ve ulus sevgisiyle dolu yazardır.
Çağımızda ekmek aslanın ağzındadır sözü, neo-liberal kapitalizmin acımasızlığını anlatmaya yarasın diye "ekmek aslanın midesinde" şeklini almıştır. Evet; ama ulusların yarınlarının inşasında ekonomi kadar; belki de daha önemli değerler vardır ve onlar, korunmalıdır. Korunmazlarsa yozlaşan toplum, giderek toplum olmak vasfını kaybeder.
Kimilerine göre bunlar, ekonomi gibi, bilişim gibi, teknoloji gibi değerler yanında önemsiz unsurlardır; fakat sosyolojinin verileri bize gösteriyor ki bu önemsiz gibi görünen, fakat ekonomiden, bilişimden, iletişimden, silahtan ve benzeri çağımızın önemsediği değerlerden çok da önemli olan bu değerleri koruyanlar, ulusların yarınlarına çok daha önemli yaşatıcı güçler taşımaktadırlar.
Yüksek, sarp Toros dağlarının çocuğu Abdullah Toroslu, tanımlamaya çalıştığım kahramanlardan birdir.
Mersin'e ilk geldiğim yıllarda (1971) tanıdım, arı gibi çalışkan, 1935 doğumlu bu genci. Şimdilerde, 2018'lerdeyiz, hala bir kültür işçisi olarak gerçekten kahramanca, bir ulusu ulus yapan değerleri derlemeye, onlara yaşarlık kazandırmaya, onları bilinçlere taşımaya çalışıyor.
Neler yaptıklarını Semihi Vural Bey, Sevgili Öğretmenimiz Toroslu'nun "Yöremiz Efsaneleri" adlı çok değerli eserinin arka kapağında vukufla ve etkileyici bir dille anlatmış; ben sadece eserlerini anarak kendilerine olan saygımı ifadeye çalışacağım:
1 - Karacaoğlan(Yaşam Öyküsü)
2- Yöremiz Efsaneleri,
3- Bunları Biliyor musunuz?
4- Kılavuz Dilbilgisi,
5- Yazım Kılavuzu
6- Türkçe Sözlük,
7- Gılgamış Destanı
8- Halk Masalları,
9- Deyimler Öyküsü
Bir de çocuklar için yazdıkları var:
1- Öğretmenimden Masallar
2- Çocuklara Mevlana
Bunlar benim bildiklerim, eminim bilmediklerim ve henüz yayınlanmamış olanlar da vardır.
Burada ayrıca belirtmeliyim, Türkiye'mizde ağıt geleneği, yöresel edebiyatın oluşmasında önemlidir. Hemen her yörenin ağıtları derlendi; ancak, Mersinliler Mersin'e sahip olmadıkları için, Mersin ve yöresi ağıtları derlenmemiştir. Bu hazine yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Değerli atom karınca Abdullah Toroslu Hocam, bu yaşta, bu konuda da çok ciddi çalışmalar yapmaktadır. Çalışmalarını fazla gecikmeden, başarıyla bitirmesini, ulusumuza kazandırmasını, kahramanlıklarına bir yenisini eklemesini diliyorum.
***
Bütün çalışmalarınız için sizi tebrik ediyorum, minnet ve saygılarımı sunuyorum Abdullah Toroslu Hocam; ulusları yaşatan kahramanlar, sağdan soldan çaldıklarına kılıf hazırlayanlar değil, siz ve sizin gibilerdir. İyi ki varsınız. Ellerinizden öpüyorum.