Sevgili Ü…
Şiirin Sultanı,
Benim Ecem,
Bugün sana genç bir kadın şairden, Gülçin Yağmur Akbulut’tan söz edeceğim.
Gülçin Hanım Elazığlı. Orada doğmuş. Üniversiteyi orada, Fırat Üniversitesinde okumuş. İlk girdiği işte, Aile ve Sosyal Politlalar Bakanlığına bağlı bir kuruluşta çalışıyor. Hani derler ya “çocukluktan beri…” Gülçin Hanım da çocukluktan beri şiirle uğraşmış, şiir yazıyor. Ülkemizde ne kadar dergi çıkmışsa çıkıyorsa hepsinde şiirleri yayınlanmış, yayınlanıyor. Ben, kendilerini bir iki dergide görmüştüm; ama içime sinmemişti o dergilerde okuduklarım. En son “Yeni Gelen”de rastladım. Pek sevdim. Eh, sevince de ana kural gereği seninle paylaşmak istedim.
Şiirlerine geçmeden iki şey söylemeliyim: Biri şiirlerinin birçoğunun bestelendiğidir. Diğeri, şairemizin adına birçok antolojide rastlandığı, daha çok da sosyal konulara ağırlık verdiği için sol eğilimlilerce beğenildiğidir.
Son cümlemi de yazıp şiirlerine geçeyim: Ara sıra denemeler de yazıyor Gülçin Hanım; ama o dalda henüz bir kimlik kazanabildiğini söyleyemiyorum.
Şiirleri:
ESMER DENİZ
Dudağının kenarından
sözcükleri kuşanıp da
kuşlar havalanıyor
Gözlerin diyorum
en çok masal birikmiş
o zeytin ormanlarında
Hangi yalnızlığı anlatsam
bağrımdaki çorak dağı
nasıl tanımlasam
Gecesi gündüzü olmayan
esmer bir denizin secdasıdır
olur olmaz dillenen
Çılgın suların deltasında
kıyısızdır bütün saatler
aşk eksilmez gönlümden
BAHAR SOFRASI
Sevda masalları
dinlemekten yoruldum
içinde dinleneceğim
gözlerini arıyorum
İlksiz bir ırmağın
sularında damlayım
kıyıların selamını
bağrıma basıyorum
Hüzünlerle geldiğim
karanlığın tünelinde
dolunayı bekliyorum
hayatın türküsüyle oyalanıp
baharın sofrasına
akıyorum kendimce
Gökyüzü dönüyor
başımın üstünde
yeryüzünde tutunacak
bir dal arıyorum
akşamın bahçesinde
Pamuktan bulutlarla
sarmalayıp yaralarımı
gök avlumda
çiçekler açan
mavi bir yol çiziyorum
biraz çakıl
biraz toprak
BEYAZ GECE
Şiiri kadife dizeli,
afife sevgilim!
Yüreğine talibim.
Beyaz bir gecede gel ki
mümkün olmasın benden gidişin.
Ay doğunca gel mesela...
Kelebeklerin hercaisi
tenine değince gel,
yağmurlar iplik iplik yağınca gel.
Gözleri uykulu,
fulya kokulu sevgilim!
Dileğine talibim.
Güneş küsünce gel bana
Gökyüzü yıldızlarını asınca gel
Fecrikazibe kanmadan,
serçelerin sesince gel.
Karayel denizden esince gel.
Gelirken cebinde umut getir
Gözlerinde lila karanfil
Arasında mısra sakla ki iki dişinin
Tasası düşmesin içime benden gidişinin
DAĞ RÜZGÂRI
Çiseleyen güz yağmuru
gibisin yüreğimde
alacakaranlıkta son yıldız
dipsiz kuyularda ışığımsın
Kuşları uyanmadan göğün
mavileri kuşanıp geliyorsun
güneşe açılan bir kapı
dağlara giden yolumsun
Öksüz bir şadırvanın suyu
gibi akıyorum sersebil
dünden bugüne, bir başıma
yol eyliyorum hiçlik menzilini
Ah, şu rüyalar da olmasa
çölü gülşen sanacağım
bir mumun alevinde
hayatın ipine nasıl sarılacağım ?
Yeter mi bu kadar şiir?
Elbette yetmez ama yormak istemem seni.
Başka şiirlerini de okumak istersen, ya ya da söyle derleyip yazarım sana.
Şimdilik hoşça kal.
Sevgimde kal,
Şiirde kal,
Şiir kal.
A.Ümit Aloğlu, 25 Eylül 2023, Kuzucubelen