Osmanlı tarihçileri, imparatorluğun gerilemesini ve hatta yıkılışını İslamî kurallara uyulmamasına, şeriatın uygulanmamasına bağlar; ülkenin kurtuluşunu da şeriata sadakatle uyumda ararlar. Onlara göre dine bağlılık azalmış, örf ve şeriata uyum ortadan kalkmış, tagayyür ve fesati almış yürümüş, yerine Batı'nın değerleri egemen olmuş, bu da bizi batırmıştır diye özetleyebileceğimiz görüş, ta 16.YY'dan itibaren temcit pilavı gibi tekrarlanmıştır.
Ne kadar komiktir ki günümüzde de bazı çevreler, benzer görüşlerle Osmanlı özlemi içindedirler. Modern tarihçiler, örneğin bunların piri diye bilinen, Bernard Lewis'in "Bütün zamanların tarihçisi" dediği Halil İnalcık Hoca, birçok makalesinde ve "Osmanlı İmparatorluğu(Klasik Çağ)"ii adlı eserinde de ısrarla anlatmaktadır ki İmparatorluğun yıkılışının nedeni, ne şeriatın uygulanmaması, ne Batı taklitçiliği; hatta ne de sadece Batı her alanda (bilimde, teknolojide, sanayide, ticaretti...) hızla ilerlerken bizim bütün bu alanlarda geri kalmışlığımızdır. Evet bütün bunlar ciddi etkenlerdir; hatta ordumuz, daima teknolojinin öncüsü olmuştur; ancak bilimsel ilerlemenin hızına asla ulaşamadığımız için geri kalmak mukadder olmuştur. Bu, elbette İmparatorluğun gerilemesinde ve hatta yıkılmasında temel nedenlerden biridir. Bunlara göre asıl neden Osmanlı kurumlarının, örneğin kul ve timar sisteminin bozulmasıdır. Çünkü imparatorluğun "bütün toplumsal ve politik yapısını" kul ve timar sistemi belirliyordu. Kul ve timar sisteminin bozulması sistemin dağılması yanında reayanın hükümete ve askerlik sistemine girmesiyle devletin temel geliri olan tarımın gerilemesi , devletin gelirlerinin azalmasına neden olmuştu. Devlet, askerin ücretini, savaşların giderlerini karşılayamaz duruma düşmüştü. Devletin giderlerini, askerin ulufesini ve savaş giderlerini karşılamak için konan cizyenin akıl almaz oranlara çıkarılması ve "avârız" adlı vergilerin çoğaltılması, vergilerin nakden alınması gibi asıl sorunu çözemeyen önlemler maalesef işe yaramamış, tersine yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.
Bunlara, Osmanlı bürokrasisinin din ve politik üstünlüklerine - körü körüne - inanmasını, dış dünyaya gözlerini kapatmasını da eklersek Osmanlının yıkılış nedenlerini böyle kısa bir yazı için özetlemiş oluruz. Biraz dikkatli bakınca, hayretle görülmektedir ki günümüz iktidarının devletimizi Osmanlı devletinin son yıllarındaki gibi yönettiğini görmekteyiz. Devletin temel kurumları tahrip edildi, işlevsizleştirildi. Ekonomi, üretimden uzaklaştı, reaya ve mütegallibenin yerini alan yandaş firmaların çıkarlarını gözetmek için her türlü idari tedbir alınır oldu ( Örneğin ihale sistemi kaç yüz kez değiştirilerek adrese teslim haline getirildi), vergiler halkın dayanamayacağı düzeylere ulaştı. Rüşvet, yolsuzluk had safhaya geldi, Sayıştay 2018 raporuna göre rüşvete, israfa, yolsuzluğa bulaşmamış bir tek kurum yoktur ülkede.
Yani?
Görünen köy, eğer biz vatandaşlar olarak önlem almazsak, kılavuz istemez hali oluşmuştur. Yanlış mı düşünüyorum ?
******
Ahmet Ümit Aloğlu
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
tagayyür ve fesat= başkalaşma ve bozulma
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu- Klasik çağ, YKY. 22. baskı, 2016. İst.