Sular hep aktı geçti,
Kurudu vakti geçti,
Nice han nice sultan,
Tahtı bıraktı geçti,
Dünya bir penceredir,
Her gelen baktı geçti. Yunus EMRE
İktidarlar nasıl sona erer sorusu, her kötü yöneten, bıkkınlık veren iktidara karşı oluşuyor insan beyninde. Örneğin CHP’nin, kurucu, kurtarıcı, devrimler yapan, bir cemaatten millet yaratan, ülkeye bilimi, teknolojiyi, eğitimi, yüksek öğretimi, demokrasiyi getiren, yurdu Demirağlarla ören, fabrikalar, atölyeler yapan, güzel sanatlarda olağanüstü gelişmeler sağlayan, opera, konservatuar kuran, müzeler oluşturan, liderliğinde savaşlar kazanmış, ulusunu II. Dünya Savaşına sokmamayı başarmış bir politikacı bulunan parti neden iktidarı kaybetti?
Bu sorunun cevabını, Demirel’den öğrendiğimiz sözde buluyoruz:
Birinci Dünya Savaşında genç nüfusunu kaybetmiş olan halkımız, II. Dünya Savaşında, savaşa girmesek de girmek zorunda kalırsak düşüncesiyle aldığı önlemler nedeniyle iyice savaş yorgunu olmuştu; bitkindi, bezgindi. Tarım, susuzdu; ilkel metotlarla yapılıyordu. Köylü tarlasını, bir çift öküzü olmadığından öküzünün yanına kendisi koşularak sürüyordu. Köylerde yol, su, elektrik yoktu. Yoksulluğun boyutunu anlatması bakımından şu söz yürek yakıcıdır: “Öyle ki yamalığı dikecek iplik dahi bulamıyordu, buna karşın açlık, sefalet, halkı kırıp geçiren salgın hastalıklar vardı.” 1 Devlet, ülkeyi kalkındırmak hevesiyle ağır vergiler alıyordu. Köylü 75 kuruşluk vergisini ödemek için tek ineğini satıyor, günlerce yol yapımında angarya çalışıyordu.
Bunlara bir de işin inançsal boyutunu ekleyelim: Muhafazakârlaştırılmış halkımız, din- devlet ilişkilerinde yapılan yeniliklerden rahatsızdı; ezanın Türkçe okunmasını, lakliği içine sindiremiyordu.
Toprak reformuna muhalif partililerin kurduğu DP, halka ilginç vaatlerde bulunuyordu. Vaatleri yapmadan müfettişleri aracılığı ile ülkeyi tarıyor, durum ve ihtiyaç tespitleri yapıyor, ona göre politikalar üretiyordu. İllegal varlığını sürdüren tarikatların şeyhlerini, Alevi Dedelerini partiye çekiyor, politik çalışmalarına onları katıyor, insanlara yol, elektrik, iş, aş, ekmek, ezanı Arapçaya döndürmek ve demokrasi vadediyordu.
Seçimleri büyük oy farkıyla kazandı.
Günümüze gelirsek. Günümüz o günlere ne kadar benziyor! Ülkede açlık, yoksulluk, haksızlık, hukuksuzluk, pahalılık, işsizlik, baskı, demokratik -Anayasal- haklardan mahrumiyet kol geziyor. Devletin, tarikatların, dinî vakıfların ve derneklerin kontrolüne bırakılması ise ayrı bir sorun olarak yaşanıyor.
Eğer muhalefet, dün DP’nin yaptığını, çağımızın imkanları ve görüşleri doğrultusunda yapabilirse DP’nin aldığı sonucu alabilir.
Yunus Emre yalan söylemez.
A. Ümit Aloğlu
-------------------------------------------------------------------------------------------------
1 Kelime Ata, Kızıldan Yeşile, Sol, Alevi, Alibaba Mahallesi ve Sivas’ta Dönüşen Siyaset, S. 75. Tekin Yayınevi,2021, İstanbul,