Mahalle Kahvesi
Bir Konuğumuz Var
Mersin 50 yıldır görmediğimiz kadar soğudu bu bahar. Mart halkın söylencesinde olduğu üzere kapıdan baktırıyor. Tarımı , bahçeciliği bıraktığımızdan artık evlerimizde kazma kürek yok; Orman İşletmesinden emek verip derlediğimiz odunu para verip alıyoruz ama o da bitti. Bu baharın böyle çetin geleceğini hesap edip az yaksak iyiymiş. Hanımlar evde üşüse de biz erkekler Haşim’in kahvesinde sobanın başında kurtuluyoruz soğuktan. Onun odunu bitmedi; akıllı ve tutumlu adam, az az yaktı, söylenenleri, şikayetlenenleri dinlemedi ama işte bu soğuklarda odunsuz kalmadı. Kahveye doğru yürüdüm. Sobaya yakın bir yer bulabilirsem, bir de sıcak kekik, gel keyfim gel!
İçeri girdiğimde hemen gördüm Mustafa Beyi. Kendilerini okul müdürü olduğu zamanlardan tanırdım. Emekli olunca bir siyasi partide çalıştı, eler yapabildi bilmiyorum ama partisine yararlı olduğundan eminim.
Böyle karşılaşmalarda adettir, hal hatır sorulur, biz de öyle yaptık. Haşim’i çağırdım, ne ikram edebilirim size, dedim. İki kekik söyledik. Kekikler gelmeden dayanamadım sordum,
- Hocam. Konuğa niye geldin denmez ama bir yardımım olabilir mi diye soruyorum. Hayırdır, buralarda ilk kez görüyorum sizi.
- Sormasan da söyleyecektim. Bir gözlem yapmaya çalışıyorum. Muhalefet partileri çalışıyor. Elektrik üretiminden tarımın yeniden canlandırılmasına dek hemen her konuda üç beş maddelik çözümler öneriyor. Kimi konularda devletleştirmelerden, parlamenter demokrasinin yeniden inşasından, helalleşmekten söz ediyor.
-Halkımız dikkatle izliyor bunları hocam.
- Tahmin ediyorum ancak ben, bunların somut bir getirisi olmadığını, vaatlerin, söylemlerin halkı fazla etkilemediğini düşünüyorum. Bazı arkadaşlar benden farklı düşünüyor. Halkın olanı biteni anladığını söylüyor. Birkaç mahalle gezmeyi gezip halkın ne düşündüğünü anlamaya çalışacağım.
- Bizim mahalleden mi başlıyorsunuz, yoksa gezdiğiniz mahalleler oldu mu?
-Buradan başlıyorum.
-İyi soralım halkımıza, anlarız şimdi, dedim, sesimi biraz yükselterek Mustafa Beyin düşüncesini özetledim kahve erkanına. Herkesin yüzü Mehmet Emmi’den tarafa döndü. Mehmet Emmi, hafiften sesini temizledi.
- Mustafa Hoca Diyarbakır’ı görmüş mü? Dedi.
- Herkes gibi ben de televizyonlardan izledim, dedi Mustafa Bey.
-İzlememişsin Hoca, izlesen bu kışta kıyamette mahalle mahalle gezmezdin, sorunun cevabını bulur, rahatına bakardın.
-Anladım, demek istediğinizi anladım Mehmet Emmi, dedi Mustafa Bey. Kekiğinden bir yudum daha alıp bardağı masaya korken bana,
- Kekik için teşekkürler, bana müsaade, dedi.
Kendisini uğurlamaya çıktım, arabanın yönünü evinden tarafa döndürdü, gitti.
Ahmet Ümit Aloğlu