Özgür Mumcu, Cumhurbaşkanının askeri endüstriyel kompleksi de dahil edecek şekilde sağın tek merkezde toplanması meselesini çözümlemesine ilişkin bir köşe yazısı yazdı. Ataol Behramoğlu bu yazıdan yola çıkarak konuya ilişkin düşüncelerini yazdı. Özgür Mumcu, bunun üzerine konuyu biraz daha açıklık getiren bir yazı kaleme aldı. Bu yazısında, Yar. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’ın -bence de çok dikkate değer- “Üçüncü Halkçı - Demokratik Atılım Çağrısı” adlı makalesine atıfta bulundu. Sayın Yıldırım, o yazısında 1908’den 1923’e uzanan halkçı ü demokratik çabalarının birinci; 1960’tan 12 Eylüle kadar yaşana solun yükselişini, halkçı-demokratik atılımın ikinci aşaması olarak değerlendiriyor. Bugün bir üçüncü atılıma ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Düşüncesini, strateji olmadan programın işe yaramayacağını belirttikten sonra ve –“ayrıntılar tartışılmalıdır” gibi demokratça bir öndeyi de ekleyerek şöyle ifade ediyor, (özetle):
“İlk çare; hedef küçült, cepheyi genişlet. (…) Halkın önüne asgari programla çık, halkı birlikte örgütle. Asgari program Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunları etrafında en geniş zemini örgütlemelidir.
“Taşerona, güvencesizliğe, iş cinayetlerine, topraksız mevsimsiz tarım işçilerine, işsizlere seslenen bir sınıf içeriği ile ‘halkçılık” güncellenmelidir.
“Kürt sorununu, birlikte gönüllü yaşam formülü etrafında halkın rızasıyla demokratik yollardan çözmeyi görev saymalıdır.
“Halkçı-Demokratik Atılım stratejisi sosyal demokrat, Atatürkçü, merkez sol, merkez sağ, milliyetçi kitleler için azami program; sosyalist siyasetler içinse asgari program olacaktır.” Dedikten sonra ilgilenenlerin dikkatini çekmesi gereken bir açıklama ekliyor:
“Bu anlamda ikinci atılımda kaçırılan fırsat bu kez kaçırılmamalı, ‘Üçüncü Halkçı- Demokratik Atılım’da en geniş “halk iktidarı” etrafında bir araya gelinmesinin yolları aranmalıdır.”
Ülkemizin bir sorunlar yurdu haline geldiğini görmemek, ancak biat eden beyinler için mümkündür. Sorunların çözümü için demokratik çıkış yolları aramak ise aydınların, yurtseverlerin, insana ve insanlığa sevdalı olan herkesin birincil görevi haline gelmiştir.
Burada kim bilir kaç kezdir tek çözümün halkçı bir strateji ve halkçı bir programla halka ulaşmak, meydanlara inmek, sokağı doldurmak gerektiğini söylüyorum. Yar. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’ın yazısını, konuyu tartışmak isteyenlere bir başlangıç noktası alınabilirliği nedeniyle özetledim.
Meraklısının ilgisini çekeceğini umuyorum.
Ahmet Ümit Aloğlu