Neandertal insandan Homo Sapiens'e, onun geçirdiği yüz binlerce yıllık serüvene bakanlar insanoğlunun yürüyüşünün daima ileriye; yani iyiye, güzele doğru olduğunu görmüşler, söylemişler.
Evet insanlık gerilemez. Belki ilerlerken beklenmedik engellerle karşılaştığında duraklamaları, ileri doğru atlayabilmek için çekilmeleri olmuşsa da gerilememiştir; hep ileri doğru gitmiştir.
"Güneşi zapt edeceğiz
Güneşin zaptı yakın"
diyen şairimiz, bir yandan bu gelişimin sonsuzluğunu anlatırken diğer yandan insanın gelişimine sınır koymuştur. İnsanoğluna Güneş'i zapt emek yetmez; bütün evreni, bütün galaksileri zapt edeceğiz. İnsanlar bundan emin olmasa bir güneşin zaptı için hemen her saniye yeni buluşlar yapar mı? Bunca bilimsel verilere ulaşmaya çalışır, bunca teknolojik ilerlemeye imza atar mı?
***
İnsanın serüveni böyleyken ülkemde bir öykücü,
"Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!" (Sait Faik Abasıyanık)
demişti .
Çağdaşı bir öykücü de,
"Mutluluğun ya da mutluluk düşünün içimizde yaşıyorsa eğer, şiirini söylemeden, resmini çizmeden, türküsünü düzenlemeden edebilir miyiz? Bana öyle geliyor ki insanoğlunun gücünün dışında bu. " (Sabahattin Kudret Aksal) demişti.
Yani bu ülke, düşler, mutluluklar yaşayan, bunların öykülerini, şiirlerini yaratan, romanlarını yazan, resimlerini çizen/ boyayan, bestelerini yapan insanların yaşadığı bir ülkeydi. Bilimde hızla ilerliyorduk, sanatçılarımız, sporcularımız Dünyaca tanınıyordu. İnsanlığın yarışına katılmış, iyiye, güzele doğru koşturuyorduk.
***
Ya şimdi?
Savaş, terör, kan, gözyaşı...
İnsanoğlunun tarihine de doğasına da aykırı bu.
Bu böyle gitmez; bu duraklamayı da aşarız; emin olun'
Yeter ki bilime, aklın üstünlüğüne inanalım.
MERSİN KENT HABER