Şu aşı sorunu demokrat bir ülkede on iktidar devirirdi; bizde kimsenin kılını kıpırdatmadı.
Maske dağıtılamadı, kimse kılını kıpırdatmadı.
Halka yalan söylendiği açığa çıktı, kimse kılını kıpırdatmadı.
Süreç yönetilemedi, insanlar hastanelerde yer bulamadı, kimse kılını kıpırdatmadı.
Pandemi ile mücadelede başarısız olundu, Avrupa'nın en başarılı ülkesi olduğumuz söylendi, öğrendik ki Avrupa'nın en başarısız ülkesiyiz; Dünya ölçeğinde başarısızlıkta ikinci ülkeyiz; üçüncü, dördüncü sınıf diye bilinen ülkelerin bile gerisinde kalmışız; kimse kılını kıpırdatmadı.
Aşı bulundu (Hıfsızsıhha Enstitüsünün önemini yüreğimiz yanarak anımsadık) aşıyı bulanlar arasına katılamadığımız gibi bulunanı temin edemedik, Dünya'nın en sorunlu aşısını bize layık gördüler, Aşının sitesine giremiyoruz; kimse kılını kıpırdatmıyor.
Dünyanın en sorunlu aşısını bile bize yetecek kadar temin edemediler, bizi o sorunlu aşıya mahkum ettiler; kimse kılını kıpırdatmadı.
Kendilerine başarılı olduğu bilinen aşıyı aldılar (25. 000) doz. Kimse kılını kıpırdatmadı.
Aşı olunmaya başlandı, herkesten önce kendileri aşı oldu. Bu ayıptan utanılmadı, yurttaş olarak sıramı beklerim diyen Merkel, Kılıçdaroğlu gibi politikacılar örnek alınacağına , takdir edileceğine kınandılar; kimse kılını kıpırdatmadı.
Bana bir tek söz kaldı:
Politikacı dediğin de böyle olmalı. ------------------------------------------------------------------------------
Politik Zeka
Türkiyedeki politika anlayışı ve siyasi partilerimizin işleyişi dikkate alındığında, AKP, Davutoğlu’nu, onun yönetici kadrosundan birilerini, Babacan’ı, onun yönetici kadrosundan birilerini, Sökmenoğlu’nu ve onun yönetici kadrosundan birilerini aday gösterir miydi? CHP, Muharrem İnce’yi, onun partisinin kurucularından birilerini, Sarıgül’ü ve henüz kimsenin bilmediği parti yöneticilerini, Yılmaz’ın bizzat kendisini aday gösterir miydi? Bence hiçbiri aday gösterilmezdi, listelerin sonuna bile yazılmazdı adları.
Diyelim ki ön seçim yapsaydı partiler, bu arkadaşlar listeye girecek kadar oy alabilirler miydi partililerinden? Yani ağızlarıyla kuş tutsalar vekil olamazlardı; ama şimdi hepsi, seçim ne zaman olursa olsun, nasıl bir seçim yasası hazırlanırsa hazırlansın milletvekili olacaklar, katılacakları ittifakın adayı olarak. *** Buna politik zeka denmezse ne denir? ------------------------------------------------------------------------------
Bir Merd-i Kıpti Örneği Ne demiş şair: “Şecaat arz ederken merd-i kıptı sirkatin söyler.”
*** Abdülkadir Selvi, 13 gazetecinin köşe yazısına aynı başlığı koyduğu gün, bir toplantıda herkesin kendini savunduğunu görünce atmosfere uyarak söz alıyor ve diyor ki: “ Yarın (bugün) yazmam gereken yazı mailime düştüğünde şöyle bir göz gezdirdim. Abdülkadir dedim, şu vicdan yerine yürek yaz... Neticede taş vicdan diye bi şey yok, o taş yürektir. Beyefendinin dalgınlığına geldi heralde dedim... Ve tereddüt etmeden başlığı değiştirdim. İnanır mısınız, bunu yaparken hiç başıma bir şey gelir mi, acaba yaptığım bu çıkıştan dolayı bana bir şey yaparlar mı diye de sormadım kendime. Neden? Çünkü bu ülkede basın özgürlüğü var. Onun güveniyle... Ama bakıyorsunuz kimse benim bu cesur duruşum hakkında tek satır laf etmemiş. Basınımız maşallah yine 2 ya da 3 maymunu oynuyor...”
Okudunuz, anladınız değil mi, Abdülkadir Bey ne kadar cesur, ne kadar yürekli gazeteci, “vicdan”ı kaldırmış, “yürek” yazmış. Bunu yaparken hiç korkmamış, çünkü beyefendinin başlığı belirlerken bu ayrıntıyı gözden kaçırdığına inanmış, yaptığı bu değişiklikten dolayı başına bir şey gelebileceğinden korkmamış. Sayın Selvi’nin bu cesur davranışını, bu dik duruşunu ise maalesef kimse dikkate alp alkışlamamış. Tarihe tanıklık etsin diye yazıyorum, siz de tanıksınız!