Sayın Devlet Büyükleri,
Sayın Erbeb-ı Siyaset,
Bu mektubu yazmak zorunda hissettim kendimi; yazmasaydım duygularımı, düşüncelerimi içime atacaktım; oysa sağlığım buna müsait değil.
Sayın Büyüklerim,
Devlet adamı, boğazı ile dudakları arasının (ses aygıtının) dokuz boğum olduğunu bilen, sesini ve sözünü bu boğumların her birinde tartan, ölçen; ona göre kullanan adamdır.
Devlet adamı, öfkesini, kinini, sinirlerini kontrol eden, davranışlarını bu kontrolden sonra düzenleyen adamdır.
Devlet adamı, heyecanını, sevincini, kısaca tüm duygularını yerine, ortamına göre düzenleyen, ona göre davranışlar sergileyen adamdır.
Devlet adamı, kişisel duygularını, kişisel ilgilerini, devleti ilgilendiren konularda ve sorunlarda ötelemeyi bilen adamdır.
Devlet adamı, ulusuna, ulusun yetişmekte olan çocuklarına, gençlerine rol model olan adamdır.
Sizler, birbirinize ve bizlere seslenirken bazen sinirlerinize hakim olamıyorsunuz, duygularınızın etkisinde kalıyorsunuz. Coşuyor, ağzınıza geleni söylüyorsunuz; oysa bu tavırlar kısa vadede kimi fanatikleri tatmin etse de uzun vadede, yönettiğiniz tüzel kişiliğin –devletin- aleyhine sonuçlar verir.
Siyasi kimliğinize de gölge düşürür.
Atmış yıllık öğretmen kimliğimle arz ediyorum.
*************************************
Bir Soru
Arkadaşlar,
Bir söylem gelişti, her ağızda şu cümle: “Muhalefet çalışmıyor, ‘Salı Toplantıları’na saplandılar.”
İktidar kadar muhalefeti de izliyorum:
Genel Başkanlar halkın içinde. Meral Hanım kapı kapı dolaşıyor.
Partilerin ekonomik kurmayları vatan sathında geziyor.
CHP Genel Başkanı STK’larla, esnafla, çiftçiyle, kapıcılarla, kadınlarla, sanatçılarla vs vs. pandemi koşullarına uygun toplantılar yapıyor; zaman buldukça sokak sokak, cadde cadde geziyor; her konuda çözüm önerileri sunuyor.
Parti genel merkezleri, ülkenin geleceği için planlar, projeler üretiyor, sivil bir anayasa için çalışıyor; kısaca iktidara hazırlanıyor.
Ben, muhalefeti yetersiz bulanlara soruyorum:
Muhalefeti yetersiz bulmak hakkınıza saygım , bir de sorum var:
Ne yaparsa “YETERLİ” olacak muhalefet?
Sizin bir görüşünüz, öneriniz var mı?
************************************
Canlarım,
Bir süre buralardan uzak kaldım. Bazı dostlarım, sağ olsunlar, kaygılanmışlar bile.
Bağışlasınlar, bağışlayın.
Şimdi bir sorum var size: Ülkenin en önemli sorunu nedir?
İşsizlik mi, enflasyon mu, doların istikrarsızlığı mı, pandemi mi, pahalılık mı, bütçe açığı mı, bütçe açığı boyutlarına varmış faiz ödemeleri mi, şu yollara, hava alanlarına, köprülere, tünellere vs ödenen parlar mı?
Yanılmayın canlarım, bunların hepsi, bir iktidarın birkaç ay, bilemedin birkaç sene içinde çözebileceği sorunlardır.
Pekiyi asıl sorun nedir?
Ülkenin geleceğinin sahiplerinin ülkeyi terk etmesi, terk edemeyenlerin terk etme çareleri aramasıdır.
Onlar yurda sahip olmak istemez, yurt dışına kaçmak isterlerse kim sahiplenecek, kim sahip olacak ülkeye?
Bu soruyu düşünürken bu gençlere uygulanan akıl almaz, ilkellikten bile geri eğitim uygulamalarını da bir düşünün; nasıl sahip olunacak ve nasıl ilerletilecek bu ülke?
Ahmet Ümit Aloğlu