Arapça "aş" kökünden çekimlenen "ayş" sözcüğü İranî bir etkiyle "iyş- iş" biçiminde söylenir olmuştur. "Yaşam, yaşam biçimi, yaşamı zevkle geçirmek" demektir.
İşret, ziyafet, lüks yaşam demektir. Ayş ü işret( İş ü işret) bir arada kullanılır; içkili, sazlı sözlü, hatta temaşalı toplantı demektir.
Hükümdarların hayatında iki etkinlik çok önemlidir: Razm (rezm) ve Bazm (bezm) (savaş ve eğlence).
Ülkeyi yönetmek, çoğunlukla sultandan çok vezir-i azam başta olmak üzere vüzeranın görevidir. Görevin özü, savaşın ve eğlencenin finansını temin için vergileri toplamaktır.
Selçukname'de ne diyor: "Sultan rezmden sonra bir hafta bezm yaptı"
Bezmin en önemli üyesi şairlerdir. Şairler arasından meliku'ş-şu'arâ seçilir. Onun bezmde sunduğu gazel, o bezmin sembolü olur, sohbetin konusunu teşkil eder. Ona bir de ad verilmiştir: Şeydâlık.
Bezmin, oturuştan konuşmaya, gözünü kaldırmaktan lokmayı çiğnemeye kadar uyulması zorunlu kuralları vardır. Bezme herkes katılamaz. Sultanın musahip - nedimleri, zurefâdan (seçkin/ zarif olan insanlar) uygun görülüp davet edilenler... Bezme davetsiz girilemez.
Davetlilerin uyması gereken kurallar ve sakınmaları gereken davranışlar vardır. Örneğin hiçbir davetli, ikramları sunan gılmana, meclisin sâde-rû (sakalı çıkmamış delikanlı) hizmetkârına nazarı- şehvâni ile bakmamalıdır. Sözü uzatmak, esnemek, gaz çıkarmak, burnunu karıştırmak, latif olmayan sözler söylemek, sözü uzatmak, sarhoş olup hep aynı sözleri tekrarlamak, çirkin şakalar yapmak, uygunsuz biçimde oturmak ayıptır, yasaktır; kurallara uymayanların ölüme kadar varan cezaları vardır. (Örneğin bir sâde-ru'ya, sazendeye veya guyendeye göz diken olur; hele de bu çirkin davranışa bu hizmet ehlinden karşılık verilmişse böylelerine ölüm cezası bile verilirdi.)
İşretin en güzel yanı, sultanın söylediği bir dizeyi şairlerin beyte tamamlaması gibi eğlenceli birer kültürel etkinlik olması ve meclise katılan şairlerin şiirlerinin beğenilmesi, ödüllendirilmesidir. Şiiri beğenilen şaire 500 akçeden 5000 akçeye kadar ödül verilirdi; hatta bir şiir için bir köy veya kasabanın gelirlerinin bir şaire tımar olarak verildiği olmuştur.
Mecliste, bir şaire gazelinin şu beyti, veya kasidenin şu bölümü güzeldi demek hep ayıp sayılmıştır. Çünkü bu söz, akla, eserinin diğer beyitleri veya bölümleri güzel değildi fikrini çağrıştırır...
****
Bunları niye mi yazıyorum? Delilik işte! Bendeniz ne zaman sarayın musahipleri, sultanın nedimleri türeyecek diye merak ediyordum; geçenler bir gurup ehl-i sanat-ı nefise, Sarayı ziyaret ettiler, hamdolsun merakım zail olmaya başladı. Çünkü bu bir saray geleneğidir, gelenekler (örf) öyle kolay teşekkül etmez, kolay kolay da kaybolmaz. Bu gelenek canlanınca, (insan beyni böyle bir şey) geleneğe dair aklımda kalanları anımsadım, sizlerle de paylaştım, beğenmedinizse kendinizi okumamış sayın, çok da önemli şeyler değil yazdıklarım...
Ahmet Ümit Aloğlu