Yıllardır düşünürüm, insanlar neye göre oy verirler?
Neden A partili ya da B partili olurlar da C partili olmazlar?
İnsanların oyunu ekonomik durumları mı belirler, ilişkileri mi, yoksa ideolojileri mi?
Çoğu beyaz yakalının zannettiği gibi cahillikleri ya da inançları mı?
Çöp kutularında yiyecek arayan adam, hangi saiklerle kendisini o durumlara düşürenler için, içine düşürüldüğü durumun “zarar” olduğunu anlayamaz da “onlardan zarar gelmez” der ve oyunu onlara vereceğini söyler?
“Tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” söyleminin doğruluk payı nedir?
Vardığım sonuca şu soruya cevap arayarak ulaştım: İnsanların sosyal kimlikleri nasıl oluşur?
Bu soruyu da insanların oy verme reflekslerini sosyal kimliklerinin belirlediği kanısından yola çıkarak sordum.
İnsanların sosyal kimliklerini aileleri, sosyal çevreleri, bağlı oldukları sosyal kurum ve kuruluşlar, aldıkları eğitim ve nihayet inanç sistemleri belirlemektedir.
Bu belirleyicilerin en etkili olanları, aile, eğitim ve sosyal çevredir. Anımsayalım ki devletler, ulusal eğitim sistemleriyle öngördükleri insan tipini yaratmaya çalışırlar. Doğrusu, dinler, dinlerin alt kurumları olan tarikatlar, kısaca şeriat da bir insan tipi yaratmak istemektedir. Şeriatın istediği insanın temel vasfı “kul” olmaktır. Düşünmeyen, tartışmayan, muhakeme ve mukayese yapmayan, biat eden, boyun eğen ve geleceğini de öbür dünya olarak belirleyen insandan söz ediyorum. Bu insan, evinin kirasını veremeyebilir, çocuklarını yeterince besleyemeyebilir, kendi yiyeceğini hatta çocuklarının yiyeceğini çöp kutularından toplayabilir. Başına şapka, sırtına palto, ayağına ayakkabı bulamayabilir; ama kendisini o duruma düşüren, asla devleti yöneten iktidar değildir; bütün kâinatta olup bitenler, Allah’ın emriyle vuku bulur. Allah da sorgulanamaz; Allah’ın hikmetinden sual olmaz!
Şeriatın biçimlendirdiği bu ezik insanlar, bizim yarım aydınımızın, beyaz yakalılarımızın zannettiği gibi cahil olduğu için muhafazakâr partilere oy vermezler. Tersine, bu insanlar, kendi alanlarında epeyce yetkindirler; berikiler onlarla herhangi bir konuyu tartışamazlar bile.
Bu insanlar, böyle olsunlar diye milyar dolarlar harcanır, tarikat yuvaları büyük fedakârlıklarla beslenir, korunur. Bugün bu yuvaların artık birer holding olması, şeyhlerinin birer holding CİO’su olması bu yüzdendir. Böyle yetiştirilmiş, beyni ve ruh dünyası böyle biçimlenmiş bir insandan, bu dünyası yıkılmadan, beyin yapısı değiştirilmeden; yani o beyne düşünme, tartışma ve muhakeme/ mukayese gibi aklın fonksiyonları kazandırılmadan oy istemek/ oy beklemek ham hayaldir.
A.Ümit Aloğlu
24.03.2024, Kuzucubelen