Bir zamanlar, özellikle pazar günleri basın dünyasının büyük ustaları söyleşi yazarlardı, köşelerinde.
Pazar günleri, öylesi söyleşiler okuyamadığım için ara sıra mahallemizdeki kahvelere gider, uygun bir köşede bir bardak çay, çay taze değilse ada çayı ya da nane içerim. Asıl amacım, komşularımın ne dediklerini duymak, ne konuştuklarını bilmek; çünkü bizim mahalle yurdun bir bonzaisi gibidir.
Dün, yeni açılan kahvelerden birine uğradım. Kahve şakalaşmalarını da kekiği de özlemişim. Kekik, tansiyonumu yükseltiyor; yine de ara sıra içiyorum. Bir bardak kekik öldürecek değil ya.
Kekiğim gelmeden kulağıma bir tartışma sesi geldi. Sesin geldiği tarafa döndüm, Bilal Amca, bir iktidar partisi yandaşı ile konuşuyordu. İlk duyduğum cümle şu:
- Yani evi yakan yeniden yapacak? Reis, ekonomiyi düzeltecek öyle mi? 20 yıldır tek başına devlet değil mi kendileri; niye bozmuş, niye düzeltecekmiş; çocuk oyuncağı mı bu, önce bozacak sonra onaracak!
-Kim neyi bozmuş, ülke güllük gülistanlık, görüyorsunuz ama…
-Neyi görüyoruz? Görüyormuşuz ama… Nankörlüğünüzden görmezden geliyorsunuz diyecek… Dün ekmeği kaça aldın, dün traktörüne mazotu kaça almıştın, dün son bahar gübresinin tonu kaç liraydı, şimdi kaç kira, söyle bakayım. Öyle başını havaya dikip güllük gülistanlık demekle fiyatlar düşmüyor. Kazan kaynamıyor. Hayat ucuzlamıyor.
Bilal Amca, diyor gencin biri, baktım tanımadım, yeni yetme; komşu köylerden de olabilir:
- Doları sor doları, dedi.
Yandaş arkadaş dolar bahsini diğerlerinden çok sevdi.
-Reis bir gecede düşürdü, gördünüz işte, dedi.
Bu sözü çileden çıkardı Bilal Amca’yı.
-A benim aptal komşum, a benin kafasız hımsım, doları 18’TL’lere ben mi çıkardım? Onca doları satıp, 13tl’ye indirmek başarı mı? Kim aldı o satılan dolarları? 18’den satmış seninkiler, 10.30’dan geri almışlar. 10 milyar dolarları 16 milyar olmuş… Üstelik akıllı yavrum, doların 13 tl olması iyi bir şey mi? Kör müsünüz, sağır mısınız, Afrika’nın okla avlanan yerlilerinin parasından bile değersiz yaptılar TL’yi. Hiçbir şey bilmiyorsan biraz utan da sus be oğlum.
- Ya faizler, işte faizleri düşürdü, doları daha da düşürecek… Çayından bir yudum aldı, önemli bir şey söylediğinden emin bir ses tonuyla “Hem, dedi, kim var başka ülkeyi yönetecek?”
- Yavrum, canım hısımım, ülke yönetilmiyor. Halk kandırılıyor. Faiz indirildi diyorlar, şuradan bir zahmet bankalara git, faizleri sor bakalım indirilmiş mi, yükseltilmiş mi? Esnaf, tüccar, sanayici kan ağlıyor. Kim yönetecek sorusuna gelince sen bile daha güzel yönetirsin; hiç olmazsa har vurup harman savurmazsın.
Yandaki masada oturan, sesi tecvitli biri lafa girdi:
- Bilal Amca doğru söylüyor, aha sen, çiftçisin İbrahim, cebin delindi mi delinmedi mi? Kazanın dünkü gibi kaynıyor mu? Bu sene kar mı ettin zarar mı? Niye buğday arpa ekmiyorsun kaç yıldır, tarlaların boş duruyor? Koca Yörük yanında oturuyor, bir soruver, koyunlarına yem alabiliyor mu? Davut Emmi, senin öz emmin, haberin vardır, daha dün bir sağmal inekle bir tosununu kesime göndermedi mi, hayvanları aç bırakmak olmaz diye yakınarak. Murtaza Emmi, yakında düğün edecek oğluna. Gelin odası yaptırıyor. Ustaya malzeme parası vermiş, adam ikinci gün parayı geri getirmiş, fiyatlar artmış, alamadım Emmi demiş. Murtaza Emmi az kalmış bayılıyormuş; sinirden, öfkeden… Boş ver el alemi, sen bahçene güz gübresi attın mı?
Adının İbrahim olduğunu tecvitli sesten öğrendiğimiz arkadaş, çayından bir yudum aldı,
-Sizi, dedi, PKK’yle uyuşan muhalefet kandırmış, sizinle de başa çıkacak Reisimiz, ben eminim.
-İşte şimdi halt ettin Hısım, diye sesini yükseltti Bilal Amca. APO’ya heyetler gönderen sizsiniz. Oslo’da görüşmeler yaptıran sizsiniz. Sınırda mahkeme kuran, “ben pişman değilim” diyenlere, “ben biliyorum, pişmansın pişmansın” diyerek berat veren sizsiniz. Apo’nun mektubunu alanlarda okutan, Şivan’la Kürtçe megri megri türküsü söyleyen, askeri garnizonda gönderden bayrak indirilmesine göz yuman, Ertuğrul türbesini vatan toprağından taşıyan, Apo’nun kardeşini televizyona çıkaran siz, sütten çıkan ak kaşıksınız, vatanseversiniz, biz PKK’liyiz öyle mi, Şimdi halt ettin işte. Ben seni akıllı bir adam bilirdim. Sen de ilaçlarını aksatmada almalısın, yazık olmasın sağlığına.
Bunları söylerken ayağa kalkmıştı bile. Garsonu çağırdı, kafa saydı, çayları ödedi.
-Çay parası öderken içenleri saymaktan korkuyor insan; herkes duysun, bundan böyle kimse, kimseye çay ısmarlamayacak. Bizim kahvede de Alman usulüne uyulacak. Çay parası bile dokunur oldu kesemize, bu AKP sayesinde, dedi; derken de hısımı İbrahim’e baktı, şöyle sertçe…Yürüdü gitti.
Bilal Emmi’nin arkasından bakarken Zehra Canan Anayı anımsadım. Bunlar 68 kuşağının örnekleri dedim, umutlarını hiç kaybetmediler.
A. Ümit Aloğlu. 11.01.2022, Mezitli,