Siyasal partili sistemleri incelediğimizde,a) Tek partili sistemler, b) Totaliter tek partili sistemler, c) Otoriter tek partili sistemler, d) İki partili sistemler, e) Çok partili sistemler, f) Ilımlı çok partili sistemler,g) Kutuplaşmış çok partili sitemler gibi ülkelere, tarihi koşullarına, kültürlerine, ülkelerin demokrasi anlayışlarına göre biçimlenmiş sitemler görebiliyoruz. Ülkemiz, giderek kutuplaşmış çok partili sistemlere doğru evrilirken 2017 Anayasa referandumu sonrasında bir sistem arayışına girdi. Daha çok "otoriter tek parti"li sistem özleminde olduğu görülen iktidar partisi liderinin, hemen her konuşmasında, bütün uygulamalarında sistematik olarak, MHP'yi, absorbe etmeyi, HDP ve CHP'yi eritmeyi amaçladığı görülmektedir.Bu amaçla, hemen hiçbir konuşması yoktur ki HDP'yi terörizmle bağdaştırmasın ve CHP'yi terör örgütleri ile ittifak, hedef birliği, yardımlaşma gibi suçlamalarla toplum nezdinde küçültmeye, aşağılamaya çalışmasın... İktidar partisinin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, neden böyle bir söylem içindedir? Kullandığı dil ve argümanlar incelendiğinde bunlar için psikolojik bir izah mümkündür. Bu psikolojinin özü, rakibi aşağılayarak onun sırtından yükselmek olarak tarif edilebilir. Siyasi Partiler sisteminde M. Duverger'in literatüre kazandırdığı "Hakim parti" ve İkinci Dünya Savaşından sonra yaygın biçimde gördüğümüz Otoriter Tek parti anlayışlarının art alanında yatan bu psikoloji oldukça baskıcı yöntemlere de dönüşebilmiştir. Aynı dönemde kapsamlı bir ideolojiye dayanan, sistemli bir dünya görüşüne sahip "Totaliter tek parti" sistemlerinde, partinin ideolojisine uygun toplum oluşturma hedefleri, siyaset bilimcilerin gözlemlediği bir gerçekliktir. Özellikle bu tür partilerin liderlerinin çok geliştirilmiş bir istihbarat sistemi kurduklarını, devlet - parti özdeşliğini pekiştirdiklerini, bir siyaset taktiği olarak rakipleri durumundaki partileri ve onların liderlerini küçültmeye, aşağılamaya, düşmanlaştırmaya, şeytanlaştırmaya çalıştıklarını gözlemleriz. Bu tür yaklaşımlarla bu liderler, ideolojilerinin gerektirdiği, çağımızda Neo - liberalizmle örtüşen köle, boyun eğen, bireyleşemeyen insanlardan oluşan robotik toplumu yaratmak amaçlı bir toplum mühendisliği yaptıkları sosyolojik bir olgudur. Sayın Cumhurbaşkanımızın, "kurucu anlam" yüklemeye çalıştığı 15 Temmuz'a ilişkin konuşmalarında günün önemini bile bir yana bırakıp Kılıçdaroğlu'nu hedef alması, muhalefet bireylerini "homo sacer"i kavramıyla tarif edilecek bir yere yerleştirme çabası, tarafsız gözlemcilere böyle görünmektedir.
Ahmet Ümit Aloğlu
i i Homo sacer- Roma'da hakları ellerinden alınan dışlanmış, fakat değersiz oldukları için öldürülmeyen kişilere verilen addır.