Atatürk, en yeni ve çağı için çok uç noktada sayılabilecek fikirleri bile arkadaşlarıyla, TBMM'de vekillerle uzun uzun tartışarak, onları ikna ederek hayata geçirirdi. Onun bu tavrı, İslami gelenekteki meşverete, sosyal bilimlerdeki soruşturma, anket gibi uygulamalara, halkımızın, "Akıl akıldan üstündür" ve "Bin bilirsen bir bilmeyene danış" sözlerinde ifadesini bulan engin kültürüne vakıf olmakla ve ona göre davranmakla ilgilidir.
Atatürk, diktatörler çağının liderlerindendi.i Elbette o da çağdaşları gibi güçlüydü, buyurgandı, dediği dedikti; ancak onu diktatörlükten uzaklaştıran, anlatmaya çalıştığımız demokratik tavrıdır. İlginç ve incelemeye değerdir ki çağdaşı diktatörlerin hepsinin heykelleri kırıldı, bazıları uluslarının utancı oldu, bazıları unutulmaya terk edildi. Hemen hepsinin fikirleri şimdi reddediliyor. Bir tek onun görüşleri yaşıyor, önderliği devam ediyor.
O, bugün de dün olduğu gibi, ulusunun çok büyük bir ekseriyeti tarafından seviliyor. Belki de salt bu nedenle bütün dünyada ünü giderek artan, saygınlığı yücelen, fikirlerine itibar edilen O'dur.
Bu sonucun bir tek nedeni olabileceğini düşünüyorum: O bir demokrattı.
***
Ülkemiz siyasi liderlerinden bazıları neden ona karşılar? Ancak ölümünün üzerinden 80 yıl geçtiği halde O'nu, doğrudan karşılarına alamıyorlar da yakın mesai arkadaşı İsmet Paşa üzerinden saldırıyorlar aziz hatırasına. Örneğin ezanın Türkçe okunması tartışmalarında "Bunların dedeleri de bunlar gibi düşünüyordu." gibi atıflarla onu yıpratmaya çalışıyorlar. Sormak gerekiyor:
"Neden O'na karşı bu siyasiler?"
Onun yaptığı kötü ya da yanlış ne var?
Karar alma süreçlerinde uyguladığı demokratik tavra yanlış diyebilir misiniz?
Bu süreçlerde TBMM'yi hayati önemine uygun müzakere ve karar alanı olarak etkinleştirmesi, karar organı yapması yanlıştı, diyebilir misiniz?
Çağdaşı despotların hiçbirisi ulusunu bir milim ileri taşıyamadığı halde kendisinin bir çok engeli biraz da zorla aşarak akıllara sığmaz hamlelerle ulusumuzu çağ atlamanın eşiğine getirmesi yanlıştı diyebilir miyiz?
İşte işin düğümü burada.
Bunlar, her vesile ile istismar ettikleri, güya referansları olan İslam'a da aykırı olarak kendi dediklerinden / bildiklerinden başkasını yok sayıyorlar. Temel özellikleri,"Ben bilirim" kendini beğenmişliği.
İyi de, ya "meşveret?"
Ya hukuk?
Ya adalet?
Ya bilim?
Ya demokratik hak ve özgürlükler?
O, bunlara değer verdiği için güçlüydü, o gücüyle ulusumuzu yüceltti.
Kendilerini beğenmişliklerinden öteye bir vasfı olmayanlar, ne demokratik ne de dinsel bir güce sahip olabilirler. Onlar, ancak güçlü görünmeyi başarabilirler. Bunu da ulusu aldatarak, çağımızda yükselen sağ sapmanın rüzgarından yararlanarak yapabilirler.
Ulus uyandığında, aldatıldığının bilincine vardığında elbette ki diğer diktatörler gibi tarihin sayfalarında "despottular" yargısıyla alacaklar yerlerini; ama Atatürk, bir ışık olarak varlığını sürdürmeye, karanlıkları aydınlatmaya devam edecek ilkeleriyle...
Ahmet Ümit Aloğlu
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Çağdaşlarının hemen hepsi diktatördür: Salazar, Franko,, Hitler, Mussolini, Mao, Stalin, Tito, Çan Kay Çek...