Masallara dair ahkâm keserek başınızı ağrıtmayayım; şunu söyleyeyim, masallar da diğer edebi türler ve hatta bütün güzel sanatlar gibi toplumun aynasıdır.
Günümüzde doğan masallar da günümüz toplumunun aynası olmaktan başa bir özellik gösteremez.
Gelelim masalımıza:
Masalımızın adı "Yerlikaya" olsun.
Olmaz, böyle başlarsak bu masal bu gece bitmez. Siz de okumazsınız. Kısaltalım:
Yerlikaya soyadlı millî güreşçimize soruyor yargıç:
- Diploman var mı?
- Yok, diyor, pehlivan. (Keşke diğer pehlivanlarımız gibi bu yüce orunla yaşamayı yeğleseydi.)
- Nasıl girdin üniversiteye?
-Bir arkadaş üniversite okumamı istedi, diplomam yok, dedim. Kolay, dedi, gitti bana bir diploma getirdi.
- Sen ne yaptın?
-Götürdüm diplomayı, spor akademisine kaydoldum. (İyi, tıp fakültesine değil.)
***
Bundan sonrasında Yerlikaya'yı konuşmam, gereksiz.
O davanın yargıcına, hukuk ve adalet kavramlarının kutsiyeti adına soruyorum:
- Bu Yerlikaya, öz evladınız olsa dahi sormaz mıydınız:
- Kim bu sana diploma temin ederim diyen ve temin eden?
- Kim bu diplomayı temin etmeyi örgütleyenler?
-Kim bu diplomayı düzenleyen yasa, hak, hukuk, adalet, insan hakkı, insan onuru tanımayanlar?
-Kim bu sahte belgeyle seni üniversiteye kaydedenler?
-Kim bu sahte diplomayla seni okutup mezun edenler?
-Kim bu sahte diplomalı seni bunca görevlere atayanlar?
- Ve sen ey ülke adına güreşip bize onur kazandıran pehlivan,bu güzel,şerefli yerde durmak yerine bunca yolsuzluğa neden bulaşıp adını kirlettin?
***
O yargıç kendine de sormalı:
-Ben nasıl bir yargıcım ki bunca soruyu sormadım, bu suçlunun insanların haklarını yemeye devam etmesine izin verdim? demelidir.
***
Bu devlet de kendisini sorgulamalı:
- Ben nasıl devletim ki sahtekarlığını mahkemede ağzıyla itiraf etmiş birini devletin en yüksek makamlarında tutuyorum, demelidir.
***
Kimse sormuyor, kimse bir şey demiyor mu?
Ben diyorum: Devletin temeli adalettir, adalet yıkıldı mı devlet de yıkılır. Bunu herkes bilir; ey beka beka diyenler, devlet yönetiminizde çatırdıyor; duymuyor musunuz?