Bir takım çevreler her zaman olduğu gibi işin kolayını buldu.
Örneğin Ahmet Hakan yangınlar konusunda beynini rahatlatmış, demiş ki:
“Ben artık şüphe aşamasını çoktan geçtim.
*
Ben artık ormanlarımızın kasıtlı olarak cayır cayır yakıldığına inanıyorum.
*
Ateşin şeytanları mıdır nedir, PKK’lı terörist grubunun bu işin içinde olmadığına hiç kimse inandıramaz beni.
*
Aynı anda bu kadar geniş bir alanda orman yangınlarının çıkması, asla tesadüfle açıklanamaz.
*
Elimde bir kanıt yok.
Sadece içinde PKK’nın da bulunduğu bazı terör odaklarının, bu yangınları üstlendiğini görüyorum, biliyorum.
Ve artık bu işin iç yüzünün ortaya çıkmasını, sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyorum.”
***
Bir grup yazarlığı, gazeteciliği, yorumculuğu kendinden menkul insan da şöyle yazarak hem beynini rahatlattı, hem de kedince doğru olan algıyı yaratmaya çalıştı; dedi ki:
“Atina’nın talimatıyla PKK çıkarıyor yangınları!”
***
Şimdi de Yunanistan’da yangınlar başladı, Atina PKK’ye bu kez yanlış talimat vermiş olmalı. Çok büyük yangınlar çıkardılar Grek yarım adasında. O kadar ki uçağı olmayan bizden bile uçak istediler. Biz de Cumhurbaşkanımız söyledi, uçağımız yok; ama iki uçak gönderme kararı vermişiz. Herhalde kiraladığımız uçaklardan ikisini göndereceğiz.
İyi, komşuluk hatırı var, gönderelim de üç sorun var:
1- Camiye lazım olan mescide haram denilmiş. Ülkemin ormanları cayır cayır yanıyor. Caminin ihtiyacı var, neyi göndereceğiz mescide?
2- Biz Yunanistan’dan yardım kabul etmemiştik, nasıl olacak bu iş?
3- Uçağımız olmadığı için Rusya’dan üç uçak kiralatmıştık bir şirkete; bunların ikisi arızalıydı, yatıyordu tamirhanede… Hangi uçakları göndereceğiz komşuya?
***
Yangınlar yüreğimi de aklımı da yangın yerine çevirdi.
Galiba psikoterapiye ihtiyacım var…
***
Siz iyi misiniz?
Ahmet Ümit Aloğlu