Siyasal yelpazede Atatürkçülüğe değil elbette, Kemalizm'e bir yer bulabilir miyiz?
Kimilerine göre Kemalizm, bizatihi "sol" bir ideolojidir.
Böyle düşünenler, özellikle Kemalizmin anti- emperyalist özelliğini dikkate alarak ona solda bir yer açarlar. Biraz daha ileri giderek gericiliğe karşı ilerici, Modernist ve laisist olmasından söz ederek bu yeri pekiştirmek isterler. 1
Marksist açıdan bakıldığında Kemalizm'i "sol" bir sıfatla nitelemek oldukça zordur; çünkü sınıfsal bir temele oturmadığı gibi "imtiyazsız sınıfsız bir toplum" sloganıyla maruf ve maluldür. Bu zaafını "halkçılık" ilkesiyle tamamlamaya çalışsa, halka rağmen, halk için, halkla beraber gibi tekerlemelerle yaşarlık kazanmaya çalışsa da bu vadide fazla tutunacağı bir dalı yoktur; çünkü o yıllarda da henüz, halkın enerjisi, emeği ve kazancı ile ayakta durmaktan başka dayanağı yoktu.
Belki Devletçilik ve Devrimcilik ilkeleri, Kemalizm'i bunlardan daha çok sola yaklaştıracak ilkelerdir ve çoğu Kemalist, bu ilkelere sığınır. Terazinin bu kefesinde duranlar, Kemalizm'i solda görmeyenleri, "Gardrop Atatürkçüsü" gibi donmuş, yozlaştırılmış, içi boşaltılmış bir Atatürkçülükle suçlar. Bu gardırop Atatürkçüler, "...Kemalizm'i sinsi sinsi yozlaştırmaya çalışan sağcılardır." Nadir Nadi'nin "Ben Atatürkçü Değilim" adlı uzun makalesi bu görüşün temel kaynaklarındandır.
Sağdakilere gelince Sağ -Kemalizm diye bir kavram var mıdır? Vardır; kullanılmaktadır.
Sağ Kemalistler, solcuların, Kemalizm'i sola çekmekle onu yozlaştırmak istediklerini savunurlar. Bunlar, Kemalizm'i, ülkenin modernleşmesi taleplerini Bergsoncu - mistik bir yaklaşımla açıklamayı, tek parti dönemini muhafazakar-modernist bir çerçeveye oturtmayı Dergah dergisi çerçevesinden Demokrat Parti keyfiliğine uzanan çizgide savuna gelmişlerdir.
Bugün AKP'nin, dün Anıtkabir'e gitmeyi zül addeden yaklaşımdan oraya törenlerle gitme noktasına gelmeleri zayıflayan halk desteklerini "modernist milliyetçi- sağ Atatürkçü oylarla telafi etme ihtiyacındandır.
Konuya Türk liberalizmiyle devam etmek istesek nereye kadar gelebiliriz?
Ahmet Ümit Aloğlu
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1 *Solda olmaklık bakımından diğerlerini tartışmayı bir kenara bırakabilsek de laiklik üzerine illa da bir cümle yazmak gerekiyor: Laikliğin en büyük göstergesi halifeliğin kaldırılması ise o, korumalı bir kavram olarak girdi siyasi hayatımıza: TBMM'nin manevi şahsiyetinde mündemiçti. Bu koruma edimine Diyanet İşleri Başkanlığını da eklemeliyiz. Cumhuriyet, Osmanlının dini devletin kontrolüne almak geleneğini sürdürerek kurduğu Diyanet işleri başkanlığı ile halkın sırtına bir kambur yükledi. Devlet, dini kontrol edecekken din ve din adamları devleti ve diyaneti kontrolleri altına aldılar; başımıza, bütçesi beş altı bakanlığın bütçesine denk, dallı budaklı bir din kurumu doğdu.